- Kategori
- Güncel
Bekir’in Diyarı…
İki Bayraklı? Resim internetten alıntı
Bir grup, kızlı erkekli Alman genci geçenlerde Irak’ı ziyaret ettiler.
Türkiye üzerinden; kiraladıkları bir ciple sınır kapısına geldiklerinde Türk mihmandar onları Kürt meslektaşına emanet etti.
Yollarda mola verdiler; gölcüklerde yüzdüler yöre halkının anlattıklarını dinlediler. Saddam döneminden kalma panzer kadavralarına tırmandılar. Bol bol resim çektiler.
Bir zamanlar yüce dağların tepesinde inşa edilmiş; uçsuz bucaksız vadilere tepeden bakan Saddam’ın villasının kalıntıları arasında gezindiler ve kazasız belasız evlerine döndüler.
Ben bu belgeseli izledikten sonra aklım sınır kapısında kaldı.
Direklerde iki farklı bayrak dalgalanıyordu.
Bayraklardan her ikisi de içimi burktu.
Dünyada çok bayraklı kaç ülke var? Bilmiyorum. Açıkçası gönlüm araştırmak da istemedi.
Bayraklardan birinin tam görev yetkisi elinden alınmış gibi; diğeri de eğreti gelin konumunda… Uyumsuzluk göze batıyor. Belki de sadece benim gözüme battı.
Bugün milliyet com. tr haberlerini gözden geçirirken; türkülü bir haber gözüme takıldı. Yüzleri mumyalı gençlerin çığırdığı türkünün sözleri; gençlerimizin diline; “Al Bayrağı” olan bu gençlerimizin: Başka bir sembol de ellerine yakışmamış.
Düşünün.
Bir ev sahibi olmak istiyorsunuz; müstakil bir ev olsun diyorsunuz.
Tüm kardeşlerinizle paylaştığınız topraklar var ama adınıza kayıtlı bir arsanız yok. Malum, kardeşler arasında hır gür eksik olmaz.
Pusu kuran, arkadan vuran, dağa çıkan da kahraman…
Olmaz işte…
Konuşmak yerine sonu gelmeyen dalaşmalar; kendini soyutlamalar; sitemler, sitemler, sitemler…
Velhasıl ortada ne köy var ne kasaba… Ne de inşa edilmiş bir ev…
Siz yine de fantom ev için atlastan çok renkli perdeler diktiriyorsunuz.
Çeşitli ebatlarda… Günah değil mi onca kumaşa?
Perde: Çok elzemdir, mahremi kem gözlerden korur gizler.
Çiviyle duvara asılmaz.
Asılacak sağlam kornişler ister.
Hepsinden önce kendine uygun pencereler arar.
Gençlerimizin seçim partisi verdikleri alanda ellerinde tuttukları; zamanı mekânı olmayan bayrakları; evsiz barksız perdelere benzettim.
Kanı deli akanları büyükleri uyarmalı; Mersin’e gidilmeli.
Tersine gidilirse; hiç kimse bu düğümü çözemez.
Diyarı Bekir ağırdır olgundur. Hatırşinastır.
Çok dillidir.
Yerini bilir; zaten o yüzden sevilir.
Kardeşinin unvanında gözü olmaz.
Bu vatanın her bir köyü ili ilçesi başkenttir.
Hepimizindir.
14 Haziran 2011 Salı
Alev Meisel/ Berlin