Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '08

 
Kategori
Anılar
 

Bekçi amca

Bekçi amca
 

Bekçi amca


Belli bir kuşağın hatırlayacağı üzere, gece karanlığı çöktüğün de belinde tabancası, elinde düdüğü ile kahverengi elbisesi ile bekçi amcamız dolanırdı sokaklarımız da, düdüğün sesiyle kendimizi güven de hisseder rahat uyurduk yatağımız da...

Oysa, o güzide bekçilerimizin canlı bir korkuluk olduklarını yıllar sonra anladım. Şehir hayatın da artan nüfus ve yapılaşma ile birlikte önce karalkollara çekildiler sonra kadroları eriyip giti…

Aslında günümüzdeki emniyet devriye hizmetleri, güvenlik firmaları, şehir içinde muhtelif noktalara yerleştirilmiş Mobese kameraları değil konum. Bu uzun teferruatlı ve bilimsel konuya girmek bile istemiyoru zira başlı başına bir konu o günlerle bugünleri kıyaslama gibi bir düşüncem de yok.

Konu Benim bekçi amcam ve ben o uzunca zaman sürecini teneffüs etmek yad etmek istiyorum. Bizimle bayramlaşmaya gelen, tıpkı postacımız gibi bize hizmet verenlerin saygı ve sevgiyle ziyaretlerini dört gözle beklerdik. Hiç unutmam babamın, anneme ; geçen bayram hediyemiz kravat ve mendildi bu bayram gömlek hediye edelim uygun olur dediği hala kulaklarım da Saygı ve sevgiyi görüyormusunuz. Bir aile anlayışı içinde…. Verilen hizmete eksiklilik duyma duygusu adeta…

Bekçi amca o zamanlar, benim bekçi amcamdı, kiminin dedesi, kiminin dedesi, kiminin kardeşi ve dostuydu. Semtine sahip çıkan bir zamanların bıçkın delikanlılarını temsilen resmen semte sahip çıkan onları yakından tanıyan, adeta üniformalı ustura kemallerdi…. Yiğit ve sahiplenen bir o kadar da kurallara bağlı kanun adamı.

Görevleri zaman zaman kesintiye uğradı. Ülkemiz de kaynayan kazanlar da gün geldi onlar da haşlandılar. Hayati riskler altında görevlerini sürdürdüler. Kimi zaman hırpalandılar kimi zaman iki ateş arasında kaldılar. Oysa onların da evlerinde babalarını bekleyen çocukları vardı.

Toplum polislerinin pol-der, pol-bir diye ikiye bölündüğü zamanlar da bile onlar tarafsızlığını korudu. Geceleri düdük öttürmeye devam ettiler. O dönemler de bir düdük sesi bir nefes alma gibiydi. Moral aşılardı bizlere, evet Devlet ayakta, Devlet nöbette düşüncesini aşılardı.

Şimdi belki de onların torunları olacak kuşaklar insanları joplamakta, bu nasıl bir ilişki ve çelişki anlamak mümkün değil. Dedim ya konumuz “BEKÇİ AMCA” tren istasyonunun şefi, mektup getiren postacı hepsi ailenin bir bireyi gibiydi. Düşünüyorum da ne güzel günlerdi…

 
Toplam blog
: 181
: 1067
Kayıt tarihi
: 07.03.08
 
 

1957 Eskişehir doğumlu, Esk.A.Ü İşletme, İşbankası emeklisi, İstanbul Büyükçekmece de yaşayan, ST..