Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '10

 
Kategori
Siyaset
 

BDP referandumu boykot kararını esnetiyor mu?

BDP referandumu boykot kararını esnetiyor mu?
 

Abdullah Öcalan, avukatlarıyla yaptığı son görüşmede, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandumda, BDP’nin, referandumda aldığı “boykot” kararını derinden etkileyecek görüşleri dile getiriyor.

Şöyle diyor Öcalan; “REFERANDUMDA SON GÜNE KADAR DÜŞÜNÜN. Bilindiği gibi bu anayasa paketinde Kürtleri doğrudan ilgilendiren bir husus yoktur; Kürt meselesi adeta yok sayılmıştır. Halkımız da konuyu her türlü tartışmada serbesttir. Bu düzenlemeler AKP'nin kendi hegemonyasını kurabilme ihtimalinin önünü açıyor. Bunu görüp bu tuzağa da düşmemek gerekiyor. Halkımız da son güne kadar tartışsın, gözlem yapsın. Buna göre kendi kararlarını versin, eğilimlerini olgunlaştırsın. Biz biliyoruz ki, 'evet' diyen taraf İslamcı milliyetçi kesimdir. Ama karşılarındakiler de ulusalcı milliyetçilerdir. Ama biz bu demokratik gelişmelere göre demokratik bir tavır almalıyız.”

“Boykot” kararı almış bir partide, suların, doğal liderleri ve çok önemsedikleri bir politik figür olan Öcalan’ın, bu sözlerinden sonra iyice bulanacağını düşünüyorum. Çünkü Öcalan, bu görüşleriyle, iyi ya da kötü alınmış bir kararın yeniden düşünülmesini, değerlendirilmesini salık veriyor. Bir parti için zor bir durum olsa gerek. Neden mi? Çünkü alınmış bir parti kararı, bunu destekleyen Demokratik Toplum Kongresi kararı, BDP politikasına yakın düşünen sendika-sivil toplum kuruluşlarınca alınan “boykot” kararlarının yanı sıra, yapılan ve programlanan çalışmalar var.

BDP yetkilileri, bu referandumu çok önemsediklerini, Kürtlerin yaşadıkları bölgelerde sandığa gitmeyerek devlete “kırmızı kart” göstereceğini, Kürtlerin tercihinin açıkça ortaya çıkacağını ve daha da önemlisi, “evet” ve “hayır” seçeneklerinin dışında bir üçüncü seçeneğin örülmeye başlanacağını ileri sürdüler. Hatta BDP’nin bu görüşleri, özellikle “üçüncü seçenek” esprisi, ülkedeki sol sosyalist hareket, parti, sendika ve sivil toplum kuruluşlarını da derinden etkiledi. ÖDP, EMEP, TKP, SP ve Halkevleri dışında kalan, (Evet’çi EDP ve DSİP hariç) sosyalist parti ve hareketler ile KESK merkez yönetimi ve bağlı bazı sendikalar, utangaçça da olsa “boykot” kararı aldılar ya da üyelerini serbest bıraktılar. BDP ve bu partiyle ideolojik bağı bulunan sivil toplum kuruluşları ve sendikalar açısından absürt(anlamsız) bir durum yok ortada. Çünkü, örgüt içi demokrasinin olmadığı, sık sık karar değiştiren, “sine-i millet”e dönme kararı alıp, Öcalan’ın talimatıyla parlamentoda kalan ve irademiz Abdullah Öcalan’dır diyerek demokratik karar alma mekanizmalarının olmadığını kendileri itiraf eden siyasal bir grubun, referandumu “boykot” kararını değiştirmesi çok zor bir karar değil. BDP, Öcalan’ın talimatıyla referandumda “evet” kararı alırsa, BDP’nin kararından etkilenerek “boykot” kararı alan sosyalist parti-hareket ve sendikalar kamuoyu ve kendi tabanları önünde zor duruma düşeceklerdir. Çünkü bu parti ve sendikalar, Kürt sorunu ile ilgili bir değişiklik olmadığı için, anayasa değişikliği paketini boykot ediyoruz diye ileri sürülen gerekçe ile “üçüncü seçenek” esprisini boykot kararlarının merkezine oturtmuşlardır.

Şimdi bu partilerin, kendi tabanları ve genel kamuoyu karşısında nasıl bir yol izleyeceklerini merakla bekliyorum. BDP ve ardılları bu tartışmada zorluk yaşamaz. Asıl zorluğu, tartışmayı, karmaşayı ve kırılmayı yaşayacak olan, “boykot” kararı alan sosyalist parti ve hareketler ile KESK gibi, “ne söylediği belli olmayan” sendikalar diye düşünüyorum. Çünkü, “boykot” kararı, sosyalistler için düzen dışı bir seçenek olması ve “üçüncü seçenek” esprisiyle, kolay savunulabilir bir tercih. “Evet” kararı ise, tartışmalar başladığından bu yana bu kararı tercih edenler için sorun değil. Sorun “hayır” seçeneğini tercih edenleri düzen içi siyaset yapmakla suçlayarak, “boykot” kararından, “evet” kararına evrileceklerin bu kararı hangi donelerle savunacakları. Umarım, BDP “boykot” kararını, “evet” kararına doğru evriltmez de, BDP yörüngesindeki parti, hareket, sendika ve sivil toplum kuruluşları zor durumda kalmaz.Aksi halde, başta KESK olmak üzere, bu örgütler için “sonun başlangıcı” olacaktır.

Abdullah DAMAR
 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..