Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '16

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Bekârlık ve evlilik bilinci

Bekârlık ve evlilik bilinci
 

Bekâr kalmak mı yoksa evli olmak mı istersiniz? Paşa gönlünüz bilir bilmesine de, gönülden önce beyin bilmelidir bence.
   
20'li yaşlar insan ilişkilerindeki deneyim bilgilerinizle olgunlaşmaya başladığınız zamanlardır. Ama bundan sonraki yaşamınızı bekâr olarak sürdürmeye veya ciddi bir beraberlik hatta evlilik kurmaya karar veremiyorsanız bu yazının faydası olabilir. 
 
Evlenerek mi yoksa bekâr kalarak mı yaşamanın daha iyi olacağına karar vermeden önce hayatı birisiyle paylaşmaktan mı yoksa herkesten bağımsız kendi varlığınıza sarılarak yaşamaktan mı hoşlandığınıza karar vermiş olmalısınız. Karar öncesi kendinizi tanımış ve bilmişlik huzuruyla yaşam biçiminizi betimlemiş olmanız gerekiyor; yani kendinizi bilmiş olduğunuzdan emin değilseniz sorunun yanıtı sizin gerçeğiniz olmayabilir.
 
Tabi ki hayatınızı birisiyle paylaşmayı tercih ederseniz birlikte yaşayacağınız kişiyi de tanımanız gerekecek. Tüm bu tanıma ve tanışmanın dürüstlüğü de güvene bağlıdır; kendine ve karşındakine güveniyor olmadan başladığın ciddi bir birliktelik hüsranla sonuçlanır. Aşk her ne kadar güvene yaslanmadan yürüyemese de, aşkı oluşturan ilk etkileşim duyusu güvenli gerçekten daha çok bencil nefsin duygusal algısıyla oluşur. Bu yüzden, ilişkisini aşkın zirvesine çıkartmış bile olsa insan kendini tanıyıp bilinceye kadar, yani nefsini denetleyebilir oluncaya kadar ilişkiyi kaderin insafına teslim etmiştir…
 
Eğer yaşamınızı birisiyle paylaşma arzusundaysanız yanıtlamanız gereken soruyu aramayın ben sorayım: Birliktelik ilişkisinde kendini teslim etmek mi yoksa özgür takılmak mı istersin?
 
Kendini tanıyıp da bilmiş olmayan insan, beklenti hayallerinin kırıklarında vazgeçişlerini sızlatan pişmanlığın çelmesiyle bu ikilemi yaşayabilir. Oysa bu ikilem kendini bilmiş insan için kesin bir teslimiyet ve özgürlük kavramından çıkar, “sevgiyle kucaklayıp bağımsız kimliğe saygıyla” mahremiyet kapısı açık birliktelik ilkesine dönüşür. Yani, ne tam teslimiyet ne sınırsız özgürlük… Sadece aşk içindeki birlikteliğe seve seve ve her hâlde kendimizi teslim bırakırız ki, bu da asla esaret değildir. Aslında aşk özgür kimliklerin birlikte takılma sanatıdır... Aşk içindeki güvene teslimiyet de ancak bu özgürlük yarenliğiyle samimi bir gerçeklik oluşturur. Ne zaman aşka hükmetmek istesek aşk bizi yalnız bırakır. 
 
“Sevildiğimi bilmek kendimi bilmekten önce gelir” diyorsanız, ilişkinizde yeteri kadar bencil olmalısınız. Eğer ilişkinin tüm haklarını kendinize ve sorumluluğunu da karşı tarafa verecek kadar bencil vicdanlı değilseniz, değil evlilikte ciddi bir beraberlikte bile sizi tedirgin etmeye yeterli nedenler bulabilirsiniz. Bu tedirginlik vicdani ve ahlaki sorumluluk getireceğinden dolayı hayırlıdır. Bağlılık ve özgürlük noktasından kararsız git gellerle dengeyi kurmaya çalışırsınız. Ne zaman o dengeden düşersiniz işte o zaman kendinizi bilmenin bilincine erme fırsatı bulursunuz. Ne yazık ki çoğu insan o aşamada şaşkın bir çaresizlik içinde bu fırsatı teper de kusuru kendinden atma telaşıyla kaderi suçlar. 
 
“Saygı ve sevgi olunca gerisi önemsiz” diyerek bir ilişkiye dalabilirsiniz elbet. Hatta karşılıklı saygı içinde ilişkiye bağlılık duygusu sizi mutlu etmeye yetebilir. Burada esas olan ilişkiye bağlılığın bağımlılığa dönüşmesini engelleyecek kadar kendi öz kimliğinizin iradesiyle ilişkiyi sürdürme becerinizdir. Eğer bazı noktalarda bu bağlılık kısıtlayıcı olmaya, sizi sıkmaya başlamış ve kendi hayatınız üzerinde daha özgür olmayı ister olmuşsanız, bilin ki o noktada ilişkiyi ateşleyen aşk soğumaya başlamıştır. Gene de her birliktelik karşılıklı saygı unsuruyla yaşam ihtiyaçlığı gereğiyle huzur içinde sürdürülebilir. Tercih meselesidir…
 
Eğer kararlı ve seçimli biçimde bekâr kalmayı seçmişseniz, kendi varlığınıza sarılarak özgür ve sadece kendinden sorumlu biri olarak daha mutlu yaşayabildiğinizi fark etmiş olmalısınız. Tabi bunu da en az bir kerelik de olsa birisiyle ortak yaşam deneyiminden sonra ancak kesinleştirebilirsiniz; ya da geçmişiniz boyunca hiçbir ortamda hiç kimseyle uzun süre birlikte var olmaktan hoşlanmadığınızı biliyor olmalısınız.
 
Eğer günü gelir de bekârlık sizi mutlu etmek yerine kendinizi yalnız hissetmenize neden olmaya başlamışsa, bekârlığa veda seçiminizi eski yaşamınızdan hoşnutsuzluk üzerine değil de özgürlüğünüzden taviz vereceğiniz yeni yaşam koşullarına göre gözden geçirmeniz gerekecektir. Özgürlüğünüzden ne kadar vazgeçebileceğinizi bilmiş olmalısınız ve bunu dürüst bir gerçeklik ifadesiyle birlikte olmayı düşündüğünüz kişiye de anlatabilmiş olmalısınız. Aksi hâlde, yalnızlıktan kurtulayım derken bir ilişki bağıyla bazı yaşam tutkularınızdan kısıtlandığınız duygusuna kapılıp kendinizi başladığınız yerden daha beter bir yalnızlık içinde bulursunuz. Öncesinde kendinizle yalnızdınız ve yalnızlığınızı yaşayabilirdiniz; oysa şimdi birisiyle birlikteyken kendinizi yalnız hisseder fakat o yalnızlığı yaşayamazsınız bile…
 
Kararsızlık Yaşıyorsanız:
 
Eğer hâlâ kendinizi yaşanabilir hayatın içinde kararlı bir yere oturtamıyorsanız, ikilem ve çoklemlerin içine düşmeniz kaçınılmaz sıkıntınız olacaktır. Bir birliktelik yaşamaya başlarken içinizden bir fısıltı, “ucunda ayrılıktan öte ölüm yok ya” diyerek sizi iteliyorsa, ya da evlilik korkunuzu boşanma hakkınızla gideriyorsanız, bu aslında sizin kendinizle tanışık ve bilişik olmadığınızın göstergesidir.
 
Oysa özgürlük ve birine bağlılık bir arada pek güzel biçimde yaşanabilir. İçinde paylaşılabilir dürüstlük ve güven, sevgi ve saygı, nezaket ve şefkat barındıran bir ilişki özgürlük ve bağlılığı her zaman bir arada tutacaktır. Hele de hepsinin üstüne bir de aşkın kanatları açılmışsa değme keyfine…
 
Her şeyden önce birlikteliği ya da evliliği özgürlüğünüzü bağlayıcı bir durum gibi görmeyip bakış açınızı genişletmeniz gerekir. Evlilik aslında paylaşılan bir özgürlük biçimidir. Yeter ki kendini bilmiş özgür insanların seçimiyle kurulmuş olsun. Böyle olanlar birbirlerine isteklerini dayatmadan samimiyetle açarlar ve birlikte olmayı seçtikleri kişilerin isteklerini elde etmelerine içtenlikle destek çıkarlar. Ayrıca, taraflardan birinin bir süreliğine yalnız kalma gerekliği kendini bilmiş kişiler arasında kıskançlık tartışmasına dönüşmez ve ilişki neşe içinde sağlıklı biçimde ilerler.
 
Mutluluk ve memnuniyet kapısı açılmış olsa bile, birliktelik veya tekli yaşam kendini bilmiş bir bilincin seçimi olmadıkça kapıdan içerisi boş bir evden ibaret kalabilir. Eğer bir başınıza mutlu olamıyorsanız hayatınıza birini aldığınız zaman da mutlu olmayabilirsiniz. Sağlam ve uzun süreli bir ilişki yaşamak isteyen her kimse önce kendisiyle tanışık ve bilişik olmalı ve daha sonra kendi nefsinden çok eşinin arzuları doğrultusunda hayatın nimetlerini paylaşmayı sevmelidir. Ayrıca, eşinin katlanılabilir olumsuz yanlarını görmezden gelirken olumlu özelliklerine de takdirlerini belli etmelidir. Aksi takdirde ‘bekârlık sultanlık’ özlemi depreşir ve hayal kırıklığı yüküyle ilişkinin pişmanlık kuyusuna düşebiliriz. 
 
Şimdi her iki durumdaki insan hâllerine bir bakalım.
 
Bekâr olmanın getirileri:
 
* Eğer yaşantınızın külfetini karşılayacak düzgün bir işe ve gelire sahip biriyseniz, bekârlıkta kendinizi tanımak ve geliştirmek için; yani “kendini bilir olmak” için, öz iradenizle baş başa kalmaya yeterli özgür zaman bulabilirsiniz. Yaşantınızın külfetini beklentisiz gönülden karşılayan sevgili bir aileniz varsa da aynı fırsata sahipsinizdir. Yani, bekârlık getirisinden yararlanmak için hem bekâr hem madden ve manen özgür olmanız gerekiyor. En göz kamaştıran bekârlık getirisi bence bu paylaşımsız özgürlük duyumudur.
 
*Kendinden sorumlu bir bilinçle çok yönlü ve özgür bir bekâr yaşantısı size daha üstün vasıflar kazandırıp başarılı bir gelecek temin edebilir. Hayatın olası ihtiyaç ve zorlukları içinde üstün donanıma sahip ve bağlantısız olarak kendinden sorumlu özgüvenle yürümeniz sizi duygusal ilişki dışında her tür başarıya ulaştırabilir.
 
*Minnet duygusuyla eğilmek veya fedakârlık yapmak zorunda kalmazsınız.
 
*Olanaklarınız ve yasalar elverdiğince istediğinizi yapabilirsiniz.
Örneğin:
Akşamları eve dönmek yerine dans dersleri alabilir, yabancı dil öğrenebilirsiniz. Evinizde kedi ya da köpek besleyebilirsiniz. TV’de maçları bağıra bağıra ve hatta tepine tepine izleyebilirsiniz.
İstediğinizde yeni bir evde hatta yeni bir işle farklı bir şehirde yaşamaya başlayabilirsiniz.
 
*Acı tatlı, mutlu mutsuz anlarınızın hesabını sadece kendinize ödemenin manevi huzuruyla vicdanı rahat uyursunuz. 
 
*Yaşam bütçenizi sadece kendi ihtiyaçlarınıza uygun ayarlarsınız. Hesap vermek zorunda olduğunuz birisinden çekinceyle haracama yapma sıkıntınız olmaz.
 
*Bir başkasının horlaması, uyurken yorganı çekmesi, geğirmesi, yellenmesi, burnunu karıştırması gibi nahoş davranışlara istemsizce muhatap olmazsınız.
 
*Çoğu erkeğin doğal davranışı olan tıraş takımlarını temizlemeden lavaboda bırakmak; diş macununu belinden sıkmak; çorapları çıkarıp bir köşeye fırlatmak gibi sinir bozucu durumlarla karşı karşıya kalmazsınız.
 
*Çoğu kadının doğal davranışı olan süslenmesini beklemek, siz televizyonda maç izlerken elektrik süpürgesini ya da mutfak robotunu çalıştırması, hafta sonları akraba ve arkadaş ziyaretleri gibi durumlar ve film izlerken “bugün kimleri gördün?” gibi ilgisiz sorularla karşılaşmazsınız.
 
*Arkadaşlarınıza, ailenize ve gönül işlerinize ayıracağınız vakti belirlemek sadece sizin yetkinizde kalır. Sevdiğiniz ve kendinizi sevdirmek istediğiniz kişilere bolca vakit ayırabilirsiniz.
 
*Dışarıya izinsiz çıkabilir ve yeni insanlarla tanışıp eğlenebilirsiniz.
 
*Evde günlük yemek yapmak, çamaşır yıkamak, evi toplamak gibi zorunluluklarınız olmaz. İstediğiniz zaman bunları yapabilir veya yaptırabilirsiniz. Üstelik en önemlisi düzinelerce ‘gömlek’ ütülemekten artık yorgun düşmezsiniz.
 
Bekâr olmanın götürüleri:
 
* Kendinizi yalnız hissedebilirsiniz. Özellikle de ailenizle birlikte yaşamıyorsanız. Ayrıca yaşınız ilerledikçe çevrenizde bekâr arkadaş bulmakta zorlanacaksınız.
 
* Herkes evlenmişken sap gibi ortada bırakılmış hissiyle kendinizi acımasızca eleştirmekten depresyona bile girebilirsiniz.
 
* Bekâr yaşamın ilk yıllarında ‘sultanlık’ keyfiyle evlenmeyi ertelemiş olabilirsiniz. Ancak uzun süre ince eleyip sık dokumaktan dolayı evlenecek aday bulmakta zorlanmaya başlayınca elinize geçmiş fırsatları teptiğiniz için pişman olabilirsiniz. 
 
* Evliliğe gitmeyen flört ilişkisi içindeki bekârlık da sorunludur. Kadınlar ve erkekler farklı şeylerin peşindedirler. Kadınlar kendilerini dinleyen ve zor zamanlarında güvenebilecekleri evlenilebilir bir erkek ararken; nikâh dışı ilişkiyi benimseyen erkek rahat ve özgür takılımlı bir kadın arar. Bu ikisinin flört ilişkisinde istekleri doğrultusunda dürüstçe uyuşması çok zordur.
 
* Bir çiftin sahip olduğunu sandığınız mutlu sahneleri gördüğünüzde üzülebilirsiniz. Birbirine ruh ikiziyim diyen ve bir ömür boyu birlikte yaşamak istediklerini söyleyen çiftleri, ya da çocuklarıyla oyun oynayan bir aileyi gördüğünüzde bazı güzel şeyleri kaçırdığınız hissine kapılabilirsiniz. Hatta yeteri kadar bekâr kalmışsanız evlendiğinizde bile bazı şeyleri yaşamak için geç kaldığınızı fark ederek yine üzülebilirsiniz.
 
* Aileniz ve arkadaşlarınız sizi rahatsız edici yorumlarıyla canınızı sıkabilirler. "Tam sana uygun birini buldum" diyerek sizden yetki almadan çöp çatanlık yapabilirler. 
 
Bir de paylaşımlı birliktelik ve evlilik penceresinden bakalım…
 
Birliktelik ve evlilik getirileri:
 
* Paylaşımlı birlikteliğin sizin için doğru ilişki olduğuna özgür iradenizle karar verdiyseniz hayatın tadını çıkara çıkara yaşarsınız.
 
* Flört etmenin hatırına katlanılacak nazların, sevgiliye küsüp barışma, yeni birini arama derdi olmaz.
 
* Birbirinizi hem duygusal, hem de maddi yönden tamamlama fırsatı doğar. Deneyimlerinizi ve kazanımlarınızı paylaşmak yaşantınızı renklendirip mutlu olmanıza iyi gelebilir.
 
* Beraberlik varlığınıza zihinsel ve duygusal derinlik katabilir. Kendinizi ifade edebileceğiniz ve bir şeyler öğrenebileceğiniz tam güvenilir saydığınız birisinin yanında bulunmak size iyi gelecektir.
 
* İlişkinizdeki aitlik, güven, istikrar ve devamlılık duygularıyla gelecek için güzel şeyler hayal etmeye başlarsınız.
 
* Bekâr arkadaşlarınıza göre kendinizi maddi manevi âlemde daha üstün ve güvende hissedersiniz.
 
* Sosyal çevrenizi birlikte olduğunuz kişinin ailesi ve arkadaşları ile genişletebilirsiniz.
 
Götürüleri:
 
* Yalnızlığın soylu keyfini özleyebilirsiniz.
 
* Bekârlıktan yeteri kadar sıkılmadan ve karşı cinsi tanımadan bir evlilik yaparsanız ilişkide ciddi iletişim ve uyum zorluğu sizi rahatsız etmeye başlayabilir.
 
* Özellikle de çocukların mızmızlıkları ve tekdüze ev işleriyle uğraşırken eğlenceli bekârlık günleri aniden bilincinizi ezebilir ve kendinizi kapana kısılmış hissedebilirsiniz.
 
* Eşinize ve ailesine karşı sorumlu ve duyarlı davranma beklentisi sizi gerebilir. Akşam eve geç kalacağınızı söylemek bile bir sürü soruya muhatap olmanın sıkıntısına katlanmanızı gerektirecektir.
 
* Hayatı her gün belli oluş ve git gellerde monoton yaşamak zorunda kalmak sinir bozucu bir bunaltıya neden olabilir.
 
* Oturmuş bir tekil yaşantının keyfini bırakıp hayat yolunda birisiyle uyumlu adımlarla yürümek kolay değildir.
 
* Ailenizle ve arkadaşlarınızla daha az görüşmek zorunda kalırsınız.
 
* Sırf kendinize ait özel hayatınız kalmayabilir. Eşinizin sizi asla yalnız bırakmayan kıskanç varlığı, yakın çevresi ve aile ziyaretleri özbenliğinizi kilitleyebilir. 
 
Sizin için en iyisi hangisidir?
 
Bu sorunun yanıtını sizden daha iyi bilecek kimse yoktur. Çünkü herkesin kendinden eşinden ve hayattan farklı beklentileri vardır. Fakat kararsızsanız, evlenmeyi asla bir deneme niyetiyle düşünmemelisiniz. Hele de 18-30 yaş aralığındaysanız kararsız bir iradeyi evlenmenize engel saymalısınız. Çünkü bu yaşlar kişiliğin gerçek anlamda şekillendiği, sorumluluk almaya ciddi anlamda başlandığı ve kendini bilir kimlik bilincinin oluştuğu dönemdir.
 
Aslında özgür ve kendini bilmiş iradeyle evlilik kararı aldığınızı iddia etseniz bile, genç yaşta yeteri kadar bekârlık deneyimi yaşamadan yapılan evlilik günümüz dünyasında mutsuzluğu tez getirebilir. Başlangıçta sevdiğiniz insanla her zaman birlikte olabilmek olağanüstü mutlu edebilir. Ancak, ilişki bilindik günlük yaşam döngüsü yapmaya başladığında size sıkıcı gelebilir. Sizinle yaşıt olanların sorumluluktan uzak, rahat ve daha özgür bir yaşam sürdüklerini gördükçe içiniz eriyebilir. 
 
Erken yaşta evlenmiş olsanız bile, eğer yeteri kadar sabırlı ve dirayetli olursanız ilişkiyi istikrarlı ve başarılı yürütecek olgunluğa erdiren deneyim bilgeliğine elbette sahip olabilirsiniz. Bu olgunluk sizin ilişkiden beklentinizden çıkmaz; daha çok ilişki içinde kendini bulma ve bilme gayretiyle gerçekleşebilir. Bu zihinsel ve duygusal gayretin dinamosu olarak ilişkiye “kendini çıplak göstermek” gibi felsefi bir hedef yüklemek gerekir ki hedefe ulaştığınızda daha ileride belirlediğiniz hedeflere aynı ilişkiyle varamayacağınız da bu yüzden görünür olabilir…
 
*Ne yaparsanız yapın bir yuva kurup hayatınızı biriyle birleştirmeden önce şu 10 soruyu mutlaka yanıtlayın.
 
1. Onu gerçekten gönülden seviyor musunuz, o da sizi seviyor mu?
2. Bu insanın huzurunda kendiniz olarak durabiliyor musunuz? 
3. Bilinçlenmede yükselmek ve bilgelikte olgunlaşmaya bu ilişki ne kadar engeldir? 
4. Farklılıklarınızı destekleyecek ve kusurlarınızı örseleyecek özellikleriniz var mı? 
5. Özgürlüğü birlikte yaşamaya, yani tatlı yalnızlıktan vazgeçmeye hazır mısınız? 
6. Üçüncü kişilerin kötülemesinden dolayı birbirinizden kuşkulandığınız oldu mu? 
7. Birlikte yaşamanın maddi külfetini karşılamaya hazır mısınız? 
8. Aileler anlaşabiliyorlar mı? Ya da siz aileleri kafaya takmadan analaşabilir olacağınızdan emin misiniz?
9. Birbirinizin yaşamsal olmayan kusurlarını görmezden gelebiliyor musunuz? Daha da önemlisi kusurlarınızı dürüstçe belli ettiğinizden emin olabileceğiniz kadar birlikte oldunuz mu?
10. Aynı evde yaşamanın özel yaşantının mahremiyetini görüntüleyeceğini hayal ettiniz mi? Evleneceğiniz kişiyle en az birkaç gece ve gündüz sadece ikili birliktelikle yalnız kaldığınız oldu mu?
 
Yanıtlar onda on olumlu olmayabilir, fakat en azından yedisine olumlu yanıt çıkmıyorsa sıkıntı çıkması büyük olasılıktır.
***
Ciddi bir ilişki, birliktelik ya da evlilik ilişkisinin sağlıklı sürdürülebilir olması bireyin olgunlaşması ve ihtiyaçlarını fark etmesiyle uyarlı nitelikte eş seçimine bağlıdır. 20'li yaşların başlarında bireyler, genel olarak kurdukları ilişkiler içinde birbirine çok yapışık ve neredeyse birbirlerinin kopyası gibi yaşarlar. İlişkinin içinde fakat ilişkiden bağımsız biçimde hızlı gelişip büyümeyle farklılaşan taraf kendini besleyip tamamlamayan ilişkiden çıkmayı düşünebilir. Ancak, ilişkiden çıkma düşüncesi bireyi yalnızlık korkusuna iteleyerek mutsuz oluşuna rağmen ilişki içinde kalmasına neden olabilir. 20'li yaşlar bireylerin yeni hayat durumları ile karşılaştıkları ve bağımsızlık duygusunu daha yoğun hissetmek istedikleri dönemlerdir. Bu yaşlarda kişinin bilinci kendini bilmeye yönelir. Bu yönelişte kişi tanıdığı ve olmak istediği kişiliğinin önünde ilişkinin engel oluşturacağı kaygısına kapılırsa huzursuz olur.
 
Ortaya birbirinden zıt görünen iki ihtiyaç çıkıyor. Ya biriyle paylaşımlı birlikte, ya da ıssız bekâr olmak…
 
Birine bağlı bir ilişki içinde olmak; karşılıklı olarak bir şeyler verip alabilmek anlamını taşır. Hemen herkes bu ihtiyacı hisseder. Özellikle evlilik kararı vermeden önce kişi kendi olabilme sürecini tamamlamış olmalıdır. Böylece kendi ihtiyaçlarını, ilişkiden beklentilerini, ilişkide yaşayabileceği kaygılarını fark edebilir. Daha keyifli ve doyumlu ilişkiler içine girebilir.
 
Yalnız kalmak bağlılık duygusundan kaçmak olarak değerlendirilemez. Yalnız kalmak bağlılık duygusunun zıttı değildir. Kaygı verici nitelikte ve uzun süreli olmadan her insanın tercihli yalnız kalışlara da ihtiyacı vardır. Bu nedenle her sağlıklı ilişki tarafların yalnız kalma ihtiyaçlarını karşılayabilecek güvene saygılarını sunar. 
 
Bağlılık birlikte var olmanın güven duygusudur; asla yalnızlık korkusundan kaçışın sığınma minneti değildir. Birliktelik kişinin yalnızlığına hürmetle yürütülmelidir. Biz ne dersek diyelim kişi kendiyle tanışık ve bilişik olamıyorsa her söz faydasızdır. Bu yüzden esas olan kişinin kendiyle tanışık ve bilişik olabileceği fırsat ve ortamın bulunur olmasıdır. Bu elbette devlet öncülüğünde insan uygarlığının arzusu yapılmalıdır. Ben isterim ki, evlenme yaşı 21 den aşağı olmasın ve bireyler nikâh öncesi zorunlu evlilik kursuna alınsın.
 
Uzun sözün kısası, bekârlık bilinçli bir seçim yapılmışsa şapka çıkartarak saygı duymalıdır. Evlilik bilinçli bir seçim yapılmışsa önünde eğilerek saygı duymalıdır. Ancak, insanın kendiyle tanışık ve bilişik olmadan bekârlığa veda etmesi kusurlu bir seçimdir…
 
Muharrem Soyek
 
Kaynak bilgi:
a)Meltem Canver Kozanoğlu Uzm. Psikolojik Danışman Agape Danışmanlık Merkezi
b) Bekârlık ve evlilik üstüne Candan Durusöz Akgün derlemesi
 
***
 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..