Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bayram herkese iyi gelmiyor!

Çaktırmadan birkaç gün bir yerlere kaçtım; öyle deniz, güneş, kum falan değil, babaannemi görmeye gittim, halamın bahçesinde yıldızlara kadeh kaldırdım, falan…

Bahçeden az önce toplanan biber ve domateslerle hazır kahvaltıya prenses edasıyla kalktım!

Annem ve halam sağ olsunlar; beş yıldızlı otelleri aratmadılar!

Sabahın erken saatinde bahçeden yemiş toplamışlar, popomda pireler uçuşurken, “Yi kızım, yi” diyor halam; ahh içimde kaldı, tiyatro sanatçısı olmak istemiştim hep… Olamadı!

Televizyon kanalları bu kadar çok değildi, diziler keza… Yoksa, bir sunucu, bir dizi oyuncusu falan olmamam olanaksızdı; içimde kaldı anasını satayım!

Yine de gönül bu ya, yaş dayansa da elliye, kilolar “Tombalacık Halimem” türküsünü çağrıştırsa da, Ege şivesi ile konuşacak yaşlı ve tombul bir rol olursa, talibim!

İki gün halamların yanında kalmam yetiyor ve artıyor bile: Amanin gari! İreng edip durmayın bi yol!

“İreng etmek” mızmızlanmak, yaramazlık, gürültü etmek, bu arada…

******

Ağzınızı sulandırmak istemem ama bahçeden toplanan börülceler koruk ekşisi ve yerel zeytinyağı eşliğinde süperdiler!

Tazecik koparılan yeni bitme acı biberlere acı işlememişti bile; öyle kütür kütür yeniyor birer lokmada!

Acının kokusu var, lakin yakmıyor!

******

Canımı çok yakan bir konu oldu, bu arada: Ödemiş Devlet Hastanesi diyaliz hizmetini ilk kez bayram nedeniyle askıya almış; Pazartesi, Çarşamba ve Cuma olan diyaliz hastalarının makineye bağlanma günlerinden Çarşamba’yı atlamayı tercih etmiş!

Nasıl bir tercihse artık?

Diyaliz hastalarından Mehmet’in tansiyonu fır fır dönüyordu; “Alışkınım ben” dediğinde az biraz zorladım da, ondan öğrendim!

Tansiyonu 22/ 11…

Ne veryansın ediyor, ne suratını ekşitiyor…

O sıcakta az sıvı tüketmeye odaklamış kendini, pek az yemek yemeğe…

Dört yaşındaki oğlunun her sorusuna sevgiyle cevap veriyor bu arada, eşine sevgi ile bakıyor…

Bayram nedeni ile bir gün atlatılan diyaliz seansının Mehmet’e bedeli acayip yüksek tansiyon ve o sıcaklarda tüketilmesi sakıncalı olan sıvı!

Su içmeye karşı öyle temkinli ki Mehmet, yemek yemeğe…

Zira, çok iyi biliyor ki, kanına üre karıştığı an ölüm sevdiklerinden daha yakın!

******

Diyaliz merkezleri bunu bilmez mi?

Ya Devlet Hastaneleri?

Ya ölse Mehmet, ya da Ahmet, Ayşe… Dava açılmasa o ölüm ne olarak kayıtlara geçecek?

Hangi hastanenin böyle bir lüksü var ki nöbetçi hekim ve hemşireler bırakmadan diyaliz hastalarının makineye bağlanma günlerini atlayacak?

Hiçbir bayram, hiçbir kutlama bir insanın hayatıyla oynama lüksünü sorumlu olanlara asla ve asla sunmaz!

Yapılan insan hayatına kastır; nedeni her ne olursa olsun!

******

Vallaha, daha neler topladım, zamanı geldiğinde yazarım.

Pazar ya bugün, fazla kasmanın anlamı yok; nasıl olsa sağlığımız ve ömrümüz olduğunca yazarız…

******

Annem cidden yaşlanmış artık; kız kardeşim anlatıyordu bazı şeyleri, yaşamadan anlayamıyor insan…

Annemin ağzından hiç emir kipi duymadık, elindeki çantasını bana vermeyip de genç bir kıza taşıttırdığını gördüğüm an çarpıldım!

Annem… Elindeki bir çantayı bana vermiyor, ilk önüne gelen edepli bir kıza taşıttırıyor! Hayret!

Edepli kız çantayı nereye koysun diye diye bakarken annemden gelen bir komut: Yan tarafa bırak!

Tövbe…

Annem ne zamandır bu hale geldi?

Gerçi anlamam gerekti!

Kahvaltı masasında çayı bittiğinde “ Birer çay daha alalım” dedi, şöyle başını mağrur bir eda diğer tarafa çevirerek; o da kendini bir anda gittiği otellerde zannederek!

******

Annem böyle emir kipi ile hiç konuşmazdı; konuşmaya başladı…

Gün gelip de konuşabileceğimizin göstergesidir; cidden, annemden hiç duymadım, hiç de duymam sanırdım!

Hiç yapmam dediğimiz şeyleri yapacağımız günler de olacak, korkarım!

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..