BDP'li Sırrı Sakık, Askerlere hadlerini (!)nasıl bildirdi?

Kahramanların dönüşü isimli filmi hatırladınız mı?

Hani ülkeyi bölmek için terör örgütüne katılan ve ülkenin bölünmesi için canla başla çalışan, askerlere silah sıkan, her ağızlarını açtıklarında ülkeyi kötüleyenlerin Habur Sınır kapısında karşılanma görüntülerini.

Nasıl da ‘Çadır Mahkeme’lerini sınıra kurup, ülkeyi bölmeye çalışanları 7 dakikada yargılayıp aklamıştık! Sonra kahramanlar, özel yapım otobüslere bindirilip, 4 saatlik yolu 24 saatte gidip, yol boyunca dizilenlere alkışlatılmıştı.

Bununla yetinmeyen ilgililer, bu kahramanları(!)protokolde ağırlamışlar, birçok açılışlara birlikte katılıp, kurdele kesmişlerdi. Kimse de ne oluyor, ne bitiyor diye merak etmemişti.

Hatırlarsanız o zamanlar ülkede içeriğini kimsenin bilmediği “Kürt Açılımı, Demokratik Açılım” gibi söylemler vardı.

Gerçek teröristleri, sınıra kurulan ‘Çadır Mahkeme’sinde 7 dakikada yargılayan Türk Yargı sistemi, gerçek yurtseverleri 4 yıldan beri yargılayamıyor.

Ülkede bölücülüğün prim yaptığı bir ortamdayız. Bunun en güzel örnekleri de meclis çatısı altında veriliyor. Bildiğiniz gibi mecliste bu ay yoğunluk bütçe görüşmelerinde. Bütçe görüşmelerinde, hayatında kimseye hitap etmemiş, ancak parası olduğu için meclise girmiş milletvekilleri bile çıkıp konuşabiliyor. Bütçe görüşmelerinde en fazla sesi çıkan parti BDP.

Normal şartlarda TRT 3’ün dışında bu görüşmeleri yayınlayan kanal yok. Çok önemli bir olay olursa, o zaman her televizyon kanalı bu görüntüleri alıp yayınlıyor.

İşte bu görüşmeler esnasında, ülke gündemine damga vuran bir gelişmeyi hep birlikte televizyon kanallarından izledik. Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin Meclis Genel Kurul’da yapılan görüşmelerine BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık açtı ağzını, yumdu gözünü!

Son dönemlerin en revaçta söylemlerinden birisini gerçekleştirdi!

Ne mi söyledi?

Sırrı Sakık, “Anadolu’da ‘Kızı başıboş bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya gider’ diye bir söz vardır. Siz de generalleri başıboş bıraktınız, ya Balyoz’da ya da Ergenekon’da halkın iradesiyle seçilmişleri devirmeye kalktılar. Generallerin görevi bu mudur? Bir general emekli olurken 600-700 bin lira, 40 yıl görev yapan vali, büyükelçi 70 bin lira alıyor. Bu büyük bir haksızlık! Bize bu sıralardan (komisyon) ters bakılmış. Haddinizi bileceksiniz, bize ters bakmayacaksınız. Halkın emrinde olacaksınız! Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı’na derhal bağlanmalıdır. Biz ordunun da hiçbir kurumun da düşmanı değiliz. Düşmanı olduğumuz tek şey hukuksuzluktur. Yoksul Anadolu çocukları bunlara Cumhuriyet kurulduğu günden bugüne kadar kölelik yapıyor.  Dünyanın hiçbir yerinde savaşa katılmamış bir orduyu bu kadar gökyüzüne çıkartan bir halk da yoktur.  Biz ordunun da düşmanı değiliz. Bizim çocuklarımızı öldürerek Kürtleri kazanacağınızı mı zannediyorsunuz? Bu çocuklar keyiflerinden dağa gitmedi. Eğer ret ve inkâr olmasaydı gidip ölüme bedenlerini yatırmayacaktı. Bizim elimizde silah yok. Silaha sizin kadar karşıyız ama savaşanlar var. Savaşanlar iki koşulda silah bırakır; ya müzakereyle ya da yenilince... Eğer dönüp diyorsanız ‘PKK yenilmiş’, aha ordu burada. PKK yenilmemiştir, PKK orduyu da yenememiştir, biz bunu söylüyoruz. Ama silahlı güçler kendi koşullarını kendileri oluşturur. Benim elimde silah yok, Türkiye’yi silahsızlandırmak için çaba sarf ediyoruz. Hep birlikte silahları bırakmak için ortak akla sahip olalım. Biz buna hazırız ama siz zannediyorsunuz ki silah bizim elimizde” diyor.

Bu konuşma ile demokratik hakkını(!) kullanıyor. Dokunulmazlığın arkasına sığınıp,  temsil ettiklerinin haklarını savunuyor!

Bu sözleri milletvekillerine mi söyledi sanıyorsunuz? Bu sözler; mecliste bulunan Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı Korgeneral Ümit Dündar ve müsteşar yardımcısı 3 tuğgeneral’e söyleniyor

Bu sözler karşısında Milli Savunma Bakanı ne yapıyor dersiniz?

“Bu açıklamaları doğru bulmuyorum” diyerek, işinde ne kadar “Usta” olduğunu bir kere daha gösterdi.

Benim anlayamadığım bir şeyler var. Sırrı Sakık ve arkadaşları, bu güne kadar KCK’dan tutuklananlara tepki gösterirken, aynı hukuksuzluğu yaşayan Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarına bir kere olsun sahip çıkmadılar. Tıpkı Referandum’da olduğu gibi…

Bildiğiniz gibi BDP referandumda sandık başına gitmemişti! Yapılan mini anayasa değişikliğinin kendilerine özgürlük, bölgelerine barış getireceğine,  Bölücü Terör Örgütü üyelerine af sağlayacağına inanıyorlardı!

Anayasa değişikliğinden sonra ne oldu?

Ne özgürlük, ne barış, ne af geldi. Terör biraz daha arttı! Anayasa Mahkemesinin üye sayısı ve HSYK’nın profilinden başka ne değişti?