Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '11

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Bebeğim

Bebeğim
 

Bebeğim,  

Sana bu sahur vaktinde ağıtlar yaksam doyar mısın? 

Sana seni ne çok sevdiğimi söylesem kanar mısın? 

Sana kimsesiz kalışına yandığımı söylesem inanır mısın?.. 

Bebeğim,  

Sen küçücük midenle kıvranırken açlıktan, ben tıka basa yediğim yemeklerin çeşitleri sayamıyorum biliyor musun? 

Bebeğim,  

Seni düşünürken bu nasıl iştah, bilmiyorum ama boğazım düğüm düğüm yutamıyorum lokmaları. Su bile sıkışıp kalıyor boğazımda. Açlığınla doyuruyorum kendimi. 

Bebeğim,  

Sana sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum sana karşı duyarsızlığıma. Gözyaşlarım sana karşı sorumsuzluklarımı temizlesin diye, olmuyor. 

Bebeğim,  

Acını ve açlığını dindirememek ne kötü bir duygu bilir misin? 

Senin hiçbir suçun yok, olmayan rızkın gibi. “Medeniyet” sana açlığı armağan ettiyse sen masumsun. Senin yüzyıllık rızkını bir günde talan edenlere “müttefik” olmuştuk. Silah yapmışlardı öz malın olan paralarla. Önce babalarınızı birbirine kırdırttılar o silahlarla. Sonra sana doğrultup, seni korkuttular açken bağırmayasın diye silahlarını. 

Ne acı mı dedin? 

Bebeğim,  

Sana daha acısını söyleyebilirdim, ancak yaşına uygun değil söylemek istediklerime; +18 uygulaması var bizim illerde. Yoksa sana doğrulan silahların bizim desteklerimizle yapıldığını anlatacaktım. Senin düşmanlarının mallarını kapış kapış satın aldığımızı, satın aldığımız/tükettiğimiz malların paralarıyla yapılan silahların minnacık alnına doğrulttuklarını anlatacaktım. Kutsal dinimizin sana yardım için seferber olmamızı emrettiği halde bizlerin sadece vicdanlarımızı rahatlatmak için sana “sadaka” gönderdiğimizi anlatacaktım. “Arta kalanı” anlayışının sana karşı lakaytlığımızı nasıl arttırdığını anlatacaktım. Sen dayanamazdın biliyorum, ama anlatacaktım işte. 

Bebeğim,  

Sana, içtiğimiz düşmanlarının ürettiği sigara paralarını gönderseydik on yıl boyunca hiç açlık çekmeyeceğini anlatsaydım dayanır mıydı o minnacık ve güçsüz kalbin? 

Cola dedikleri mereti bir yıl içmeyip paralarını sana gönderseydik yıllarca susuzluk çekmeyeceğini nasıl anlatabilirdim? 

Düşmanlarının bankalarına halkımızdan çaldığımız senin de payın olan paraların çeyreğini sana gönderebilseydik okullu olurdun bebeğim… 

Bebeğim,  

Bizim buralarda annelerin senin için zar-u figan etmese de ağlayarak sofralarını nasıl donattıklarını da anlatamam sen açken. Canın çeker senin bilirim, yiyip içemesen de yaşın gereği. 

Bebeğim,  

Çok mu açsın, karnın çok bu boş? 

Miden yapıştı mı iki yanıyla? Bağırsakların da mı iflas etti senin? 

Üffffff bebeğim, ne çok sorunların var senin!.. 

Bebeğim,  

Geç oldu bilir misin, yarın ben de aç kalacağım. Hayır hayır benim için üzülme benim ki… neyse boş ver, hem bak çağırıyorlar beni. 

Ah bebeğim! 

Kusura bakma sahur sofrası hazır, çeşit çeşit yemek var, sıcak mı sıcak, lezzetli mi lezzetli. Ohhhh! Kokusu da ne hoşmuş. Sen öbür tarafa dön ağrın diner belki. 

Sana ölürüm bebeğiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim… 

 
Toplam blog
: 62
: 739
Kayıt tarihi
: 15.01.11
 
 

İnsan Hakları Aktivisti - Yazar Diyarbakır'da ikamet ediyor, Hiç kimseyi ötekileştirmeden, hiçbir..