Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bedava yaşamın koşulu!

Bedava yaşamın koşulu!
 

Emin ve Emine, yıllar önce evlenmişler, Emin iyi bir iş adamı, Emine de uzman bir bankacıydı!

2001 Krizi gelince Emin’in işleri yavaş, yavaş bozulmaya başladı.

Bir yandan Emin’in işleri bozulurken, krizden en fazla etkilenene Emine’nin çalıştığı bankaya devlet el koymuştu.

Bir süre sonra Emin’in işleri nedeniyle evlerine haciz gelmeye başladı.

Emine Hanım, gelen hacizleri çalıştığı yeri bir nevi kefil gibi göstererek, haczedilen ev eşyalarını Yediemin olarak alıyordu. Yani eşyalar hacizli, ancak götürülmüyor. Eşyaların başına bir şey gelirse sorumlu Emine Hanım olacak şekilde tutanaklar tutuluyordu.

Bir gün Emine Hanım’ın çalıştığı bankadan personel çıkartmalar başladı. Devlet el koyduğu bankadan kendi eli personel çıkartıp, işsizler ordusuna yeni elamanlar kazandırıyordu!

Tabi bu işten çıkartmalarda piyango bizim Emine Hanım’a da vurdu!

Emine Hanım ve Emin Bey sıfırı tüketmişlerdi. Evdeki eşyalar hacizli, ev zaten kira! Ev kirasını ödeyecek her hangi bir gelir yok!

Evden çıkma zamanı gelip çattığında, Emin Bey’in aklına dâhiyane(!) bir fikir geldi! İşi nedeniyle bir gün Ankara’nın ücra semtinde dolaşırken, dört tekerli Traktör römorkunun üzerine baraka şeklinde bir ev yapıldığını, çatısının plastikle kaplandığını, içine soba kurulup, esen hafif rüzgarın etkisi ile dumanının nazlı, nazlı gökyüzüne uçtuğunu görmüştü.

Bu manzara karşısında hayli şaşıran Emin Bey, böyle bir ortamda nasıl yaşanır diye epey düşünmüş, ancak böyle bir yaşam tarzına bir anlam verememişti!

İşte şimdi bu şekildeki bir yaşam tarzını bir kurtuluş gibi görüp, Emine Hanım’ın aldığı az miktardaki tazminat ile böylesine bir yaşam tarzını benimseyebileceklerini Emine Hanım’a anlattı. Nasıl olsa çocukları da yoktu! Böylesine bir yaşam tarzı ilk bakışta zor gibi görünse de zamanla alışmak mümkündü.

Emin Bey hemen faaliyete geçip, o traktör römorkunu gördüğü yeri hareket etti. Söz konusu yere geldiğinde, römork olayının daha da geliştirildiğini, römorkun önüne, su motorundan bozma, traktör işlevi gören el yapımı bir aracın konulduğunu, römorklu yaşam evinin yerinden epey ileri bir yere taşındığını gördü.

Emin Bey, hemen römorklu yaşamın sahipleri Necdet ve eşi Necla’yı bulup, Römork ve traktörü almak istediğini söyledi. Kısa bir pazarlığın arkasından, içindeki eşyalar ile birlikte satın aldı.

Necdet, traktör işlevi gören, su motoru görünümlü aracı çalıştırdı. Nasıl hareket ettiğini kısaca anlattı. Emin Bey’in zamanla çok lüks arabaları olduğundan, araba kullanmasını biliyordu. Su motoru görünümlü aracın üzerine geçip, halen oturmakta olduğu istikamete doğru sürdü…

Emin Bey, yol boyu giderken römorku yerleştirebileceği yerleri gözüne kestiriyor ve bir yerlere not alıyordu. Bu not alma işi de iş adamı kimliğinden edindiği bir alışkanlıktı.

Emin Bey, halen oturmakta oldukları evin en az iki mahalle yakınındaki bir gecekondu mahallesindeki, manzarası harika olan ve Ata Kule, Anıtkabir gibi yerleri görebilen bir tepeciğe römorku ve su motoru görünümlü aracı park edip, bir dolmuşa atladığı gibi eşinin bulunduğu eve hareket edip, evi bir an önce terk etmek için durumu eşine anlatıp, hacizli olan eşyalarına son bir kez göz gezdirerek, özel, hacizsiz eşyalarını hemencecik birkaç koli ve valize yerleştirip, dışarıya çağırdıkları bir taksiye koyarak, ev sahibine anahtarı teslim edip, hızla yeni yerleşim alanlarına doğru yol aldılar..

Emine Hanım, yeni evine gelip, manzarayı görünce kendinden geçti! Manzara müthiş! Hemen getirdikleri eşyayı bir yerlere koyup, kısa bir düzenleme ile yatacak yerlerini, mutfaklarını, lavabolarını, sobalarını ayarlayıp istirahata çekildiler!

Emin Bey, yeni yerleşim alanı yakınındaki çeşmeye dikkat etmiş, römorkun arka üst köşesindeki merdivenle çıkılan depoya suyu çeşmeden koyabileceğini düşünmüştü.

Yeni yaşam merkezlerinde ilk gecelerini biraz yadırgadılar. Ancak borçsuz! Dertsiz yeni bir yaşam kendilerini bekliyordu. Alacaklılar böylesine bir seyyar bir yaşamda kendilerini bulamazlardı!

Emin Bey ve Emine Hanım’ın elektrik yönünden de bir sıkıntıları yoktu. Yeni yaşam merkezleri gecekondu bölgesi olduğundan, elektrik telleri alçaktan geçiyordu. Römorku da tam elektrik telinin altına koymuş ve seyyar kaçak elektrik abonelerini, hemencecik tele atıverip, bedava elektrik kullanımına başlamışlardı!

Emine Hanım ve Emin Bey’in tek sorunları kalmıştı. Yiyecek ve içeceği nasıl temin edeceklerine! O sırada kriz bitmiş, yapılan seçimlerle iktidar değişmiş, yeni iktidar gelen yerel seçim çalışmalarına başlamıştı. Emin Bey’in aklına yeni iktidarın kömür ve gıda maddesi dağıtımı yapacağını düşünerek, yakında bulunan mahalle kahvesine kadar bir uzanması gerekiyordu.

Emin Bey mahalle kahvesinde yeni mahalle sakini olarak çok sıcak karşılanmıştı! Kısa bir hoş beşten sonra Emin Bey hemen konuya girdi. Mahalleli, böylesine yardımları almak için muhtara gitmesi gerektiğini söyleyip, muhtarın yerini gösterdi.

Emin Bey yavaş, yavaş muhtarın bürosunun bulunduğu yere doğru ilerlerken, geldiği son noktayı düşünüyordu. Muhtarın bürosunun kapısını çalıp içeri girdiğinde, muhtarla göz göze geldiler. Muhtar Maksut gözlerine inanamıyordu! Emin Asteğmeni ile göz göze gelmişti. Emin Bey de Maksut’u tanımıştı. İki eski askerlik arkadaşı hasretle birbirlerine sarılıp hasret giderdiler! Emin Bey yaşadığı olayları Muhtar Maksut’a anlattı. O da en azından üzülmüş gibi yapıp, yardım alacaklar listesine Emin Bey ve eşi Emine Hanım’ın adlarını ayrı, ayrı kaydetti.

Muhtar Maksut, en kısa zamanda bu listeyi iktidar partisinin semt merkezine ileteceğini ve yardımın bir an önce alınması hususunda çalışacağını da söyledi.

Emin Bey ve Emine Hanım eski kanundan yararlanmak için resmen ayrılmışlar, ancak birlikte yaşamaya devam ediyorlardı. Soy isimleri ayrı olduğu için iki yardımı birlikte almalarında her hangi bir sakınca yoktu!

Çok kısa bir sonra mahalleye yardım kamyonları gelmeye başladı. Yardım listesinde Emin Bey ve Emine Hanım’ın da isimleri vardı. Emin Bey ve emine Hanım’a 12 ton kömür, aşağı yukarı 3 ay yetecek miktarda yiyecek verdiler. Emin Bey ve Emine hanım’a karada ölüm kalmamıştı.

Muhtar Maksut, iki mahalle ötedeki mahallenin muhtarının da Cevahir isimli asker arkadaşları olduğunu söyledi. Muhtar Maksut ve Emin Bey birlikte Cevahir’in yanına gittiler. Askerlik arkadaşları birbirlerine sarılıp, hasret giderdikten sonra Muhtar maksut, Muhtar Cevahir’e durumu anlattı. O da Emin Asteğmenin durumuna üzülüp, eşi ve kendisi için yardım listesine iki kişi daha ekledi. Oradan da yardım kısa sürede geldi. Aşağı yukarı aynı yardımı alan Emin Bey’in aklına cin gibi bir fikir geldi. Bu gelen yardımın bir kısmını, ihtiyacı olanlara satmayı ve bir kazanç kapısı elde etmeyi düşündü. Evet, evet yeni bir gelir kapısı bulmuştu!

Evet, Emin Bey yeni kazanç kapısı ile bu güne kadar yaşamını ağalar gibi sürdürdü! Şimdi işler daha da gelişmişti. Emin Bey ve Emine Hanım aşağı yukarı değişik 10 mahallede yardım alıyorlardı. Bu yardımların 9 unu satıp kendilerine iyi bir sermaye bile yapmışlardı.

Hele, hele yaklaşan yerel seçimler nedeniyle Büyük Şehir Belediyesi ayrı bir yardım, yeril Belediye ayrı bir yardım paketi veriyor, Emin Bey ve Emine hanım’ın kazançları ikiye katlanıyordu.

Dünyayı yakıp kavuran krizi onlar fırsata çevirmişler, kendilerine yeni edindikleri kazanç kapısı ile büyük bir sermaye birikimi yapma imkânı bulmuşlardı. Böyle giderse, seçime kadar sermayeyi üçe beşe katlamaları mümkündü!

Hamdolsun! Emin Bey ve Emine Hanım’ın durumları her geçen gün iyiye gidiyordu. Onlarda sanki iktidarda kendileri varmış gibi! Gittikleri her yerde iktidar partisinin propagandasını yapıyorlardı!

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..