Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '16

 
Kategori
Deneme
 

Bedava Ne Kadardır?

Bedava Ne Kadardır?
 

İnsanlara verilebilecek en ucuz şey herhalde nasihattir. Çoğu zaman insanlar, nasihat dinlemekten hoşlanmazlar. Zaten dinleseler de yerine getirmezler. Nasihatlerin karşılığını bulması için kişinin her şeyden önemlisi kişinin o nasihat ihtiyaç hissetmesi gerekir. Gerekmedikçe verilen her nasihat yok hükmündedir.

Arayan bulur, diye bir söz vardır. Aramadan verilen, ihtiyaç hissetmeden verilen her “şey” buna nasihat da dâhil, genellikle karşılığını bulmaz. Bulamaz. Toplumumuzda son yıllarda özellikle bedava ve bedavadan geçinmek, övülen bir davranış haline gelmiş olup, bu durum aslında toplumsal çürümüşlüğümüzün de açık delilidir. Anneler babalar, çocuklarının işini överken, “oturduğu yerden para kazanıyor” “işi çok rahat, yatıyor akşama kadar”  tarif ettikleri bir durum olan çalışmadan, ezilmeden para kazanıyor, oh ne rahat benim oğlum havasını vermeye çalıştıkları, çalışmanın ise sözüm ona tarifi yapılırken “eşek gibi” çalışmak benzetmesini yaptıkları hastalıklı toplumsal s-durumu ifade ettiği, çalışmanın enayilik, bedavadan kazanmanın ise, mutluluk kaynağı, övünme meselesi olduğu herhalde ilginç bir toplum olmaya doğru hızla gidiyoruz. Ve buradayız. Çalışmayı ibadetle bir tutan anlayışa ne oldu? Emek karşılığı alın teri ile para kazanma aşkına ne oldu? Bedava neden bu kadar çok arzulanır oldu?

Aslına bakarsanız her bedava aslında hayal edilemeyecek kadar pahalıdır. Bedavaya aldığınız her şey için borçlanırsınız. Bedava ekmek, bedava kömür, bedava defter, bedava eğitim. Bedavanın değeri bilinmez. Bilinmediği için de çabucak çarçur olur, ziyan olur. Bedava aldığınız bir şeyden şikâyet edemezsiniz. Bedava aldığınız bir ürünü çoğunlukla ayıp olur diye geri de veremezsiniz. Hele toplumun bir kesiminde bedava kazanmak onur vesilesi olduğu için, tüm bunlara da gerek kalmaz. Bedavanın daima bir faturasının olduğunu unutur, aslında her bedavanın birisi tarafından uzun uğraşlar sonucu meydana getirildiğini, göz ardı edilir. Çocuğuna okuması için kitap alan bir kişi çeşitli yöntemler icat edebilir. Birincisi, gider çocuğuna sormadan, onun okuyacağını tahmin ettiği bir kitap alır ve hediye eder. Çocuk anne ve babası okursa onları model alacağından anne veya babası kitap okuyorsa çocuk da kitabı okur veya okumaz. İkincisi, çocuğa biriktirdiği paralarla çocuğun da fikrinin alınmasıyla satın alınan kitabı daha benimseyeceği kesindir. Üçüncüsü, ise çocuğun emek karşılığı kazandığı ve biriktirdiği kuruşlarla alacağı kitaptır ki, bu kitabı okumada ve sahip olmadaki zevk, sahip olma, benimseme, koruma arzusu diğerleri ile kıyaslanamaz.

Türkiye’nin mevcut durumunu düşünürken “bedava sirke baldan tatlıdır”, tarzı bir anlayışın topluma hâkim olmasından kaynaklanan birçok arıza oluştuğunu söylemek, abartı olmasa gerek. Bedavacının sorgulama hakkı yoktur, bedavacı vicdanen borçludur. Bedavacılık bir zaman sonra çalışma yeterliliğinin kişide tamamen kaybolması ile bana bedava ver de ne yaparsan yap arzusuna dönüşmesine neden olur. Aslında bu tipik bir bağımlılıktır. Bu bağımlılığın diğer ayıplanan bağımlılıklardan zararı ise kat kat fazladır. Gizlidir, sinsidir, uzun vadelidir. Planlıdır. Bedava veren aynı zamanda başkasından kanun veya zorla aldığının bir kısmını bedava aldığı kişiye sus payı olarak vermektedir. Yani her bedava aslında ya bedeli derhal başkası tarafından ödenmekte, ya da ödenecektir. Bunlara ilave olarak hiçbir bedava gerçek değerini bulmayacaktır.

Her bedava; çalışmanın erdem olduğunu düşünen ve çalışmayı hayat prensibi haline getirenler, bedavaya ulaşmak için gerekli organizasyona dâhil olamayanlar, bedava gönlü istediği halde utananlar tarafından üretilir. Acaba merak ediyorum bedavayı alanlarla, bedavayı üretenlerin maddi güçleri arasında bir karşılaştırma, istatistiki bilgi var mıdır? Bedava elde eden bilmelidir ki, alın teri kutsaldır. Her üretim ancak bir emek karşılığı ihtiyaç duyar. Kendi alın teri ile üretmeyen her birey bir başkasının alın teri ile ürettiğini tüketebilir. Bunun karşılığını, minnet hakkını gerçek sahibine vermek yerine aracılar parsayı toplar. Adı üstünde aracı. Aracılık bir hizmettir ve bunun dahi bir bedeli vardır. Aracılık daima bedele tabidir.

Hem de aslında bedava diye bir şey yoktur. Bağış vardır, bunda da alanla verenin birbirine borçluluk hissetmemesi için gizlilik pek tabi olabilir. Askı bile bir yöntemdir. Usuldür, yoldur.

Bedava; başka bir açıdan bir hülya, bir yalandır. Yalanla uykuya dalanlar gerçeğe asla uyanamazlar.

Üretmeden tüketen toplumlar önce haysiyetlerini, sonra da hürriyetlerini kaybederler. K. Atatürk

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..