Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '13

     
    Kategori
    Tiyatro
     

    Bazıları sadece güldürsün..

    Eleştirilmekten zerre hoşnut olmayan bir insan hakkında bir şeyler gözlemleyebilip yazıya aktarabilmek hem çok riskli hem de çok zor bir iş aslında. Ama ciddi anlamda gün içinde ilgimi fazlasıyla çeken bir konu oldu.

    Taraflardan biri Suadiye Bağdat Caddesin'de ufak bir mekanda kafe ile tiyatroyu birleştirmiş yetenekli "tiyatrocu" Metin Zakoğlu. Diğeri ise hepimizin tanıdığı Cem Yılmaz. Biri kariyer anlamında gerçekten almış başını gitmiş, diğeri ise inandığı yolda çok güzel işlere imza atan bir insan. Ama bugün yazdıkları, ya da eleştirmeye çalıştığı noktalar nedense biraz reklam kokan, samimi olmayan şeylerdi. Hoşuma gitmedi, sevimsiz kaldı sadece bir izleyici olarak.

    Ticari Kurnazlık!

    Cengiz Semercioglu Cem Yılmaz'ın Stand-up gösterisini Dvd'den önce sinemada göstermesini ticari zeka olarak belirtmiş. Bence Ticari kurnazlık

    Öncelikle ne kadar kabul edemesen de maalesef çok büyük bir ticari zeka. Kurnazlık kelimesi biraz daha vahşi kaçıyor. Ülkemizin en büyük sorunlarından biri korsan yayıncılık. Sanatın, sanatçıların emeklerinin önüne geçen en büyük engel maalesef. Film sektöründe de vizyondan sonra ki süreçte DVD'ye geçiş aşamasında yaşanan zorluklar ortada. Kimileri reklamını yapabilmek için ücretsiz oyunlar düzenler, geceyi kurtarmak için misafirlerine zorla yemek yedirir, içirir, kimi ise kendi emeğiyle ortaya sunduğu tiyatral gösteriyi bir de sinema perdesine getirir, emeğinin hakkını alabilmek için. Sonuçta ikisi de ticari...

    Tiyatrolar Kapanır!

    Sen bu yolu acarsan insanlara sahnede gösteri izletmek yerine sinema salonlarına doldurursan, bunun sonu, tiyatro salonlarini kapattırır.

    Maalesef nesiller olduğu yerde durmuyor. Büyükler veda edip yerine küçükler büyümeye başlıyor. Tiyatronun içinde olan bir insanın bu lafı söylemesi benim gibi henüz çömez bir tiyatro izleyicisini çok üzdü. Sinemanın yeri her zaman ayrıdır ama günümüz Türkiye'sinde eldeki imkanlar doğrultusunda ben tiyatroyu "Bir Demet Tiyatro", "Nejat Uygur", "Metin Akpınar-Zeki Alasya" oyunlarını ekranda görerek sevdim, aşık oldum. Keşke yarın vizyona çıksa da büyük ustaları biletimizi alıp kalabalık arasında gülerek izleyebilme imkanımız olsa. Televizyonun, sinemanın bu tarz yapımlarla katkısı daha önce oldu, yine olacaktır. tiyatroya gönül vermiş biri nasıl unutabilir bunları?

    Sinemada da Gülünür!

    Sahne ve üstündeki bir Cem Yılmaz'ın büyüsünü sinemada yakalamak mümkün değildir.Sahne bir anlar meselesidir. Durursun güleriz.

    Sahnede Zakoğlu'nu da Cem Yılmaz'ı da izledim. Yanlış anlaşılmasın ikisi de başarılı ama çok büyük kalite farkı var. Aslında çok yazabilecek bir şey yok bu konu hakkında. Biri zorla alkış isterken seyircilerinden, biri sinema perdesinde bile izleyenlere kendini alkışlatabiliyorsa konunun üzerinde çok da durmaya gerek yok.

    Popüler Kültür

    Popüler bir isme ve popüler kültürün cevresine de bu kadar yalakalık yapacağız diye susmak,veya övmek kimseye yakışmıyor...Biraz insaf yahu

    Cem Yılmaz bu yazdıklarımı büyük ihtimal hiç okumayacak. Peki ya Zakoğlu? Dedim ya korkuyorum, büyük ihtimal engeli basıp kimsenin okumaması için elinden geleni yapıcak ve saldırı oklarını belki de 1-2 gösteri sonra "lavuğun biri" adı altında sahnesinde bana doğrultacak. Hayırlısı.

    Güldürmek...

    Ben daha da ileri gideceğim,hatta Stand-up gibi tek kişilik bir gosteri seklinin 2000 kişilik salonda yapılması bile tuhaf bence...

    Bunu en iyi Cem Yılmaz bilir.Ufacık Leman sahnesinde başladığı icin bu kadar sevildi...Samimi bulundu. Büyümek fikri küçültmemeli.

    Karşınıza alıp bu dünyada kaybolmak üzere olan kahkahaları bir kişiye tattırmak mı daha zordur yoksa 2000 kişiyi aynı anda güldürebilmek mi? Kıskanmak bir yere kadar ama daha da ileriye gidip kıskançlığın dozunu arttırmak hoş durmuyor.

    İlerleyen süreçte beklenen oluyor ve Cem Yılmaz'ın abisi Can Yılmaz konuya dahil alıyor ve Zakoğlu sanki istediğine ulaşmış havası vermeye başlıyor. Fakat daha sonra tepki beklenmediği bir şekilde olunca tekrar saldırı başlıyor.

    Bir de şu enteresan, cevap yazıyorsun ve kendi yazdığını siliyorsun. Hata yaptîğını anlamak da güzel tabi:))

    Bir komedyende, sahne adamında olmaması gerek tek şey geri vitesdir ayrıca. Ağzınla, aklına para kazanıyorsun sonuçta, seviliyorsun, sevdiriyorsun.

    Sevgili Can,sitrese gerek yok, milyonlarca insan zaten beğeniyor, benimki makro bir korku, sahnenin büyüsünün bozulmasî.

    Yoksa sizleri çok severim bilirsin.Kardesine ise söylenecek söz yok.İçimden samimi geçenleri yazdım. Ve hala bekliyorum.

    Ve son olarak pişmanlıklar denizi.

    Cem Yılmaz'ın son reklam filmi yine şaheser.

    Umarım yanlış anlamamışındır yazdıklarımı sevgili Zakoğlu, sadece gördüğüm yanlışları samimi bulduğum için söylemek istediğimi görmüşündür yazımda. Umarım sen de bir gün o sahnede kalabalığa yaptığın gösterilerin tadını anlattığın gibi düzenli her gün 2000 kişiye gösteri yaparsın da ertesi gün de başka bir 2000 kişi seni izlemeye koşa koşa gelirler.

    Can Abi sabah uyandığında twitter bazen gerçekten hiç çekilmiyor :)

    Ve son olarak Cem Abi inşallah bir sonrakini gösterini önce sahnede, sonra film perdesinde ve en son olarakta evimde televizyonun karşısında izleme fırsatı bulurum.

    Saygılarımla.

     

     
    Toplam blog
    : 1
    : 133
    Kayıt tarihi
    : 04.01.13
     
     

    Endüstri mühendisi. Sosyal medya kullanıcısı. Kendi çapında şair-yazar. ..