Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '16

 
Kategori
Deneme
 

Bazı yaraları sarmaya kıyamaz insan

Bazı yaraları sarmaya kıyamaz insan
 

Bana O'nunla olan anlarımı verin, tüm dünya sizin olsun..


Hayal kırıklıklarımdan bir urgan dolayıp umutlarımın boynuna, asıyorum hepsini yokluğunda...

Bu gece yine nefes nefese uyanıyorum. Babam gittiğinden beri, O’nu kaybettiğim sabahı gördüğüm kabustan uyandığımda hep olduğu gibi. Aslında artık kabus demeye bile dilim varmıyor gördüklerime, sırf O’nu getirdikleri için bana. Yine engel olamıyorum uyanınca akan gözyaşlarıma, deli gibi atan kalbime ve kesik kesik aldığım nefeslere engel olamadığım gibi. Yeniden yaşıyorum sanki o sabahı, yeniden yıkılıyorum sanki. Yakışmazdı zaten O’na olan sevgime yerle bir olmamak.

Yatağımdan kalkıyorum, içimdeki karanlığın yanında güneşli bir yaz günü gibi kalıyor gecenin karanlığı, hatta aydınlık geliyor en zifiri dakikaları gecenin. Başucumdaki lambayı yakıyorum en azından odamın içini aydınlatmak adına bir adım atıyorum. Elime alıyorum bir kalem ve başlıyorum çocukken başucumda olan oyuncağımın yerini alan defterime yazmaya. Bir sayfaya daha “Baba’m” yazıyorum başlık olarak, biraz daha döküyorum içimi, mürekkep değil sanki yaralarımdan akan kan dökülüyor kalemimden kâğıda. Bir ağıt gibi her cümle, feryat ediyorum çiğlik cağlığa sustuğum ne varsa. Günün aydınlık olduğu saatlerde gülümsemelerimin ardına gizlediğim gözyaşlarım usul usul dökülüyor sayfalara..

Babamın yokluğunda canım çok yanıyor benim, en iyi göründüğüm anlarda bile baş etmeye çalıştığım acı öyle büyük öyle derin ki..  Gittiği gün kalbimin orta yerine açılan yara, O olmadan yapmak zorunda olduğum her şeyle birlikte biraz daha büyüdü. Aldığım her nefeste kalbime bir kesik daha atıldı. Param parça oldu, artık darmadağınık bir kalbim var, her zerresi “baba” diye kanayan. Ben o yaraları sarmaya çalışmıyorum bile, kıyamıyorum yaralarıma. Korkuyorum silinirse ona dair izler diye, acı bile olsa benden gitmesin istiyorum. O’na dair ufacık bir detayı bile unutmaktan deli gibi korkuyorum, buna engel olmak için anıları hep taze tutmaya çalışıyorum. Yaşıtlarımın gelecek hayalleri kurmaya, eğlenmeye veya uyumaya ayırdığı vakti ben anıları taze tutmaya adıyorum..

Eski fotoğraflarımıza bakıyorum mesela. En güzel zamanlarımızın ispatı fotoğraflara. O yüzümdeki gülümsemelerin, kalbimden gelip gözlerimi parlattığı fotoğraflara bakıyorum. Kiminde elinden tutmuşum babamın, kiminde başım omuzlarında, bazılarında en şımarık hallerimi sergilemişim, hepsinde çok mutluyum aksi mümkün değil zaten yanımda O var sonuçta. Yüzümde ki tebessüm ve gözümden akan yaslar eşliğinde yeniden o günlere dönüyorum, tamamını yeniden yaşıyorum..

Şarkılar söylüyorum babam yokken kendi kendime, O’nun en sevdiği ezgileri mırıldanıyorum. Bazen sis oluyorum bir Karadeniz yaylasında. Bazen sevdiğini yitirmiş bir aşığın gözyaşları, bazense babam güneş toplasın istiyorum benim için. Bunları sırf ona yakın hissedebilmek için sürekli tekrarlıyorum, rutin haline getirdiğim şeyler arasında uykuya dalamayışlarım da var elbette. Ben eskiden babamın “iyi geceler kızım” demesinden hemen sonra başımı yastığıma koyup O’nun varlığına şükrederdim, ve öylece dalardım en güzel en derin uykulara. Artık uykusuz geçirdiğim her gece başımı yastığa gömüp “çok şükür O’na bir gün daha yakınım” diyorum..

Fakat O’na kavuşma arzuma rağmen vazgeçmiyorum; hayattan, hedeflerimden ve O’na verdiğim sözlerden...

 
Toplam blog
: 9
: 475
Kayıt tarihi
: 30.09.15
 
 

Dokunduğu her hayata iyilik katmayı hedefleyen bir pedagog adayı. 1993 Kopenhag doğumlu bir deli...