- Kategori
- Şiir
Bebeğe Aşılar
Yaşadıkça durmak bilmeden
Sözleri duyup, iyice harmanla
Işığın altında, ayı görmeden
Boşa giden ömrün olur zamanla
Peşin alıp, peşin satan dünyada
Uykusuz kalır, vadeli satan
Yarını kim bilmiş, sanki rüyada?
Dünü nereden bilsin, dün yaratılan?
“Rızık ticarette” doğrudan doğru
Bilen hayal satar, bilmeyen armut
Her şeyin vardır, kendince bir guru
Risk almadan yaşanmaz mutlu mesut
Nasihat etmek, en kolaydan kolay
Bilen söylemez sırrını bilesin
Doğru nasihati bulması olay
Zamanla yaşar, zamana gülersin.
Bir kulaktan giren, çıkar kulaktan
Gördüğünü bilir, gerekir görmek
Güzel haber gelir belki ulaktan
Gerekir hayatı ilmik ilmik örmek
Meslek varmış, kimi kirli, kimi pis
Günler yaşanır, güneşli değilse sis
İnsanlar da farklı, iyiyle habis
Yaşanan dünyada bedenler hapis,
Yükselmek ister, bedenler yükseğe
Ruhen diplerde, bedenle beraber
Durmadan çalışır sağlam kösteğe
Uçan olmalı, kendinden bihaber
Sözler duydukça, duydukça düşün
Her söz değildir, senin aynen düşün
Dinlemek altınsa, sözün gümüşün
Yalan doğrunun içinde görmüşün
Her sözün söyleyeni var, sözcüsü var,
Dinleyeninden çok, dinleteni var,
Sonunda söyleyene ne var, sana ne var
Somuttan soyuta ortada ne var
Sözler duydukça söyleyene bakma,
Söyleteni de görüver, hemen kanma
Hüngür hüngür akar, çeşmedir sanma
Patronu nerededir, kapı duvar
İşte geldik gideriz, nedir bizim derdimiz?
Ucuzdan bedavaya sözlerimiz, dersimiz
Bedava değersizdir, uçar sözler havaya
Giderken kalmasın diye dersler bakaya
Sanmayın bedava değersizdir her zaman
Tut ki nefesini alma hava bedavadan
Havadır en bedava onu anladığın zaman
Altınla terazide, hayat bir nefes falan
Bedava olması bunların alışkanlıktan
Söyleme alışkanlığı, nasihatler tamamen
Meslek hastalığı olmuş bizde hemen her an
Susunca sanılır, bir sır saklıyorsa falan…
Paketlenir zehir, şehir şehir gezdirilir,
İçi başka dışı başka, aslında yok hayır
Gez dolaş tüm dünyayı, şehir, ova ve bayır
İnsanları en çok insan canından bezdirir.
Taş satarlar dünyaya bedel, sessizdir onlar.
Gözyaşına sebep, insandan insana neden,
Kan kokusuyla savaşlarla, gelirken sonlar
Ölmeden korkuyla yaşar, sınırsızca beden
Kimler geldi, kimler geçti gitti bu dünyadan
Uyanan kalktı ayağa, diğeri derin uykuda
Dünyayı taşır sırtında değildir farkında
Uçmak hayalidir, gözü ayrılmaz topraktan
Dünyada sınırlar dikenli teller, mayınlar
Sizi sizden ayırır, dost görünen hayânlar
Yarı yolda bırakır, sözü sözden cayanlar
Gerçekte dostlarımız, fikri sözle ayanlar
Aşılanman gerekli, mikroplara karşıda
Neler alınır satılır, zamanla bu çarşıda
Mevzumuz sağlıklı bedendi, aklın başında,
Fikir zehirlenmesin, sağlıkta hastalıkta
Çılgın gibi delidolu akıp giden ömür
Bembeyaz ciğerler kararır, belirir kömür
Yaşlanınca durulur, şanslı ise ihtiyar
Bakınca geride kalan, kaybolan iktidar
Gerçek yüzler vardır, gecesi ayıpta değil,
Bugün yorulanın, yarını kayıpta değil,
Çok çalış hiç durmadan, geçmesin boşa zaman
Gereksiz, zalim karşısında boşa ağlaman
Güçlü olan güler, zayıflar hep boşuna ağlar
Acımasızlığın dünyasında, vahşidir dağlar
“Orman Kanunu” sanma ormanda hayvan bağlar
Hileli olan güçle yaşar, bir yere kadar.
Ezmeyesin ne insanı, ne de hayvanı
Yerle bir bütün, bilesin cümle tavanı
Korkmayasın söylemekten görünce hatanı
Unutma sakın senden önce atanı
Doğumla başlayan ömür, sanma bitmeyecek
Sabırla öğrenmezsen, geç geliverir gelecek
Aynı yolları sil baştan dön dolaş diyecek
Dostun ağlar, düşmanın yüzüne gülecek