Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '16

 
Kategori
İlişkiler
 

Beden yanlış olmasın…

Beden yanlış olmasın…
 

fb_ımg_1456350969077.jpg.jpgKimine büyük geldi, kimine küçük, kiminde sakil durdu, kiminde şık durur gibi oldu ama her biri  geldi geçti işte. Hep aynı hikaye. Muhteşem, görkemli bir kıyafet gibi aşk, hep birinin üzerinde görüp, görsel bir şölen tadında yaşamak ister insan. Giyen kahramandır, giyen görülmemiş, duyulmamış, emsalsiz bir varlıktır.

Bazen adının aşk olduğunu bile bilmez insan. Aşka bulaştığını hissetmez bile. Kimi de adının aşk olduğunu, en az kendi adı kadar bilir ama umurunda olmaz. Kim aşkla çalarsa kapını, senin bedeninle uyumsuz ise çıplak kalmayı seçersin bazen de. Sen aşk olsun dersen aşktır her beden. Yakışır yakışmaz, kabul eder etmez hiç bir şekilde önemi olmadan sen istedin diye aşktır o.

Zirvede yalnız olmayı tercih etmek benimki. Sarp kayalıkları dizlerim, avuçlarım parçalana parçalana tırmandım. Tam tepede tüm çıplaklığımla rüzgara teslim olmadım. Köklü bir çınar gibi dimdik, göğe yakın mekanımdan, dağın eteklerindekileri izliyorum. Üzerlerinde sakilleşen, emanet giydikleri belli olan yalan aşkların yarattığı saçma sarhoşluklarıyla oyalanıyor insanlar. İzledikçe epey eğleniyorum. Yükselen duygularının hiç bir zaman olmadığı bedenlerine esir, cinslerine bağlı arzuları, suları akan ağızlarıyla kudurmuşlar gibi etrafına bakınıyorlar. Bu mu, şu mu, hangisi daha da eğlendirir, an da yaşatır, keyifli bir anı olur diye kuralar çekiliyor artık. 

Giydirilen emanet aşk kostümlerinin cebi geniş mi, kalçaları, göğüsleri dolgun mu, bindiği araba ne kadar lüks, nerelere takılır, ne yer, ne içer, ne bilir, ne yaşatır, tecrübeli mi sorularına kurban edilmişler olduklarının farkında bile değiller.

Aşkı kirlettiler. Aşka kimlik çıkartmaya çalışıyorlar. Zihinsel aşk ile ruhsal aşk arasında sıkışmışlardansın sen de. O aralık tam size göre işte. Kendin gibi olanlarla ebelemece oyna sen.

Birinin dolgun kalçalarında, birinin cebinin genişliğinde aldığın haz da aşk yok, haberin olsun. Kartviziti, cüzdanı kadar dolu olan, etrafında gezinen yalakaları ile küçük tepelerin başına taht yerleştirmişlerin, bir gönül kazanabiliyor olup olmadığına bakmalı.  Zenginlik, insan biriktirenlerde. Sen bedeninin esaretinde aşksızlığınla çok fakirsin ve benim ile adının anılması mümkün değil. Bu sınıf ayrımı ise ben en kral ayrımcıyım o halde. Adımla anılma. Aynı gökyüzüne bakmak zorunda olmasak, varlığın bile yalan benim için artık. fb_ımg_1455510223336.jpg.jpg

Sana fazla, sana zor, sana imkansız aşk. Aşk, yanmadan yakmak isteyenlere layık değil. Ağır gelir hacimsizliği. Soyutluğu inanmalarına engel olur, zihni ile bedenine esir olanların. Seni neyle tartayım? Ne ile ölçüp biçmeliyim benden gitmen için kefenini? Ölümsüzlükte ölmeni bekliyordum bir zamanlar, şimdi toprağı kamyon kamyon döktüm üzerine kefensiz bedeninin. Gömüldüğün yerde yaşarmış gibi yaşa sen. Seni gömdüğüm sonsuzluktan, yabani otlar bittikçe biçiyor zihnim. Senin gibi, senin için zihnimi çalıştırıyorum. Bunu öğretmen iyi oldu aslında. Aşk kaftanını şimdilik sakladım bilinmeyene. Zihnimle daha mutlu, huzurlu ve sıradan hayatım. Aşkla dünyası değişiyor insanın ve bir masalın içinde yaşamak gibi oluyor her an. Masallara inanmayacak kadar beni büyüttüğün için teşekkür ederim.

Ucu yanık bir yürek ile başa çıkmaya çalışmıyorum artık. Tamamen ateşe verdim kül oldu gitti. Külü de üfledim geçmiş kapısından dışarı, gelecek için yenileniyorum. Temizlendim. Arındım. Nefes alıyorum. Sana bedenimi öldürttüm sadece, hayal kurma yetimi sildirttim, umut etme isteğimi yok ettirdim, beklemeyi kabullenişlerimi sonlandırttım. Şimdi tüm yalınlığımla karşılaşacak şanslıya yatırım yaptığını bilmeden, hayatına devam edeceksin. Geleceğim için teşekkür ediyorum. Hayatına gireceğine emin olduğum bedenciler, cepçiler, zihinciler ile de sana mutluluklar diliyorum.

 
Toplam blog
: 158
: 253
Kayıt tarihi
: 22.08.15
 
 

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş bir ailenin İstanbul'daki bolca edebiyat kokan evinde ..