Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '08

 
Kategori
Haber
 

Bazı Rektörler "Suç" işliyor...

Bazı Rektörler "Suç" işliyor...
 

Fotoğraf: www.milliyet.com.tr


"25 Şubat 2008 tarihi itibariyle, Anayasa’da yapılan değişiklik gereğince ülkemizdeki bazı üniversitelerde, kız öğrencilerin okula girerken başlarını <ı>“Türban” tarzı bağlıyarak girdiklerine ve birçok üniversitede de değişikliğe rağmen giremediklerine tanık oluyoruz. Bazı üniversite yöneticileri, Anayasa’da yapılan bu değişikliği <ı>“Yeterli” görerek ve aynı zamanda TMK Başkanından aldıkları talimatı da <ı>“Kabul” ederek bu öğrencileri okula alırken, diğer bir kısmı da değişikliği <ı>“Yeterli” görmemiş ve öğrencileri okula almamaya devam ediyorlar.

Öncelikle, değişik şekli ile Anayasa’nın 10. ve 42. maddesine bir göz atalım.

<ı>X. Kanun önünde eşitlik

<ı>MADDE 10. –<ı> Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

<ı>(Ek: 7.5.2004-5170/1 md.)Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

<ı>Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

<ı>Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde <ı>ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında<ı> kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

<ı>MADDE 42. – Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.

Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.

Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.

Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.

İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.

Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.

Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.

Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.

Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır.

<ı>Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir.

<ı>

Yapılan değişiklik, altı çizili ifadeler. Bunları yok sayarak tekrar okuduğumuzda göreceğiz ki, değişiklik sadece <ı>“Laf ebeliğinden” öteye geçmediği gibi, 42. maddenin sonuna eklenen paragraf ile de, üniversitelerdeki kılık kıyafet yönetmeliğine gönderme yapılmaktadır. Diğer bir deyiş ile, YÖK yasasında bir değiştirme yapılmadığı takdirde, yukarıdaki değişikliğin kıyafet serbestisi getirdiğine hükmedilerek uygulanması olası değildir.

Çarşamba günü, CHP, yukarıda belirtilen değişikliğin iptali için Anayasa mahkemesine başvuru yapacak ve başvurunun temelini de Anayasa’nın <ı>“Değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek” maddelerine dayandıracak.

Anayasa mahkemesi bu konuda nasıl bir karar verir, elbette bugünden bilmek olası değil. Bir taraf <ı>“Anayasa mahkemesi, anayasa değişikliğini ‘şekil’ yönünden inceler” diyor. Yukarıda belirtilen değişiklik ise <ı>“Şekil” yönünden elbette <ı>“Uygunluk” taşımaktadır. İçeriği yönünden baktığımızda ise, bana göre değişmeden önceki halinden çok da farklı değildir. Amaç, Anayasa’da böylesi bir tartışma altında yapılacak değişiklikten <ı>“Medet” ummaktan öteye gitmiyor.

Yani, üniversitelerde <ı>“Türban” konusu tartışılarak yapılan değişiklikten <ı>“değiştirdik işte, bundan böyle başı kapalılar da daha başka kisve giyenler de üniversiteye girebilir” havası yaratmaktan öteye bir iş yapılmış değildir.

Peki, Anayasa mahkemesi, Anayasa değişikliğini <ı>“İçerik” yönünden inceleyip karar verebilir mi?

Verebilir…

Şöyle ki; Anayasa’nın başlangıç metnine ve yine Anayasa’nın ilk üç maddesine aykırılık yönünden inceleme yapabilir ve aykırılık görürse, iptal kararı verebilir. Bu tezimi “Uyarıyorum, değiştiremezsiniz” başlığını taşıyan yazımda açıklamıştım. Dahası, bu konu hakkında yazdığım tüm yazılarda da <ı>“Anayasa hukuku” ve <ı>“Hukukun üstünlüğü” ilkeleri ışığı altında böylesi değişikliğin yapılamayacağını belirtmiştim. Aynı görüşümde şu ana kadar da direniyorum, üstünde duruyorum.

Ve… Direnmemde ne denli haklı olduğumu da, Anayasa Mahkemesince 27.11.2007 tarihinde verilen Esas Sayısı: 2007/99, Karar Sayısı:2007/86 sayılı kararındaki satırarası cümle de doğrulamaktadır. O cümle aynen şöyle…

<ı>“…bu hususlar dışında denetim olanağı bulunmayan tali kurucu iktidar iradesinin hukuksal geçerliliği üzerinde daha ileri bir tartışma yapmak için iptal nedenlerinden daha ağır bir hukuka aykırılığın varlığı zorunludur.”

<ı>

Bu cümle içinde geçen <ı>“…daha ağır bir hukuka aykırılık…” ise, Anayasa’nın <ı>“Başlangıç” bölümü ile ilk üç maddesine aykırı olarak yapılacak düzenlemeleri inceleme ve gerekirse <ı>“İptal etme” Anayasa Mahkemesinin görevleri arasındadır.

Çünkü…

Bir daha anlamayanlara anlatmak açısından söylemek gerekirse, <ı>“Yasama, yürütme ve yargı” gücü birbirinden ayrı olup birbirine karşı <ı>“Üstünlük” sağlamaz ve hiçbir güç, Anayasa’da olmayan <ı>“Güç”ü kullanamaz, kullanmaya kalkışamaz.

Tabi eğer <ı>“Hukuk devleti” ilkesinin ne demek olduğunu, demokrasinin ne demek olduğunu bilebiliyorsak.

Diğer taraftan… YÖK kanununda <ı>“Dini simge” sayılabilecek kıyafetleri serbest bırakacak değişiklik de hem Anayasa’ya hem de Anayasa kadar önemli ve Anayasa’ya aykırılığı dahi öne sürülemeyecek <ı>“Devrim yasalarına” aykırı olacağından, Anayasa Mahkemesinden ve bu Anayasa varoldukça ve o Anayasa Mahkemesi’nin üyeleri de bu Anayasa hükümlerine göre karar vermesi halinde geri dönmeye mahkûmdur…

Bu durumda…

Değişikliği gerekçe göstererek yönetimlerindeki üniversitelere, kıyafet yönetmeliğine aykırı olarak <ı>“siyasi, simge” ile okula gelen öğrenci kabul eden rektörler, ne yazık ki <ı>“Yasa karşısında” suç işlemiş olmaktadırlar.

<ı>25 ŞUBAT 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..