Beden mi, Beden Eğitimi mi?

Bizde 'beden' sadedir...
'Eğitimsiz'dir.
Ve biz ona genellikle 'gövde' deriz.
Vücudun, baş, kol ve bacak dışında kalan bölümdür bizim için 'beden'...

"İnsan ruhunun bu dünyadaki yaşamı sırasında içinde tutsaklayan canlı varlık"dır bizim için beden.
Ruhsal yaşamın temeli, somut biçimidir.
Canlı varlıkların maddi bölümüdür bizim için.

Başka anlamları da vardır bizim için 'beden'in...

Mesela:
Oltanın uç kısmıdır...
'Hisar' dır...
Ahırda sidiğin dışarı akmasını sağlayan, 'üstü kapalı hendek'dir...

Gömleğin arka ve ön kesimidir.
Elbise altına giyilen bir çeşit içliktir.
Giysilerde ölçüdür bizim için 'beden'...

Üç aşağı beş yukarı budur bizim için 'beden'...

Bizde 'beden' ile 'eğitim' yan yana gelmez, getirilmek istenmez.
Sekizli hareketlerin çokluğu bile bize fazla gelir...

Güzel Türkçemiz ile(!) okul arkadaşımıza hepimiz sormuşuzdur:
- 'Sizin bedene kim giriyor?' diye...
Öğrenmişizdir...
Veya; merak edip:
- Senin beden kaç? Demiş, cevap almışızdır:
- Extra large.

Var olduğu söylenen eğitimin içinde, eğitimsiz şekilde hep dalga geçmişizdir birbirimizle...

Oysa beden eğitimi, insanın beden sağlığını amaçlar. Kişiyi formda tutar.
Kişisel becerilerin gelişimine yardımcı olur.
Bu yüzden beden eğitimi için 'en doğrusu', "İnsan bütününü oluş­turan fiziki, ruhi ve zihni vasıfların verim gücüne ulaştırılması için bedeni aktivite faaliyetlerinin bütünüdür." denir.

Dünyada hemen bütün ülkelerin ders programlarında vardır.
Bazı ülkeler "Beden eğitimi"ni ciddiye alırken, bazıları bizim gibi almaz, sadece göstermelik müfredatına alır...
Bazıları "zihinsel eğitim" kadar önem verir, bazılarının zihinle işi olmaz...

Beden eğitimine önem veren ulusların zeki, çalışkan, yetenekli, dinç ve disiplinli fertleri vardır.
Bu özellikleri bilinir, görülür, hissedilir.
Bizim gibilere ilk ve her fırsatta bildirirler, gösterirler, hissettirirler.
(Hissedilmiş örneklerimiz çokluğu inkar edilemez...)

Neden sadece beden?