Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '13

 
Kategori
TV Programları
 

Behzat Ç. anılara gömüldü!

Behzat Ç. anılara gömüldü!
 

Yüzde yüz yerli malı Polisiye diziye veda ederken içim acıdı! Bu bitiş ‘’yeni sezonda görüşürüz!’’ dileği taşımıyordu. Bu gerçek bir sondu hem de dönüşü olmayan bir son! Ben de Behzat Ç’ye bir veda yazısı yazmak istedim.

En azından sinema filmleri ile bizleri sevindireceklerini düşünmek içime birazda olsa su serpiyor. Ekip büyük finalin ardından dizinin ikinci sinema filmi Behzat Ç. - Ankara Yanıyor'un çekimlerine başlayacak. Çekimleri Kıbrıs ve Ankara'da yapılacak olan film, önümüzdeki sezon vizyona girecek. Eğer daha sonrasında sinema salonları ile anlaşırlarsa da her ay 1 Behzat Ç. Filmini vizyona sokup her zamankinden daha cesur, daha ‘’eyvallahsız’’ bölümler ile televizyondan sinemaya taşınmayı istiyorlar. Umarım hem salon hem de bütçe bulurlar da biz de Behzat Ç. İçin sinemaya gider keyfimizce seyrederiz.

‘’Kim bu Behzat Ç.? ‘’diyenimizin olduğunu sanmıyorum. Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi, Emrah Serbes'in aynı isimli romanından esinlenerek hazırlanmış Türk polisiye televizyon dizisi. Tarkan Karlıdağ yapımcılığında ilk bölümü 19 Eylül 2010 Pazar günü Star TV'de yayımlanmıştır. Son bölümü de 17 Mayıs 2013 Cuma gecesi hasretin yoluna düşürdü bizi. Dizi aslında bu sezonu bitirirken maddi sıkıntıları olduğu yolunda da söylemlerde bulundu.

 

Televizyon dizileri arasında "söylenmeyenleri söyleyen dizi" olarak kabul edilen bir fenomen oldu Behzat Ç... Çünkü bu dizi alayına isyan edenlerin, Ankara ve Gençlerbirliği sevdalılarının dizisi oldu. Sonrada oradan bizleri buldu ta kalbimizden vurdu!  İstanbul meraklısı senaristlerin, yapımcıların aksine ‘’ille de Ankara’’ diyen bir ekibe sahipti. Oyuncularının tiyatro sanatçılarından kurulmuş olması ayrı bir keyif katıyordu diziye. İşlenen konular asla devlet yanlısı olmadan, gerektiğinde tepki de çekerek işlendi her zaman.  Şimşekler, yıldırımlarla ilerledi dizi. Behzat amirin ''Ç''sini merak ettik hep. Yaşadığı ikilemleri, gelgitleri, sıkıntıları, duygusu olan ama mantığın ışığında yürüyen amirimi hep dertlenerek izledik. Kurulan masaları, iş yoğunluğundan sıkılan, çözemedikleri cinayetler ile 24 saatini geçiren polisleri, Neşet Baba'ya verilen selamı hep gıptayla izledik. Aslında Behzat Ç.’yi hep gerçek bulduk. Bu yüzdendir ki amirim ve ekibini yüreğimize koyduk.

Behzat Ç'nin başarısıyla son döneme damgasını vuran ve pek çok takipçisi olan ender dizilerden birisi olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Oyuncular rollerine büründükleri karakterlerin ruh halini çok iyi yansıtıyorlar, bizleri ekran karşısında koltuklarımıza kelepçeliyorlar. Sanki rol yapmıyorlar, zaten böyle yaşıyorlar, sanki doğal halleri bu!

Alışılmışın dışında sahneler sergileniyor, bize hayattan bir pasajla içinde içkisiyle, pavyonuyla, aşkı acısıyla ulaşıyorlar(dı). Bu nedenledir ki, diziye sahip çıkan, sayıları milyonlarla ölçülen büyük bir hayran kitlesi oluştu. Polisiyenin türküsünü çığırdı milyonlarca yürek!

Severek ve sevilerek yapılan işlerde başarının sırrı bu olsa gerek. Hayalet, Harun, Cevdet, Akbaba gibi karakterlerle sektöre imzasını atan bir hikaye oldu. Behzat Ç. bizden, sesimiz, nefesimiz oldu. Bizim için adam dövdü, kendi için adam tartakladı, bol bol küfür etti, ettirdi, içti, ağladı ve gitti. İnanın giderken Behzat Ç. gibi küfür edesi m geldi!

Dizinin senaristi Ercan Mehmet Erdem ile Behzat Ç. karakterinin yaratıcısı Emrah Serbes, "Kimseye eyvallah demeden geldik eyvallah demeden gidiyoruz" derken, dizinin son bölümünü Ankara'da yüzlerce kişi Sakarya Meydanı'ndaki dev ekrandan seyretti. Seyircinin vedası da Behzat Ç.’ye olan sevdası gibi büyük oldu. Bir tarih yazdı!

Dizinin içinde gerçeklerden Hrant Dink cinayeti işlenmiş, Ermeniler ve azınlıklar üzerindeki baskılar hatırlatılarak, Dink’in katilleri teşhir edilmişti. Profesör Büşra Ersanlı’nın KCK operasyonları kapsamında tutuklandığı dönem olayı anlatan dizi ekibi, anadilde eğitimi savunmuş ve dizide Ersanlı’ya atfen “Kübra Hoca’ya özgürlük” sloganları atılmıştı. Ayrıca, Cumartesi Anneleri, kadına yönelik şiddet, Festus Okey cinayeti, translara dönük saldırılar, kışlada şüpheli biçimde ölen askerler ve üniversitelerdeki özel güvenlik terörü de dizinin senaryosunda işlenmişti. İşte bu yüzdendir ki ayrıca gerçek bir fenomen olmuş, sözünü esirgemeden ekrana görüntüsünü getirmiş, gerekiyorsa da kallavi bir küfür sarf etmiş bazen de en acılısından bir küfür de bize ettirmişti. Ne de olsa yayın saati gecenin bir yarısı ve biz büyük bebeklerin dizisi olmuştu.

Biraz Behzat gibi söyleneyim istedim ayrılık yaşıyorum şimdi, canım sıkkın, kafam bozuk, yüreğim dar…

Behzat Ç. sevdiği kadına  "mutsuz olalım Bahar. Herkes mutlu olacak diye bir kural mı var? Biz de mutsuz olalım" diyecek kadar gerçekçi olduğu için sevdik amirimi.  Sevmeyi, aşkın acısını, ağırlığını yaşamış biz büyük çocuklar bu doğruyu hep birlikte haykırdık dünyaya.

Dizi olmaktan çıkmış bizim olmayı başarmış bir diziydi Behzat Ç. Behzat Ç. de acayip zaten, çok acayip,arızalı, fena halde hasarlı, öyle pek de normal olmayan bir tip, böyle bildik, sevdik ve kabullendik. Ne büyük bir sevda yaşıyordu ki Behzat Ç. gözü açılmış, kalbimizle ‘’mutsuz olmaya var mısın?’’ demeye hazırladı dilimizi. Her aşk sonsuza kadar ve mutluluk içinde olmaz, hayallerimizde hep gülen yüzler vardır belki de bu hiç aklımıza bile gelmediği içindir ki Behzat Ç. bize bir tokat attı ve alabildiğine sövdü...

Peki, Harun'a ne demeli? Harun duygusal açıdan bir öküz, bu öküzlük de O’na yakıştı. Akbaba ile mesafeli olabilmeyi, Hayalet ile arkadaş olmayı becerdik. Bir yanda durup diğer yanı izlemeyi, sevmeyi, sihirli aynamızda gerçeği duymayı becerdik. Kendimize bile başka bakıp belki de yaptığımız hatadan dolayı başkası gibi sövmeye cesaret ettik.

Biz Behzat Ç.'yi neden sevdik ki bu kadar?  Verilecek tek bir cevap yok; Samimi olduğu için, dertli olduğu için, dürüst olduğu için, kendi bildiği yolda yılmadan korkmadan yürüdüğü için, adalet istediği için, doğal olduğu için… uzar gider laf! Yenilenlerin öyküsüydü Behzat Ç… biz de yenilmeye alışmıştık!

Uzadı gitti yol, jenerikde isimler ardı ardına geçti, amirim gözlerimin yaşına dönüştü. Biz seni niye bu kadar sevdik? Dedirttirdi… Çünkü sen yan komşumdun, sen sokakta gördüğüm adam kadar gerçektin, bizim içimizde Ankara’nın puslu ama mağrur halinden Behzat Ç.’ye dönüştün.

Biz bu kadar doğal ve gerçekçi olduğun için seni bir başka sevdik…

Hayatta hep sevilmeniz dileği ile…

www.televizyongazetesi.com

https://twitter.com/eceeer6

https://www.facebook.com/pages/Ece-Er-%C4%B0le-Ba%C5%9Fba%C5%9Fa/145170645649459?fref=ts 

 

 

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..