Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Bebek düşebilir, anne ölebilir

Bebek düşebilir, anne ölebilir
 

Tema afişlerinden


Ekonomi ne işe yarar?
Cevabı kısa ve basit; daha çok miktarda ürün ve hizmet üretmeye.

Dünya genelinde ekonomik üretim 1900-2000 yılları arasında 18 kat artarak, 2006 yılında 66 trilyon dolara ulaştı.

Mutlu mu’sunuuuuuuz? Hayıııııır...

Nereden biliyorsun? Son 30 yıl içinde yapılan pek çok araştırma da aynı şeyi söylüyor;” Belirli bir noktadan sonra zenginlik mutluluk getirmiyor.” Alın size bir örnek, 1994-2005 arasında reel gelirin 2,5 kat arttığı Çin’de hallerinden memnun olduklarını söyleyen insanların oranı yaklaşık yüzde 15 düşmüş.

Mutluluk konusunda aklınıza gelmeyecek bir ülke, Himalayalar’daki Bhutan Krallığı. Dünyaya örnek bir hedef koymuş kendine; “Tek başına büyüme değil, gayrisafi ulusal mutluluk” Bhutan Krallığı, eğitim düzeyini yükseltmeyi, yoksulluğu azaltmayı, ülkenin çevresel ve kültürel geleneklerini korumayı resmi politikaları yapmış.

Dünyanın en zengin 500 insanın toplam geliri, en yoksul 416 milyon insanın toplam gelirine eşit. (BM. Kalkınma Programı 2006 Raporu’dan)

Eşitlikteki (!) eşitsizliği gördünüz mü? Gö-re-me-di-niz.

Eşitsizlik de bir ülkenin kalkınma beklentilerini düşürebiliyor. Nasıl mı? Çalışkan bir çiftçi mi, yoksa nispeten daha az yetenekli bir esnaf mı “kredi almaya” daha yakındır diye sorsam?... Cevabını -sanırım- etrafınıza bakınca kolayca verebileceksiniz.

Ekonomilerin ve ekonomik faaliyetlerin bugün kendi kendilerini nasıl yıktıkları üç sorunda açıkça görülüyor; iklim değişikliği, ekosistemlerin bozulması ve refah eşitsizliği.

Ulusal ekonomiler ve bunların bütünleştiği küresel ekonomi, kendi kendisinin en büyük düşmanı haline gelirken, yeni bir ekonomik model doğmaya çalışıyor; Eko-Ekonomi.

Bugünün dünyası, fiziksel ve felsefi açıdan A.Smith, D.Ricardo gibi eski iktisatçıların bildiğinden çok farklı. 200 yıl önce doğa, çok büyük ve tükenmez bir kaynak olarak algılanıyordu. Veba, kıtlık, kasırga ve diğer doğal afetlerle geçen uzun ve çaresiz yılların ardından, insanın büyük yeteneği (uçmak), tükenmez olarak görülen kaynaklarla, insanlık tarihinin artık doğadan bağımsız olarak yazılabileceği düşüncesinin ana teması oldu.

Annesinin rahminde büyümekte olan bir bebek, annenin alt sistemidir; tamamen anne ile sınırlıdır ve ona bağımlıdır. Bebeğin, annenin kendisini barındırma sınırına ulaştığı noktada doğum meydana gelir. Rahim daha fazla büyürse, hem annenin hem de bebeğin durumu kötüleşir.

Ne alaka?

Benzer şekilde, küresel ekonomi de hammadde, enerji stokları, su-hava temizliği, toprak verimliliği, atıkların bertarafı vb. vazgeçilmez hizmetler tamamen doğaya bağımlıdır.

Ekonomi belirli bir boyuta ulaştığında, daha fazla büyüme hem sistemi hem de alt sistemi daha kötüye götürür. Ekonomi diliyle söylemek gerekirse, büyüme” ekonomik olmayan” bir hale gelir.

Ekonominin boyutu sınırlandırılmalıdır; fiziksel büyüme sonsuza kadar devam edemez.

Bebek düşebilir, anne ölebilir.

Ne dersiniz?

* Yazıda, Dünyanın Durumu 2008’den yararlanılmıştır.

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..