Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '06

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Bekar Tavuğu

Bekar Tavuğu
 

Yemek tariflerine inanır mısınız bilmem. Nedense ben bir türlü orada yazılanları mutfakta uygulayamam. Tarif verilirken kullanılan dil ve ölçüler az bilinen bir yabancı dil gibidir hep. O yüzden deneme-yanılma yöntemini tercih ederim. İşin bu yanını görmezden gelerek, hadi bugün ben de size bir yemek tarifi vereyim sayın okurlar... Ben bu yemeğe "bekâr tavuğu" adını koydum siz isterseniz başka bir isim verebilirsiniz.


Gereken malzemeler: kişi başına 150-200 gram kemiğinden ayrılmış tavuk budu. İki orta boy patates. İki adet kırmızı ya da çarliston biber. Bir adet soğan. Bir adet domates. Birkaç diş sarımsak. Zeytinyağı, sıvı yağ. İsteğe göre yeşillik. Çakır keyif olma eşiğinize göre yeteri kadar bira. Çok donanımlı olmasa da bir mutfak. Tapulu ya da kiralık bir ev. Otuz dakika zaman. En az bir bekar, -dul ve boşanmış da olabilir-, tuz, biber, kekik, vs vs vs...


Tavuk budu ("kalça şiş" yazar paketinde; son tüketim tarihine dikkat edilmeli!) başparmak ebatlarında dilimlenir. Pardon pardon, önce patatesler kızartılır. Bu kızartma işini fritözde yapabilirsiniz ama cam kapaklı teflon bir tencere daha iyi olur. "Neden?" derseniz, bilmiyorum. Seyretmek hoşuma gidiyor belki ondan. Patatesler kızarırken, üstüne, önce eninden sonra da boydan ikiye ayrılıp tohumları ayıklanan biberler atılır. Böylece hem zamandan hem de gazdan tasarruf edilir; boş yere küresel ısınmaya katkı yapılmaz; biberler kavrulmaz; aynı zamanda biberin hafif acısı patateslere geçer.


Bunlar kızarırken tavuk söylediğim biçimde dilimlenir. Bu işlem sırasında çok değil daha birkaç gün önce sizin gibi bir canlı olan tavuğun doğrama tahtasına ulaşıncaya kadar başına gelenlerle ilgili varoluşsal tahlillere dalmak serbesttir. Ancak çok da derin düşünmemek lazımdır, yoksa tadı bozulur. Doğrama işini gerçekleştirirken tavuk yağına bulaşmış parmaklarla tezgâhın üstündeki biradan yudumlar alınabilir. Boş mideye iyi gelmez ama etkisini çabuk gösterir. Ancak kadeh kaldırırken etrafta, "sağlığına!" diyecek hiç kimse yoksa bunu tavuğa bakarak söylememek icap eder; ayıp olur.


Bu arada tencerede kızaran elemanlara arada bir göz atılır ki, yanmasın. Kızaranlar kızarınca tenceredeki fazla yağın bir bölümü bir kaba alınır. Tencerenin dibinde bir parmak derinliğinde yağ bırakıldıktan sonra dilimlenmiş zavallı tavuk bu kez oraya atılır. Sadece püskül ve baş kısmı kesilip dış kabuğu soyulmuş soğan da bütün olarak konur. Soyulurken kabukları tırnakların arasına giren, bu yüzden de epey bir küfür yiyen sarımsak dişleri de ezilmeden tencereye eklenir.


Onlar pişerken kızarmış patates ve biberin fazla yağı süzülsün diye bunları koyduğunuz tabağın bir tarafını aşağı getirme, birayı yudumlama, gelen telefonlara cevap verme, yoldan geçenlere bakma, arada bir televizyona kulak kabartma gibi işler yapılabilir.


Söylemeyi unuttum; eğer geçen sürede yanmadıysa tenceredekileri kısık ateşte onbeş-yirmi dakika pişirmek yeterlidir. Fazla pişerse sertleşir. Herşey kazasız belasız pişirildiyse bunlar genişçe bir servis tabağına renk uyumuna dikkat ederek yerleştirilir. Üstüne tuz, biber, kekik vs serpilir. Tabakta yer kaldıysa söğüş biçiminde dilimlenmiş domates, birkaç yaprak kıvırcık salata, varsa dünden kalan pilav, makarna gibi garnitür işlevi görebilecek malzemeler de eklenip servis edilir.


Bu yemeğin Cuma, Cumartesi gibi haftasonları yapılması tavsiye edilir. Çünkü herşey yenip içilip bittikten sonra genellikle insanın üstüne bir ağırlık çöker. Büyük ihtimalle erken uyur, gece yarısı tekrar uyanırsınız. Onun için ertesi gün tatil olmasında fayda var.


Bu hayatımdaki ilk yemek tarifi yazımdı. O yüzden biraz garip oldu. Yine de deneyip kıvamını tutturabilir ve beğenirseniz haber verin de bundan sonra arada bir yazayım.

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..