Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '07

 
Kategori
Sinema
 

BB/ Benzeriz birbirimize

BB/ Benzeriz birbirimize
 

Gazetedeki resimden gözlerimi ayıramadım uzun zaman.

Cildi kırış kırış, yüz hatları yerçekimine uyup aşağıya akmış, cansız bir saman yığınını andıran belirsiz bir renkteki saçları başının üstüne toplanıp, yapma bir çiçekle forma sokulmaya çalışılmış..Dillere destan dudakları, iki yanındaki derin çizgilerin arasında incelmiş, ucları aşağıya bükülmüş..Çenesi boynuyla birleşmiş, boynu yokolmuş..Bir tek minicik kalkık burnu, yıllara en fazla meydan okumuş olmanın verdiği gururla dikilmekte havaya, eskiden olduğu gibi.

Ağır bir makyajın, içinde kaybolduğu çizgileri saklamaya uğraştığı gözleri, kimbilir hangi harikulade anısının peşinden uzaklara dalmış gitmiş..

Koltuk değneklerine dayanarak ayakta durmaya çalıştığı resmi ise daha da etkileyici. Dik durmaya, fotoğrafçılara en güzel gülüşünü sunmaya çalışarak, hiçbirşeyin değişmediğini göstermek istiyor sanki...

O, bir neslin tartışmasız idolü, zamanının genç erkeklerinin taptığı, bütün genç kızlarının taklit ettiği ilahesiydi.

Her çevirdiği film gazetelere konu olur, her birlikte göründüğü erkek hızla şöhret basamaklarını tırmanır, her giydiği, her çıkardığı anında moda haline gelirdi.

Uzun dağınık sarı saçları, incecik belli yay gibi bedeni, baştan çıkaran bakışları, somurtmuş gibi duran dolgun dudakları gün be gün gazete ve dergi sayfalarını doldururdu. Her ülkede taklitleri çıkmıştı. O zamanlar estetik ameliyatlar henüz bilinmediğinden, tüm dünyadaki kadın taifesi, saçlarını, giyinişini, makyajını, yürüyüşünü ona benzetmeye çalışmaktan öteye gidemiyordu.

Fırtınalı bir hayatı oldu. Daha çok genç yaşta, bir asker olan babasının baskısına dayanamayıp intiharı denedi. Sonraları başka intihar teşebbüsleri de oldu. Bir kaç kere evlenip boşandı. İlk kocası rejisör Roger Vadim onu dünyaya sunan kişiydi. Sonra kocası onu aldattı ve boşandılar. Daha sonra gelen erkekler de ona istediği mutluluğu veremediler. Fransız aktörü Jacques Charrier’den bir oğlu dünyaya geldi. Sonra jet sosyetesinin milyarderi Gunter Sachs ile evlendi. Onunla da olmadı ve 1970 de sinema dünyasını bırakarak, meşhur ettiği balıkçı köyü St.Tropez’e çekildi.

Daha sonra kendisini hayvanlara adadı ve tüm dünyadaki hayvanları kurtarmaya yönelik bir dernek kurdu. Bu uğurda bazı devlet büyüklerini bile protesto etti, bilhassa balina ve fok balığı avına karşı çıktı.

1992 senesinden beri tekrar evli. Dördüncü eşi olan Bernard d’Ormale , tanınmış sağcı Fransız politikacısı Le Pen’in danışmanı. Sağcılara olan yakınlığı ve yabancılar konusunda sarfettiği sözler dolayısile 2004 yılında mahkemece hüküm bile giydi. Bilhassa kurban kesilmesi konusuna karşı olduğu biliniyor.

Gazetedeki resminde, bir zamanların en şöhretli, en seksi yıldızı Brigitte Bardot’nun, namı diğer BB’nin, bir harabesi görüntüsünü veren bu kadının hikayesini, belki genç nesil bilmez şimdi.

Ama onu, güzelliğinin ve şöhretinin zirvesinde tanımış olanlar için, bu resim, derin düşüncelere dalmaya vesile olabilir.

Tıpkı, zaman zaman, o devirlerin, güçlü, güzelliğin doruğunda ulaşılmaz, imrenilen, diğer şöhretleri gibi.

Marlon Brando, Elizabeth Taylor, Rock Hudson, Marylin Monroe, Katherine Hepburn, Clint Eastwood, Claudia Cardinale ve daha birçokları.

Bir kısmı hayatta değil. Diğerleri ise ayni BB gibi, bir zamanların parlak ve şaşaalı hayatından uzakta, sağlık dertleri ile boğuşan ihtiyarlar şimdi.

En parlak tenler soluyor, en işveli bakışlar donuklaşıyor, en baştan çıkaran cazibeler yerini mahzun tebessümlere bırakıyor, en güzel bedenler şekilsizleşiyor.

En büyük hırslar törpüleniyor, en mücadeleci karakterler yumuşuyor, en ateşli kavgalar, yerini huzur arayışlarına bırakıyor.

Artık yorulmak, artık koşmak, artık çatışmak istemiyoruz.

Anlayıveriyoruz birden, sayılı günlerin aslında avucumuzdan akıp gittiğini.

Eninde sonunda hepimiz ayni özlemlerle karşı karşıya kalıyoruz.

Biraz sükunet, biraz dostluk, biraz rahat.

Biraz sevgi!...

Ama bu noktaya gelmek için herhalde ille de derimizin sarkması, bacaklarımızın artık bizi taşımaması, bedenimizin çeşitli illetler tarafından kemirilmesi gerek.

Daha önce bir türlü girmiyor aklımıza, aslında herşey biraz sevgi, biraz dostluk, biraz güneş ışığı için..

Bunu daha önce kavrayabilenlere ne mutlu!

 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..