Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '11

 
Kategori
Edebiyat
 

Bedri Karayağmurlar-Sevinçli Mavi Günler İçin...

Bedri Karayağmurlar-Sevinçli Mavi Günler İçin...
 

Mine Ömer 

“Mutluluk/ tan ağardığında açan/ saklı koparılmış kızıl güllerin ışıltısında/ bir çiğ tanesi./ dokunsam bulut.” 

“Tan Sevdam” isimli şiirinde Bedri Karayağmurlar böyle diyor mutluluk için. Mutluluk, ışıltılılı, parlak ama her an yağmura dönüşebilen bir gerçek. Göz kamaştıran ışıltıları ve o masumluğu, uzun süre yıpratmadan, incitmeden saklamamız mümkün mü? Mutluluk başka şeylere dönüşmeden o saf haliyle kalmalı diyor Karayağmurlar. Şiirini önce bir romantik gibi boyuyor sonra da realist bir ressamın fırçasıyla objeleri soyutlar gibi dizeleri boyamayı sürdürüyor. Zıtlıkları şiirinde olduğu gibi resimlerinde de yan yana görüyoruz Bedri Karayağmurların. Eleştirel bakış açısını hem resimlerinde hem de şiirlerinde görmek mümkün. Şiirleri resimlerini, resimleri de şiirlerini bütünler. 

Resimlerinde siyah renk önemlidir. Aslında mavinin ressamıdır Karayağmurlar. Umudu hiç eksilmeyen. Ama yaşamak, renkler ve tonları gibidir. Bazen huysuz sonbahar ya da buzdan öte karakış, bazen de ilkbaharın neşesi olur formları tuvallerde. Üzerinde yaşadığımız gezegen kadar hareketlidir Bedri Karayağmurlar’ın resimleri. Tuvalden fırlayıp, yaşama akmak için sabırsızlanan soyut resimlerin ressamıdır o. Üç boyutlu soyutlanmış objelere verdiği ışık, resimlerindeki hareketliliğin başlangıç noktasıdır diyebiliriz. Işık, resimlerinde önemli yer tutar. Karanlıkların içindeki ışık o kadar parlaktır ki var olandan daha çokmuşçasına hissetiriyor aydınlığı. Duyarlılığının dışavurumudur kullandığı renkler. Işığın içinden doğan hareketlilik yeni oluşumları çağrıştırıyor. Sürekliliği imliyor. Dikey ve yatay sert çizgileri yan yana kullanarak, sanki kendiliğinden oluşmuş perspektif izlenimi verse de aslında objeleri soyutlayarak tüm hayatı bilinçli bir şekilde sığdırıyor tuvale. Yatay, dikey hatta eğri çizgileri yanyana kullanarak, yaşamda birarada varolan zıtlıkların uyumunu resimliyor. Bazen de oldukça kalabalık soyutlanmış figürlerle iç içe geçmiş acıları, heyecanları görebiliyoruz. Mavi lekelerle de umudu da diyalektiğin bir parçası olarak resimleştiriyor. Yeniden “Tan Sevdam” a dönecek olursak, Bedri Karayağmurlar şu dizelerle noktalıyor şiirini. “Tam/ şuramda/ sabah kahvesi sıcaklığında sevdanın kokusu sinmiş/ köpüklü bir denizin kucağındayım/ yorgun ve mülteci/ yeni ülkelerin kaçak koylarına demirli . 

Aşk o kadar sıcak ve çekici ki içindeki umut, yeniliklere doğuyor. Benzetmelerle şiirini tuvale yerleştirir gibi sözcüklerle boyuyor. Sözcüklerde arka arkaya tekrarlanan “A” sesiyle de dizelere coşku katıyor. “Tam, şuramda, sabah, kahvesi, sıcaklığında, sevdanın, kucağındayım, kaçak, koylarına.” Bu şiiri okuyan bir resime bakar gibi hissederken, Karayağmurların resimlerini görenler de şiir okuyor gibi oluyorlar. 

Yitik 

yarım aşklar 

düşleri ve yoğunluğu yitirilmiş 

gizler 

sorular 

rengi solmuşsa sevdanın 

ayrılık zamanıdır usulca söyle yüreğine 

dimdik ve açık ol 

anlamsız bilmemelerin 

ya seversin gönülden 

ya da salt dişi 

mart delisi kızışmış bir kedi 

korkuların ilkel dürtülerin 

gelenekler çevre aile 

daha neler 

mutluluğuna sonsuzluk mu yazıyorlar 

alnına bilisiz kalemleri ellerin 

yüreklice sor 

kim kimin adına yaşamış 

sevda kutsal bir suydu ellerimde 

iki yudumda kesildi soluğun 

ne çabuk soldurdun gözlerimi 

şimdi bir avuç tozsun 

kendi rüzgarında savrulmuş 

istesem de artık yoksun 

sürüye sıraya yazdım adını 

Bedri Karayağmurlar 

Şiirin başlığı karamsar ama şiirin teması da karamsar. Gölgeli... Karayağmurların resimlerindeki siyah gölgeleri bu şiirde de rahatlıkla görebiliriz. “Rengi solmuşsa sevdanın, sevda kutsal bir suydu ellerimde, sürüye sıraya yazdım adını.” Bu benzetmelerle şiirine derinlik kazandırıyor Bedri Karayağmurlar. “Aşklar- sorular, dişi- kedi, bilmemelerin- dürtülerin ...) gibi sözcüklerle de şiirde ritmi sağlıyor. “Ya, daha neler, kim kimin, ne çabuk” sözcükleri de şiire hareket kazandırıyor. Şiiri resimleştirecek olursak iç içe geçen pasajlar ve kontrastların yoğun olacağı bir resim olurdu diye düşünüyorum. Çünkü Bedri Karayağmurların resimlerinde kontrastlar önemlidir. Yaşamak da öyle birşey değil midir? Her gün onlarca koyu ve açık tonlar ve onları ayıran sınırlarla bir arada yaşamıyor muyuz? Zıtlıklar değil midir küçücük mutlulukları bir an yanaklarımıza konduran? Karayağmurlar resimlerindeki karşıtlıklar dengesini şöyle açıklamaktadır: “Denge kavramının benim için önem kazanmasının altında yatan etkenin yaşamın dengesizliklerinden kurtulma isteğiyle açıklayabilirim. Her öğenin bulunduğu yerde yarattığı görsel gerilimin yüzey içinde çözülmesi gereken bir enerji sorunu yarattığını düşünüyorum. Bu anlamda benim için sanat salt anlatım değil, sorun yaratma ve bu sorunları kendi yapısı içinde çözümleme girişimidir.” 

Bedri Karayağmurlar resimlerinde geniş renk lekelerine yer verir. Renkler pasajlarla birbirinin içine geçerken tonlamaların resime verdiği çekicilik gözden kaçmıyor. Soyut – lirik resim tekniği zengin çağrışımlara yol açıyor. Yoğun renkler ve biçim parçalanmaları nesnel olmayan bir gerçeklik oluşturur ki bu sanatçının kurguladığı bir gerçekliktir. Seyredenlerin kendi bakış açılarınca kurgu yapmalarına olanak tanıyan esnek bir soyutlamadır. Objeler olduğu gibi değil de bölünerek, soyutlanarak giriyor tuale. Koyu ve açık renkleri yanyana ya da iç içe kullanarak ışığın çekiciliğini fırçasıyla buluşturuyor Karayağmurlar. Küçük ton farklılıklarını bazı resimlerinde az da olsa görebiliriz. Çoğu zaman koyudan orta tona oradan da gözümüzün görebileceği en aydınlık renge taşıyor bizi. 

Bedri Karayağmurlar’ın “Resim” isimli kısa şiirini okurken, bir yandan da şiirin resmini hayal ederken bulursunuz kendinizi. Şiir ve resim usulcacık iç içe girmiştir. Tıpkı pasajlardaki renklerin uyumu gibi. “uzun yollar yazıyorum/ uzun çiçekler/ uzun bulutlar/ uzun gökler yazıyorum masmavi/ uzun sevdalar mavi turuncu/ uzun renkler/ en uzun beyaz/ orta boy kırmızı sevinçli mavi/ hüzünlü mor kısacık kara/ uzun günler yazıyorum sana/ uzun bir sevinç yazıyorum yüzüme/ uzatıyorum kendimi” Sıfat tamlamalarıyla yapılan benzetmeler, aslında tuale çizilecek bir resimin betimlemesi gibi. Duygularını boyuyor şiirine. Yaşanacak nice yılları imliyor. Solmayacak bir aşkı... Sevgiyle kucaklaşan insanları. Kederlerin, savaşların yaşanmadığı bir göğün çocularını. Elbette hüzün hiç yok demiyor, o da olacak ama kısacık. 

Hani şimdiki anlık mutlulukların tersine, kısacık acılar. Bütün insanlar için yazıyor şiirini. 

Ve sevinçleri. “Uzun” sözcüğü sekiz kez kısacık şiirde tekrarlandığı halde şiire bir olumsuzluk katmıyor. Bu vurgular şiiri daha da güçlü kılıyor. Özlemi çekilenleri daha da yakınlaştırıyor okuyana. Yollar, çiçekler, bulutlar, gökler, sevdalar, renkler sözcüklerindeki “ler ve lar ” ekleri ses zenginliği katıyor şiirine. Şiirdeki coşku ve hareketlilik şiirin ilk dizesinden son dizeye kadar sürüyor. Şimdilerde dergilerde yazılan çoğu ruhsuz şiirlerin aksine Bedri Karayağmurların şiirlerinde okuyanı etkileme isteği var. “kirletilmiş lacivert/ suları savurup göklerine/ kara gözlü bir pezevengin/ kaldırım kırığı sivri burun bir züppe topuğu/ usta ellerde çekilmiş/ karanlık işliklerin talaşlarına karışmış/ çırak çocukların yorgunluğu” Lacivert isimli bu kısa şiirin teması şiirlerde çok sık rastlanan bir tema değil. Yaşadığımız dünyadan farklı bir kesit. . Kısacık şiirde bu kez aynı sözcük tekrarları yok ama yine hareketli yine etkileyici bir şiir. “Kaldırım kırığı sivri burun bir züppe topuğu” İstiare sanatından yararlanarak okuyucuya yaşamın bir başka yönünü şiir diliyle aktaran sanatçı, aynı zamanda küçük yaşta çalıştırılan işçi çocukların içinde bulundukları olumsuzlukları da imliyor. Masum ve kirlilik yan yana bu şiirde. Tıpkı resimlerindeki zıtlıkların yan yana dizlişi gibi. Zıtlıklar yan yana olursa olumlunun olumsuzu gün gelir aklaştıracağını imler Karayağmurlar’ın iç dünyası. 

Bedri Karayağmurlar, toplumdaki olumsuzlukları sanatçı duyarlılığı ile dillendiriyor. 

Kaygıları, acıları, düşlerle buluşturarak, geleceğe umutla bakıyor. Sevinçli mavi günler 

için... 

 

 

 

 

13 Şubat 2010/ İzmir 

Şehir Dergisi, Mayıs 2010 

 

 
Toplam blog
: 56
: 504
Kayıt tarihi
: 05.10.09
 
 

Mine Ömer; Larnaka, Kıbrıs doğumludur. Kıbrıs Bayrak Radyosu'nda memur olarak çalıştı. Haber ..