Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '11

 
Kategori
Siyaset
 

BDP ve PKK, Öcalan ile yolları ayıracak mı?

"BDP, BENİM YOL HARİTAMI DEVLET KADAR ANLAMIYOR" Diye şikayette bulunuyor Öcalan... 

Öcalan geliştirdiği yol haritasıyla ilgili olarak "Geliştirdiğim yol haritası iyi okunmuyor. Neden yol haritasını okumuyorlar? BDP, benim yol haritamı ya okumamış ya da anlamıyorlar. Devlet bile yol haritasını iki yıl aldı okudu, üzerinde yoğunlaştı ve üzerinde çalışmalar yaptı, faydalandı. Ama BDP, yol haritasını okumadı bile, okumuyorlar, ya da anlamıyorlar, üzerinde çalışmıyorlar. BDP, hukukçular yol haritasını neden okuyup takip etmiyorlar? Yol haritası çalışmam okunmalı ve anlaşılmalıdır. Türkiye'deki yazarlar da takip ettiğim kadarıyla bu çalışmayı olumluyorlar. TESEV raporunda da yol haritasından faydalanılmış, üzerinde durulmuş ve raporda yol haritasına yer verilmiş. Son savunmam da aynı şekilde yol haritasının daha kapsamlısıdır.

Diye Zaman Gazetesinde beyanı çıkan Öcalan'ın bu sözlerinden sonra daha önce yapmış olduğum 1980 Sonrası doğan genç BDPli ve PKKlıların artık Parti ve örgüt'ün çizdiği politikaları beğenmeyeceğini ve kendilerine yeni yol çizebileceklerini, seçim sonrası Yeni Halkçı Anayasanın bu sorunu çözmede son şans olduğunu çok önceden yazmıştım

Öcalan'ın bu beyanatı beni haklı çıkarmakta, peki ama neden 1980 sonrası Kürt gençliğinin duygusal bağları koptu? 1980 öncesi doğan Kürt düşünürlerden neyi farklı düşünüp istemekteler? 

Bunu cevabı aslında çok basit, bu ülkenin başına gelmiş olan en büyük talihsizlik olan Kenan Evren'in baskıcı rejimi ve darbesi sonucu Dağları mesken tutan PKK, 31 yıldır uygulanan inkar, baskı ve sindirmelere şahit olan mezralardaki kürt gençleri hızla militanlaştırdı, radikalleştirdi. 

Türk halkıda gelen şehit cenazeleriyle PKK eylemleriyle daha çok Kürt karşıtı ve düşmanı olmaya başladı (Buna TVlerde oynanan tek yanlı çatışma dizileride yangına benzin dökmekte çözüme engel teşkil edip duygusal kırılmalara neden olmakta, bu dizleri seyreden bir çok kişi daha çok Kürt düşmanı olmaktadır, Kürtlerden kız alıp vermemektedir). Sonuçta eskiden çokça var olan bölgeden kız alma kız verme ve evlilikler bitti. Yıllarca et ve tırnak olan Kürt ve Türk halkı kız alıp vermelerin bitmesiyle artık iyice ayrışma yoluna girdi. 1980 öncesi doğumlu Kürtler içerisinde akrabası arkadaşı Türk olan çok insan vardı, 1980 sonrasında doğanlar da ise bu daha da az. 

Duygusal kırılma, onlar için sonunda Öcalan'ın Kürt Ulusal Var oluş hareketinin birliğini sağlamasını bile sorgulatır hale geldi. Genç Kürt sempatizanlar gittikçe sorunun ancak bağımsızlıkla çözülebileceğine inanırken yaşlı Kürtler demokratik hak ve özgürlüklerin elde edilmesiyle barışı aramakta. Öcalan da belirttiğim 1980 yılı öncesinde doğan biri olarak sorunun ülke birliği içerisinde demokratik hak ve özgürlüklerin verilmesiyle çözümünden yana demeçler vermekte. 

İmralıda hapiste bulunan Öcalan, PKK ve BDP üzerinde ağırlığını devam ettirebilmesi aslında sorunun çözümünde pozitif bir unsurdur. Zira, örgüt ve parti üzerinde etkisini yitirmiş bir Öcalan sorununçözümünde Devlet'in daha çok zorlanması ve ne yaparsa yapsın olayın bağımsızlık savaşına dönüşüne engel olamaması anlamına gelir. Bu şimdi görülmeyen büyük bir çatışma tehlikesidir.. 

Bu sebeplerden dolayı, geçmişte yaşanan onca acı ve sıkıntılı anılara rağmen, ülkenin birlik ve bütünlüğünün adalet zemini üzerinde tekrar tesis edilebilmesi için Öcalan'ın hapis cezasının Yeni Anayasa sonrası hafifletilerek ev hapsine dönüştürülmesi, BDP ile ilk elden görüştürülerek sorunun çözümünde sosyal alt zeminin oluşturulması, radikal sempatizan ve militanların susturulması ve PKK'nın ebediyete kadar silah bıraktırılarak örgüt militanlarına çözüm sonrası iş ve sosyal yaşamlarının tesisinin sağlanması önem arz etmelidir. 

Bu noktada en önemli tehlike PKK'nın silah bırakmasının akabinde ne PKK'yı ne BDP'yi dinlemek istemeyecek olan sempatizan ve militanlar ve sorunun demokratik ve adilce halledilmesini içine sindiremeyecek olan çatışmalardan nemalanmış olan silah tüccarları ve Ortadoğu'nun siyonist bozguncularının devreye girerek Terörün bitmesini istememeleri olacaktır. 

Olay bu noktalara giderse o zaman bu sorunun kesin olarak halledilmesi biraz zaman alsada Öcalan BDP ve Silah bırakmış PKK'nın yöneticilerinin sorunun aşılmasını sağlama noktasında önemli rol oynayacağı belirgin bir unsurdur. 

Demokratik ve Halkçı Anayasa bütün zorluklara rağmen sorunların çözümünde odak noktasıdır.

Herşey bu anaysanın ne kadar halkçı ne kadar devletçi olacağına bağlı.

Sayın Başbakanın son konuşmaları bu Anayasanın halkçı olacağına olan inancı arttırmıştır

Yeni ve beklenen Anayasa onaylandığı takdirde bu durumdan en zararlı çıkacak parti CHP olacaktır, çünkü son yıllarda halkçı söylemler benimsese de seçtiği ergenekon sanıklı milletvekilleriyle hala rejim endişesini ön planda tuttuğu görüntüsü ve onların olası mecliste statükocu konuşmaları ve MHP ile muhtemel ayak diremelerine halk şahit olacaktır. 

Batılı anlamda SOSYAL DEMOKRAT bir parti olamayan CHP, Kılıçtaroğluyla bu çizgiye biraz yaklaştıysa da Anayasa görüşmelerinde Jakoben ve Katı laiklik uygulamalarında mutlaka ayak direyecek, MHP'nin devekuşu Milliyetçiliği de Etnik taleplerin anaysaya girmesine ayak direyecektir. Tuhaf ama, BDP bütün sol oylarını üzerinde birleştirebilecek bir Parti olabilmesinin önü Parti'nin bazı totaliter huylarını bırakmasıyla mümkün görünmektedir. Batılı anlamda inançlara saygılı soft laik Sosyal Demokrat bir Parti olarak BDP ileriki yıllarda Yeni Anayasa sonrasında Sol oyların adresi olacaktır diye tahmin etmekteyim. Şimdilik gidişat bu yönde, akılcı olanda bu yönde olmasını sağlamakta. 

CHP'yi bekleyen en büyük soru, Bundan sonra hangi politikayı uygulayacağız olmalıdır. Ya son zamanlarda Halkçı görünen ama Cumhuriyetçi jakoben Devlet modeli için mücadeleye devam ( Bu oyları iyice eritir), ya da Halkın sorunlarını her türlü Cumhuriyet söylemlerinin ve parti içinde gittikçe marjinalleşen jakoben taleplerin önüne koyarak Kuzey Avrupa Sosyal Demokrasisine adım atarak var olarak gücünü korur yada güçlenir

MHP ise her zaman oy aldığı kemikleşmiş oylarını marjinalleştirmeye devam edecektir

BDP, yeni Anayasa sonrası, sorun çözüldüğünde totaliter ve etnik ve bölgesel vizyonu bırakıp, tüm Türkiye'nin Kuzey avrupalı modelli sosyal demokrat Partisi olabilir. İnanması şimdi güç ama 10-20 yıl içerisinde iktidar ortağı bile olabilir. 

AK Parti ise Yeni Anayasa'nın oluşması ve ekonomik gelişmişliği gelir adaleti sağlanarak oluşturursa önümüzdeki en az 10-20 yıl ülke gündeminin en güçlü partisi olmaya devam edecektir. 

Her zaman söylediğim gibi İnşallah Halkçı Anayasa bir an oluşturulur ve özlediğimiz çatışmasız Türkiyeye kavuşuruz. Şurası kesin ki, şayet Halkçı Anayasa oluşturulursa Türkiye'de çatışmalardan medet uman hem iç hemde dış çevreler büyük hayal kırıklığı yaşayacaklar. 

Saygılarımla 

 

 

 

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..