Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '20

 
Kategori
Söyleşi
 

BEKLENTİ YÖNETİMİ

 Mutlu olmanın bir yolu da beklenti yönetimidir.

 Her insan çocukluğundan, hatta bebekliğinden gelen alışkanlıkla beklenti sahibi olur.

 Neden ve nasıl oluşur beklenti?

 Bebekler konuşamadıklarından ebeveynler, bazen tahminle, bazen bazı bulguları değerlendirerek ve bazen de deneme yanılma yöntemiyle bebeklerin ihtiyaçlarını giderirler. Bunların bir kısmını bebeğin ihtiyacı olmadığında da yaparlar. Böylece bebeklerin bilinç altına "Beklenti" yerleşmiş olur.

 Burada bir parantez açarak; bu yazdıklarımın bilimsel bir temele dayanmadığını, sadece kendi görüşlerimden ve fikirlerimden ibaret olduğunu belirtmeliyim.

 Bebekler büyüdükçe de bu durum değişmez. Çünkü ebeveynlerin çoğu çocuklarının üzerine titremeye devam eder.

 Bir çocuk eğer bebekliğinden o ana kadar her düştüğünde ebeveyni tarafından kaldırılmışsa, düştüğünde canı acımamış ya da az acımış olsa bile ağlar ve ebeveyninin kendisini kaldırmasını bekler.

 Bu beklentinin mimarı ebeveyndir.

 Yine çocukken arkadaşlarımız ve onların ebeveynleri arasındaki ilişkiyi gözlemleriz. Hoşumuza giden davranışları kendi ebeveynimizden bekleriz. Ama gözlemlediğimiz hoşumuza gitmeyen davranışları yapmadıkları için ebeveynlerimize minnet duymayız.

 Günümüz teknolojisinde sosyal medyada yer alan videoların ve televizyonda yer alan programların da beklentilerimizin oluşmasında büyük rolü vardır.

 Beklentilerimizi iyi yönetirsek, mutluluğumuzu arttırırız. Ya da mutsuzluğumuzu azaltırız.

 Örneğin, ebeveyn olarak çocuğumuzun başarılı olmasını bekleriz.  Sınavlardan yüksek not almasını, iyi bir üniversitenin iyi bir bölümünü kazanmasını bekleriz.

 Bu beklentinin temelleri; toplumda genel kabul görmüş bir beklenti olması ve çevremizde bulunan başarılı çocukları esas almamızdır. Burada da nedense çevremizdeki başarısız olan çocukları göz ardı ederiz.

 Genellikle çevremizdeki başarılı olan çocuklar ile aileleri arasındaki ilişkiyi ve sağlanan şartları, olanakları göz ardı ederiz. Konu bu noktaya geldiğinde kendimizi savunmaya geçeriz. Hemen televizyonda gördüğümüz, imkanları çok kötü olan ve başarılı olmuş çocukları örnek gösteririz.

 Aslında verdiğimiz bu örnekteki çocuğun, imkansızlıklardan kurtulmanın motivesiyle başarıyı yakalamış olabileceğini, çocuğumuzdan daha zeki olabileceğini düşünmeyiz.

 Belki de çocuğumuzun, her şartta ve her zaman onu koruyacağımızı, kurtaracağımızı bilmesi ve buna güvenmesi, onun motivasyonunu olumsuz yönde etkiliyordur.

 Burada beklentimizi yönetmeye başlayalım.

 Öncelikle çocuğumuzu tanımamız gerekli. Onun diğer çocuklardan farklı olduğunu, bizim de diğer ebeveynlerden farklı olduğumuzu bilmemiz gerekir. Eğer çocuğumuz matematiği sevmiyorsa, ondan matematikte başarılı olmasını bekleyemeyiz.

 İnsanın kendisinden başlayarak çevresindeki insanları tanıması beklenti yönetiminde önemlidir.

 Örneğin kendi doğum gününü bile unutan bir insandan sizin doğum gününüzü hatırlamasını beklemek mutsuzluğa davetiye çıkarmak olur.

Arkadaşımız başarılı bir karne aldığında ailesi ona bilgisayar ya da bisiklet gibi bir hediye alıyorsa ve bizim ailemizin maddi durumu iyi değilse, başarılı bir karne aldığımızda benzer bir hediyeyi beklemek de mutsuzluk için davetiye çıkarmak olur.

 Aylık ortalama bir gelire sahipken, televizyon programlarında gördüğümüz, havuzlu, hizmetçili bir villaya sahip olmayı beklemek de mutsuzluğu getirir.

 Peki ne yapalım?

 Beklentiden kaynaklı mutsuzluğu en aza indirmenin yolu, beklentimizi en aza, hatta sıfıra indirmektir.

 Paylaşabiliyorsanız beklentinizi ilgili kişiyle paylaşmalı ve karşılıklı konuşarak yapılandırmalısınız.

 Unutmayın kimse telepati ile beklentinizi bilemez.

 Siz anlatın ki karşınızdaki sizi tanısın, o anlatsın ki siz de onu tanıyın. Ne kadar tanırsanız beklentilerinizi yönetmeniz o kadar kolay olur.

 Size yapılan, jestlerin, iyiliklerin, sürprizlerin tadını çıkarın. Devamının gelmeyeceğini düşünün. Ellinci kez tekrarlansa bile elli birincinin olmayacağını düşünün.

 Bir olay, durum ve konuyla ilgili, çevrenizdeki insanların sizinle aynı düşünceye sahip olmasını beklemeyin.

 Hayattan ise bir şey beklemeyin. Hayat bizim yaptıklarımızın, direkt ya da dolaylı sonuçlarını verir sadece.

 Ne ekersek onu biçeriz. Belki bir fazla, belki bir eksik.

 
Toplam blog
: 25
: 48
Kayıt tarihi
: 03.09.20
 
 

..