Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bayramlar ve kazalar

Bayramlar ve kazalar
 

Yıllardır her bayram; mutluluk ve sevinç dolu yürekler birbirlerine kavuşmak için yollara düşünce acı, keder ve göz yaşına dönüşüyor.

Aynı acıları yıllardır yaşıyoruz, en mutlu günler; kederli, elemli günlere dönüşüyor ve bizler bir türlü bunun önüne geçemiyoruz.

Tatil günleri ölüm günleri oluyor.

Bu aymazlık nedir, nasıl olur da insanların rahatça ulaşımı için var olan kurallar “bir canavar” olarak karşımıza çıkar, ya da bizler onu canavar haline getiririz, anlamak mümkün değil…

Duble yollar yapmakla bu işin çözülmeyeceği gün gibi aşikâr. Karayollarına alternatif çözümlere yönelmedikçe, trafik eğitimlerine önem vermedikçe, toplumu top yekün trafik konusunda bilinçlendirmedikçe ne yolların güzelliği, ne otomobillerin cazibesi bu işi çözer.

Dikkatsizlik, yorgunluk, alkollü araç kullanma, hatalı sollama, üst-alt geçitleri kullanmama, ışıklara uymama gibi unsurlar kazaların nedeni değil, sonucudur. Asıl neden bilgisizlik, bilinçsizlik ve duyarsızlıktır.

Ateş düştüğü yeri yakıyor.

Bu bayramda maalesef bir çok kaza haberi yine haber bültenlerinin ön sıralarında olacak ve yine acı ve göz yaşı bir yerlerde buluşacak, yürekleri dağlayacak. Bu hepimiz için geçerli.

İnsanların gözleri farklı renklerde de olsa, göz yaşları hep aynı…

Ateşin düştüğü yerde olmamak için bilinçli ve duyarlı olalım. Kazalardan sonra şükretmek gerekse de, her şeyi çözmüyor ve herkes Polianna kadar iyi niyetli ve şanslı olamıyor.

“Polianna okuldan acele acele eve dönerken karşıdan gelen bir otomobilin önünden karşı kaldırıma geçmek istemişti. İşte bundan sonra olanları hiç kimse öğrenemedi. Kazanın nasıl olduğunu kimse bilmiyordu. Suçlu da meydanda yoktu. Yalnız Polianna o çok sevdiği odaya, o gün saat beşte, baygın, ayakları tutmaz bir halde, kucakta getirilmişti.

Ertesi gün de, daha ertesi gün de Polianna okula gidemedi. Zaman zaman aklı başına gelirse birkaç soru soruyordu ama daha bir şeyin farkında değildi. Sorularına verilen karşılıklardan da bir şey anlamıyordu.
Böylece tam bir hafta çevresinde olup bitenlerden habersiz, yatağında kıpırdamadan yattı. İlk haftanın sonunda ateşi düştü, vücudundaki ağrılar azaldı, aklı da başına geldi. İşte o zaman Polianna'ya o lup bitenleri ta başın
dan başlayıp anlatmak gerekti.

Polianna hikayeyi dinledikten sonra derin bir soluk aldı.

-Demek ki sadece yaralanmışım, dedi. Öyleyse hasta sayılmam. buna çok sevindim.

Teyzesi küçük kızın yatağının kenarında oturuyordu.

-Sevindin mi? diye sordu.
-Evet, yaşadığım sürece yatağından çıkamayan bir hasta olmaktansa, bacağımın kırılmasına seviniyorum. Biliyor musunuz, bacak kırıkları insanı ömrü boyunca yatakta zorlayan hastalıklara benzemiyor. Kırık bacaklar iyileşiyor.

Polianna gözlerini tavana dikmiş, durmadan konuşuyordu.

-Çiçek hastalığına yakalanmadığıma da seviniyorum. Çiçek bozuğu çilden de kötüdür, iyi ki boğmaca da olmamışım. Bir kere olmuştum, biliyorum. Çok kötü hastalıktır. Hele kızıl, kızamık olmadığıma da daha çok seviniyorum. Çünkü bu hastalıklar başkalarına da geçer. Öyle olsaydı yanımda oturmanıza izin vermezlerdi.

Teyzesi:

-Seni sevindirecek ne kadar da çok şey varmış, dedi. Polianna tatlı tatlı güldü.
-Evet seviniyorum ya dedi. Daha size açıklamadığım pek çok şey beni sevindiriyor. “

Her şeye rağmen, sevgi ve mutluluk dolu dileklerle herkese iyi bayramlar….

 
Toplam blog
: 94
: 840
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

1962 İnegöl/Bursa doğumlu ve İşletme Fak. mezunuyum. Özel bir kursta kurum müdürü olarak görev yapma..