Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Bedbaht bir gün üzerine küçük bir hikaye (Son bölüm)

Kapıyı açmamla birlikte bir anda donup kaldım.

Karşımda mum ışığıyla aydınlanmış enfes bir sofra ve elinde şarap kadehi ile kırmızılar içinde son derece muhteşem bir kadın duruyordu. Fonda ise insanın bütün sinirini, stresini unufak eden enfes bir slow müzik çalıyordu.

Yaşadığım bu bedbaht gün ve evde ışığı göremeyince panikleyip eve kadar yaptığım bu inanılmaz depar sonrası nefes nefeseydim, ayakta durmakta artık zorlanıyordum. Evde karşılaştığım bu manzara sonrası saniyeler içinde bir tercih yapmak zorundaydım. Ya çok yorgun olduğumu aşkıma açıkça itiraf edecek, ondan biraz anlayış bekleyecek, istemeden de olsa onun ve benim için yaptığı bu süprizin tüm tadını kaçıracaktım. Sonrasında kendimi yatağa atacak, başarabilirsem sabaha kadar deliksiz bir uyku çekecektim. Ya da bugün tüm yaşadıklarımı unutacak, aşkımın bizim için hazırladığı bu muhteşem ortama ayak uyduracak, onunla bu gecenin keyfini dibine kadar çıkartacaktım. Beynim çok yorgunsun ayakta zor duruyorsun git bir an önce yat uyu derken, yüreğim aşkımla birlikte, onun bizim için hazırladığı bu muhteşem ambiansın ve bu muhteşem gecenin tadını çıkarmamı söylüyordu. Her zaman yapmayı beceremesem de bu sefer yüreğimin sesini dinledim. Elimdeki çantayı yavaşça yere bırakıp, kapıyı sağ ayağımın tabanıyla adeta teperek itip kapattım. Müziğin ritmine uygun adımlarla yavaş yavaş bana yaklaşan aşkıma geride kalan koskoca onbeş yılın asla eskitemediği o büyük aşkla sımsıkı sarıldım. Çalan muhteşem müziğe saygısızlık etmemek için kulağına yavaşça fısıldadım.

- Seni çooookkkkkkk seviyorum.

Onun beni sevgiyle saran kollarının biraz evvel yorgunluktan kıvranan vücudumu adeta sarj olan bir pil gibi yavaş yavaş enerji ile doldurduğunu hissettim.

- İyi ki varsın , iyi ki yanımdasın.

Aşkım hazırladığı nefis yemekleri getirmek için mutfağa yöneldiğinde, ben gün içinde kaybettiğim tüm enerjimin onun sevgi dolu kollarında tekrar yerine gelmesinin verdiği büyük keyifle kadehlerimize şarap dolduruyorum. Bir yandan da düşünüyordum. Benzetme huyum her zamanki gibi yine devredeydi.

Hayat gerçekten de bir kağıt oyunu gibiydi. Senin icad etmediğin, kurallarını senin koymadığın bir oyun. Eline gelen kağıtlarda da hiç bir kontrolünün olmadığı bir oyun. İyi oyuncuysan kağıdın kötüyken bile iyi oynayıp galip gelebildiğin, kötü oyuncuysan en iyi kağıtlarla bile kötü oynayıp kaybedebildiğin bir oyun. Oyunu iyi oynayıp oynayamadığını ise oyun sırasında yaptığın tercihler belirliyordu aslında.

Benim bu gece yaptığım doğru tercihin çok daha ötesinde, hayatımda yaptığım en doğru tercih aşkımı benimle bir ömür boyu birlikte olmaya ikna etmekti galiba :)

6 Nisan 2007

 
Toplam blog
: 110
: 1108
Kayıt tarihi
: 05.02.07
 
 

Kimliksiz bir yazanım aslında... Bazen benim, bazen senim, bazen de herhangi biriyim. Belki d..