Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bazen...

Bazen...
 

alıntıdır.


Bazen gözlerimi kapatıp her şeye yeni baştan başladığımı hayal ediyorum. Yeniden okuyorum, yeniden evleniyorum, yeniden iş yaşantısına katılıyorum. Şaşırtıcı olan şu ki her defasında sonuçta kendimi şimdi olduğum yerde buluyorum. Gece bunları hayal ederken uykuya dalıyorum. Yine aynı yerdeyim. Kollarımı açmış sıcacık çay kokusunu içime çekerken bir Çanakkale sabahındayım. Bir yanda deniz kokusu bir yanımda sevgilim öyle uyanıyorum sabaha mutluyum.

Taze balığı müjdeliyor balıkçılar. ayağımda spor ayakkabılarım üzerimde eşortmanım yürüyorum kordon boyunda tanıdık eş dostla selamlaşıyorum. Ne zamandır buradayım ben ?

Gemiler geçiyor boğazdan irili ufaklı Çarşamba akşamları tam bir cümbüş var boğazda. Aşk gemilerini seyrediyoruz sevgilimle elele. Bir başka geçiyor o akşamlar, biz gitgide daha çok alışıyoruz çanakkaleye.

Sanki hep burada yaşamışız, sanki burada başlamışız her şeye tanıdık geliyor bütün yüzler. Ağustos akşamlarında boğazın serin sularında yüzüyoruz birlikte. Elele mehtap turlarına katılıyoruz akşamları güneş bir başka batıyor bu şehirde.

Zaman içerisinde dost meclislerinde cümleler bir farklı anlam kazanıyor. Artık sizde Çanakkaleli oldunuz diyorlar gülüp geçiyoruz. Aslında bilmiyoruz ki zamanla ne kadar alışacağımızı bu şehre…

Sabah kahvaltısı için her pazar aynı ritüeli yaşıyoruz. Evde içilen birer bardak çaydan sonra kalabalık bir telefon trafiği ve sonrasında kendimizi sahilde kahvaltı yaparken buluyoruz. Kimi zaman simit peynir kimi zaman dostlarla mükellef sofralar kuruluyor sahil kenarına.

Rakı balık aslında vazgeçilmez sohpet fırsatı. Bazen dostlarla, bazen sevgiliyle boğaza karşı dönemin en iyi balıkları seçilip haydi afiyet olsunla başlayan sohpet sabahın ilk ışıklarına kadar sürüyor. Uyku bir türlü bedene gelmiyor böyle zamanlarda memleketi kurtarıyoruz. Yada kendimize fani dünyadan yeni ufuklar açıyoruz o sohpet masalarında. Kimsede art niyet yok kıyasıya eleştiriyoruz kendimizi. Sonunda gelinen yer hep aynı. Adam olmuyoruz, böyle gelmiş böyle gidiyor yada böyle gitmez deyip kadehi bir kez daha kaldırıyoruz sabahın ilk ışıklarıyla.

Yazımın başında Bazen gözlerimi kapatıp yeni baştan başladığımı hayal ediyorum demiştim ya. Belkide hayata geriye dönüp şöyle bir bakmak gerekiyor. Sevinçleri hüzünleri anlık mutlulukları, hayal kırıklıklarını göz önünden geçirmek gerekiyor. Ve aslında sonuçları değiştiremeyeceğini bile bile ders almak gerekiyor yaşadıklarından.

Sadece birkaç dakika her akşam birkaç dakika gün kritiğinden sonra insan yeni güne daha bir umutla uyanıyor. Anlatmak istediğim geleceğe dair planlar yapmak değil. Sadece günü değerlendirmek. Malum hepimizin bu koşuşturmaca içinde unuttuğu bir şey var ki…

Yaşanılan anın geri gelmeyeceğini bilmek ve ona göre değerlendirmek. İsterseniz şöyle yapalım. Bu yazıyı okuduktan sonra bu gece yatağınıza uzandığınızda sizde günün kritiğini yapın. Gönlünü kırdığınız bir kişi yada bu gün sizi çok mutlu eden bir olayı bir kez daha yaşayın saniyeler içinde. Eminim bir daha o kırgınlıkları yaşamayacak, sizi mutlu eden olayların sayısını gün geçtikçe daha çok arttıracaksınız. Bir deneyin derim ne kaybedersiniz ?

 
Toplam blog
: 50
: 3085
Kayıt tarihi
: 31.10.06
 
 

Merhaba hayatta herkesin söyleyeceği birkaç cümlesi vardır, ben de ‘söyleyeceklerim var’ adlı bir kö..