Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '09

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Bedenlerde hapsolmak

Bedenlerde hapsolmak
 

Başınızın ağrıdığını ama çok ağrıdığını düşünün.
İlaç almanıza rağmen o inatçı ağrı geçmemektedir bir türlü. Ağrı olduğu müddetçe de hiç bir işinizi doğru dürüst yapamazsınız. Kısacası hangi ağrı olursa olsun, ağrının varlığında hayat iyice zorlaşır.
Halbuki ne güzeldi bir kaç saat önce bedenim ve ben sakin huzurlu bir deniz misali rahattık, özgürdüm.

“Özgür olmak” herhalde anahtar kelime budur.

Dünyaya geliyoruz ve şanslı bireylerdensek, tam donanımlı ve tam fonksiyon gösteren bir bedene sahip oluyoruz. İşin kötüsü o kadar sahip oluyoruz ki bize hiç bir şey olmaz diye bakıyoruz. Pek bi hor kullanıyoruz. Özellikle tıka basa dolduruyoruz midemizi. Çoğu zaman yediklerimiz hep zararlı.

Bir bebek ile 35lerinde kilolu ve sigara içen bir yetişkinin damarlarının iç yüzeyini karşılaştırın. Korkacaksınızdır. Aradaki deformasyon korkunç boyutlarda.

Arabanıza koyduğunuz benzine son derece özen gösterirken aldığınız gıdalara aynı özeni göstermemek nedir acaba?

Kısacası bedenlerimizin değerini herhangi bir basit ağrıda çok daha iyi anlıyoruz. Hani o şiddetli baş ağrısında, bıraksak bedenimizi şu koltuğun üzerine sonra bitince gelsek...hani ağrı geçene kadar tutsak kalmasak o bedenin içinde?

Bu durum basit ağrılar için böyle.

Ya hastalıklarda? Hem de sonu hiç iyi olmayacak olan hastalıklarda?

Bütün bilinciniz ile aklınız ile her şeyi mantıklı ve eskisi kadar keskin düşünürken bedeninizin sizi bir süre sonra taşıyamacağını bilerek yaşamak yine aynı hissi vermez mi? Yani bedeninizin içine sanki bir kafes gibi hapsolmuş durumdasınız.
Kaçacak yer yok.
Çare yoksa mecburen katlanacaksınız ve yüzleşeceksiniz her şey ile dakika dakika...saniye saniye. Kardeşleriniz, eşiniz, çocuğunuz, anne ve babanız...kısacası en yakınlarınıza rağmen, onlar değil bizzat siz yüzleşeceksiniz her şey ile. Adım adım hem de.

Sağlığın değerini bilmek çok önemli bu bakımdan.

Bedenlerimize hapsolmuşuz ve gidecek başka hiç bir yer yok.
Bu dünyada yaşadığımız sürece hep o bedenler içindeyiz.
Hiç bir şeyin garantisi de yok.

Bu arada elbette sanki zaman ayarlı bir bomba gibi aktive olacağı günü ya da tetikleyecek ortamını bekleyen bozuk genlerimiz de mevcut, günü geldiğinde hastalığın kaynağını oluşturacaklar.Dolayısı ile hazır sağlıklı iken bunun kıymetini bilelim. Hayatımız uzun olabilir ama kırık dökük bir bedenin içinde hapsolmuş şekilde hayatın uzunluğu sadece cefaya dönüşecektir.

Bu yazım ilk olarak "http://hayattanmasallardanbiraz.blogspot.com/" sitesinde yayımlanmıştır.

 
Toplam blog
: 237
: 1302
Kayıt tarihi
: 06.08.07
 
 

Biyolojinin son yıllarda, özellikle son 10 yılda içeriğinin yoğun bir şekilde moleküler düzeye inmes..