Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '08

 
Kategori
Sağlık
 

Bebek Ölümlerine Farklı Bakış

Bebek Ölümlerine Farklı Bakış
 

Ülkemizde sağlıkla ilgili herhangi bir olumsuzlukta sistemi sorgulamadan, sağlık personeline veya o olumsuzluğun yaşandığı sağlık kurumuna yüklenmek adettir.

Ankara Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi 'nde, son bir hafta içerisinde 27, Temmuz ayı içerisinde ise 47 bebeğin öldüğü haberinde de farklı bir şey yaşanmadı.

Böyle durumlarda suçlular ve günah keçileri, sağlık konusunda en üst sorumlu konumundaki bakanlık tarafından, müfettişler görevlendirerek hemencecik bulunuverir.

Ama bulununcaya kadar kamuoyunun kafası öyle doldurulur ve karıştırılır ki asıl sorumlu ve suçlular ve sonuca etki eden asıl nedenler kaybolup gider ve bizler bir kısır döngü içerisinde sadece “sonuçların” üzücü, bunaltıcı, isyan ettirici karanlığında kayboluruz.

Haber nedir? “Bir ay içerisinde 47 bebeğin öldüğü”.

Bu bebekler düşük doğum ağırlıklı ve erken doğmuş. Hastanenin yeni doğan servis şefi, Prof. Dr. Uğur Dilmen, bebeklerin 26’sının ağırlığının 1000 (bin) gramın altında olduğunu söylemiş.

Bilinen bir gerçektir ki düşük doğum ağırlıklı bebeklerin ölüm riski, normal bebeklere oranla dünyanın her yerinde yüksektir. Ve bu bebekler özel sağlık koşullarında ve özel eğitilmiş sağlık personeli tarafından bakılırlar, bakılmalıdırlar.

Ankara Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi 'nde bu özel koşulların ne kadar sağlandığı ya da sağlanamadığı ve sağlanamadıysa bunun nedenleri tabiî ki araştırılıp bulunmalı ve sorumlular cezalandırılmalıdır.

Ben olayın farklı bir yönüne dikkat çekmek istiyorum.

Öncelikle ; hastanenin başhekimi Operatör Dr. Leyla Mollamahmutoğlu hastanelerinde yılda 26 bin doğum gerçekleştirildiğini belirtmiştir. Birçok hastaneye göre bu oldukça yüksek bir rakamdır. Hastane kapasitesinin üzerinde çalışmaktadır.

Hastaneye niçin bu kadar yığılma olduğu sorgulanmalıdır.

Kapasitesinin üzerinde hasta kabul etmek zorunda kalan bir hastanede, hasta bakım kalitesinin standardını aynı tutmak ya da yükseltmenin zorluğu da bir gerçektir.

Sorun; aynı bölge içinde aynı sağlık hizmetini verecek başka sağlık kuruluşunun olmaması mıdır?

Yine başhekim; ” Yüzde 10’u geçmemesi gereken prematüre oranı bizim hastanemizde yüzde 25-30’u da geçiyor. Bizim yüksek riskli gebelik oranımız yüzde 44’e ulaştı. Bu çok astronomik bir rakam. Normalde bu oran yüzde 20-25’i hiçbir hastanede geçmez. Dolayısıyla bizim hastanemizin prematüre oranı çok daha yüksek oluyor. Prematüre oranı artıkça da ölüm oranı artıyor” demiştir.

Hastanenin bölgesi içinde düşük doğum ağırlıklı ve prematüre bebek doğumunun artmasının nedenleri sorgulanmalıdır.

Ülkemizde her yıl doğan yaklaşık 1.3 milyon bebekten, en az %10 unun, yani 130 bininin düşük doğum ağırlıklı olduklarını biliyoruz. Genel olarak düşük doğum ağırlıklı bebeklerin üçte ikisi de prematüredir.

Düşük doğum ağırlıklı ve prematür bebeklerin doğum oranı ülkelerin gelişmişliğine ve az gelişmişliğine göre artar veya azalır. Dünyada doğan düşük doğum ağırlıklı bebeklerin %90 ı gelişmekte olan ülkelerde ve az gelişmiş ülkelerde doğmaktadır. Bunun nedeni;

Sosyo- ekonomik göstergelerin düşüklüğü. Bu durum hem sağlık hizmetlerine erişimi engeller hem de annenin, sağlıklı fiziksel koşullarda yaşamasına ve yeterli dengeli beslenmesine engel olur.

Antenatal bakım dediğimiz doğum öncesi yani gebelik sırasındaki takip ve kontrollerin yetersizliği

Anne adayının sağlık eğitiminin yetersizliği. Yani gebelik aralığı, annenin yaşı, risk faktörleri gibi konularda bilgi yetersizliği.

Yani görüldüğü gibi konunun toplum sağlığı ve koruyucu sağlık hizmetlerini ilgilendiren ve tabi sosyo- ekonomik durumla da yakından bağlantılı bir yönü vardır.

Ülkemizde sağlık konusunda benim de yazılarımda birçok defa eleştirdiğim reform adı altındaki yapılanmalar, daha çok tedavi edici hizmetlere öncelik verme yönündedir.

Yeni doğan üniteleri ve düşük doğum ağırlıklı prematüre bebeklerin bakımı da uzmanlık isteyen pahalı hizmetlerdir. Ülkemizde yeterli miktarda olmalarını ve yetişmiş sağlık personeli ile hizmet vermelerini isteriz.

Fakat; ülke kaynakları göz önüne alındığında, sağlık sisteminde, daha ucuz ve kısıtlı kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlayan koruyucu sağlık hizmetlerine, toplum sağlığı ve eğitimi ile ilgili projelere ağırlık verilmesiyle ülkemizdeki genel olarak bebek ölüm oranlarının ve özel olarak da düşük doğum ağırlıklı ve prematüre doğum oranlarının “hastane aşamasına gelmeden” azaltılacağı gerçeği de unutulmamalıdır.

 

11.8.2008 tarihli Milliyet Gazetesi haberi de yazımdaki eksiklikleri tamamlayacak nitelikte. Öneririm.

http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&Kategori=guncel&ArticleID=977072&Date=11.08.2008&b=İşte%20bebeklerimizi%20öldüren%20üç%20neden&ver=98

Tijen Taşlı-İzmir

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..