Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '16

 
Kategori
Blog
 

Bazen olur böyle şeyler...

Bazen olur böyle şeyler...
 

Blog yazarlığı zor zanaat! Bazen sanat diyesim geliyor ama son dönemlerde yapılan işlere bakınca, bu düşüncemden hızlıca uzaklaşıyorum. Çünkü “KİM-KİMİNLE-NEREDE-KİM GÖRMÜŞ ve NE DEMİŞ” halinden bir türlü kurtulamadık hem MB’de, hem de Türkiye’de.
 
Dedikodudan bu kadar beslenmek, kimin hayrınadır, onu da bilemedim bir türlü. Dizilerle, memleket yaşamımız ve bireysel yaşamımız arasında bu kadar korelasyon olması, tesadüf olmasa gerek. Neyse; amacım pişmiş aşa soğuk su katmak değil. Artık olumsuz bir eleştiri getirmenin, bu kadar olumsuz şey arasında, olumlu sonuç vereceğini beklemek, ayrıca bir hayalcilik olur.
 
Şu da ayrı bir gerçek; ikilem, kargaşa, münakaşa, tartışma, münazara, iyi bir reyting aracı. Belki de sanatsal yazamayaşımızın altındaki reel sebep de budur; okunma oranları makul seviyelerin çok altında. Örneğin benim son bloğum tarihimin zirvesini gördü: 23!
 
Kendimi gerçek anlamda ne zaman ifade etmeye çalışsam, sonuç hep aynı; hayal kırıklığı!
 
Oysa sizinle benzer düşünmesem bile aslında söylemek istediklerim ağzımdan çıkanlardan çok daha az karmaşık, iyimser ve sonuç odaklı fakat biliyorum doğduğumdan beri ben anlaşılamıyorum!
 
Yıllarca bu durumun söyleme şeklimden yani ifademden kaynaklandığını beyhude düşünmüşüm. Oysa sorun formatta değil, frekanslarımın beyninizde uyandırdığı algılar ile ilgili... Bu yüzden sizlerle düşüncelerimi paylaşmak yerine anılarımı paylaşmayı seçtim hep –siz ki bunu kendimi anlatmak olarak yorumladınız- çünkü onlar somut dokunabilecek gerçeklerden oluşuyor. Ne var ki düşünceler amorf halinde ve sadece tarafımdan şekillendirilip zahiri şekilde karşınıza sunuluyor ve maddesel değil, onlara bugünden dokunmak, anlamak mümkün değil.
 
Bu bağlamda yıllarca şiir formatını kullanma sebebim de otomatikman ortaya çıkıyor. Böylelikle anlaşılmamamın mazeretini normalleştiriyorum kendime; ne de olsa şiir bu, imgeleri var, özgün betimlemeleri var! Var oğlu var! 
 
Evet, bu yüzden komplike yazdım yıllarca çünkü basit yazdıkça daha anlaşılmaz oluyorum. Bu durumdan da hoşlanmıyorum. Dünyada tek başına olma hissi beni dünyadan soğutuyor. Oysa daha çok var oluş sebebimizle ilgili, evet, her birimiz farklı özneler olarak topluluklar oluşturmaya çalışırıyor, benzer düşünmek için ortak paydalarda birleşmeye çalışıyoruz. Bense bu ortak paydaların fayda yaratacağı düşüncesine inanmıyorum. Ve bunu fazlasıyla göstermekten de geri durmuyorum. Hatta size bir sır vereyim Anıl Yiğit olarak yazsam, benden ziyadesiyle sıkılacaksınız. Oysa Eric Van’ın yaşamı ve ifadesi bana göre son derece ayrıntısız ve sarih!
 
Bunu ukalalık olarak algılamak kesinlikle doğru bir yargı değil. Biz düşünce sistemlerinin doğru-yanlış hepsine saygılı olmaya çalışıyoruz. Ve bir insan olarak kesinlikle sorumluluğumuz bu. Yoksa inanın bana bende de laf tükenmez, bir-bir yetiştiririm, olumsuz eleştiririm. İnanın benim de buna kabiliyetim var. Fakat faydası ne? Faydası olmadığı gibi, üretilen yazımın konusunu ve de kalitesini sönümlüyor gereksiz eleştiriler.
 
Uzun lafın kısası bu aralar niçin yazmaya başlamış olduğumun kararını sorguladığım bir dönem içindeyim ve samimi olmak gerekirse, pek de yazasım yok.
 
Neyse robot değiliz ya, bazen olur böyle şeyler...
 
 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..