Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '13

 
Kategori
Güncel
 

Bazı bebeklerin hayatı neden daha ucuz?

Bazı bebeklerin hayatı neden daha ucuz?
 

Dün televizyon kanallarından birinde Balıkesir'in Burhaniye ilçesinden Yunanistan'ın Midilli adasına giderken batan teknenin haberini izledim. Umut yolcularını taşıyan teknede Suriyeli bir karı-koca ve 1,5 yaşında olduğu söylenen bebekleri de yol alıyorlarmış. Haber çok detaylı değildi ancak annenin Türkçe konuşmasından yola çıkarak Suriye'li Türkmen bir aile olduklarını düşündüm. Suriye'deki savaştan kaçmış Türkiye'ye sığınmışlar. İzmir'de 10 ay kalmış ancak çok sıkıntı çekip yiyecek dahi bulamamışlar. Böylece Avrupa Birliği topraklarına, kurtarılmış topraklara, yolculukları kaçınılmaz olmuş. O tekneye binerken başlarına geleceklerden habersiz olan aile, umuda doğru gözü kara bir yolculuğa adımlarını atmışlar.

Annenin adı Ruksana Hassan ama bebeğin adını öğrenemedim. Anne çok da iyi olmayan Türkçesiyle can yelekleri olmadığını ve bebeği bir çantaya koyup su almaması için fermuarı kapattıklarını anlatmaya çalışıyor. Bir tek oğlum vardı. Oğlum soğuktan öldü" diyor anne. Soğuktan ya da boğularak ama umuda giden bebek Ege Denizi'nin sularında öldü.

Anne tek bebeğinin süt içebilmesini ve iyi yaşayabilmesini isterken cansız bedenini kollarında buluyor. Ne büyük çaresizlik. Ne büyük bir acı. Kayıpların hepsi acıdır ama bir annenin yeni anne diyen yaştaki bebeğini kurtarmak için o soğuk sudaki çırpınışları nasıl tarif edilir. Acı demek de kifayetsiz kalıyor.

Bazı yaşananlara tanık oldukça kendime sorarım; Bazı hayatlar neden daha ucuz? Yine bir çok soru geliyor aklıma.

Bazıları için anne babalarının doğup yaşadığı topraklarda barış içinde yaşamak neden mümkün olmaz? Bazı annelerin bebeklerinin büyüdüğünü görmek yerine soğuk bedenlerine sarılmaları nedendir? Bazı babalar için neden evladına süt bulmak bu denli zordur?

Buna kader deyip vicdanımızı rahatlatabiliriz. En kolayı budur. Ama kader değil bu. Bu insanın, insana yaptığı bir zulüm.

İnsanın asıl kendisiyle vermesi gereken savaşı veremeyecek kadar güçsüz olduğunda çıkar savaşlar. Nefsin, egonun galip olması insanları topraklarından da eder, ekmeğinden, sütünden hatta bebeğinden de.

İnsanın kendi hak ettiği koşulları kendine hak görüp, bir başkasına hak görmemesinden ekmek bulamaz anneler.

İnsanın acı çekeni görmektense gözünü kapatmayı yeğlemesinden soğuk sulara kurban gider bebekler.

Neden daha fazla ister ki insan, kendinde olanların birazını bulamadığı için birileri açken.

Neden sadece kendi bebeğini düşünür insan, başka bebekler ölürken.

Ne kadar birilerini temsil ediyorsa insan, o kadar egosuna yaklaşmalı. O kitleler kalabalıklaştıkça veballer büyüyüp egolar küçülmeli. İnsan olmanın esasıdır bu.

Ama gündem büyük ve doludur. Siyasetçiler birileri için ağlarlar. O bebeğe annesi ağlar. Medya başka haberlere koşar. Kadın haklarını savunanlar şık organizasyonlar düzenlerler, heyetler toplanır sorunlar lüks kongre merkezlerinde ele alınır, seminerlerde güzel konuşmalar yapılıp fotoğraflar paylaşılır. Savaşa hayır t-shirt lü ünlüler magazin haberlerinde boy gösterirler. Merak etmeyin başka bir bebek ölene kadar haber unutulur, bebek unutulur.

Ama anne, tekneyi, geceyi, soğuğu ve bebeğinin kokusunu asla unutmaz.  

 
Toplam blog
: 9
: 537
Kayıt tarihi
: 23.09.13
 
 

"Yazmak benim için tek taraflı bir eylem gibi görünse de derininde öyle olmadığını itiraf etmeliy..