Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '10

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Bel ağrısı, bel fıtığı ve hakkında önemli bilgiler.

Bel ağrısı, bel fıtığı ve hakkında önemli bilgiler.
 

Fıtık Olmayın !


Vücudumuzun belki de temel noktalarından birisi de bel bölgesidir. Bir yolun merkezinde kesiştiği nokta gibi düşünün. Ya da bir kibrit çöpünü tam ortasından zorladığınızda esneyerek kırılma noktasına kadar geldiğini düşünün.

Bu kısmı olağandışı biçimde zorlarsak, vücudumuzun merkezinde büyük bir riskle karşı karşıya kalabiliriz. Bu da bel, sırt, bacak ağrısı olarak ciddi biçimde rahatsızlıklara yol açabilir. Özellikle ofis ortamlarında akşama dek aynı oturma pozisyonunda bulunanlarda, ya da sürekli ağırlık kaldırarak çalışmak zorunda kalan kişilerde bu risk daha fazla görülür. Sonra da tabii ki kendimizi ya bir beyin cerrahi ya da fizik tedavi uzmanının yanında bulabiliriz. Lütfen sağlıklı yaşamak istiyorsak aşağıdaki bilgilere yaşantımızda önem verelim.


Belimizde 5 adet omur kemiği vardır. Bu kemikler arasında da disk adı verilen kıkırdaklar bulunur. Disk, özel bir bağ dokusu organıdır ve omurganın dayanıklılığına, hareketliliğine ve zorlamalara karşı dirençli olmasına, omurgaya uygulanan şok şeklindeki darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevre dokulara dengeli bir şekilde dağılmasına hizmet eder.

Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri arasında bulunan ve adeta bir amortisör gibi görev yapan bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Disklerin iç kısmında nükleus pulpozus denen jöle kıvamında yumuşak bir bölüm, bunun dışında anulus fibrozus adı verilen daha sert bir fibröz tabaka, omur kemiklerine bakan yüzlerde ise her iki tarafta son-plak olarak adlandırılan kıkırdak yapılar vardır. Dıştaki tabakanın anatomik bütünlüğünün bozularak içerideki yumuşak kısmın dışarıya doğru taşmasına fıtıklaşma denir. Fıtıklaşan yani dışarıya doğru taşan disk, omurilik kanalı (spinal kanal) içinden veya kendisinin arka-yan tarafından geçmekte olan sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belli eder .

Ayrıca fıtıklaşmış diskten ortama salınan bazı kimyasal maddeler de sinir köklerini etkileyerek ağrıya neden olurlar.

Teşhis

Bel ve bacak ağrısı ile seyreden hastalıklar çok çeşitlidir. Yani bel ve bacak ağrısı bulunan her hastaya "Mutlaka bel fıtığıdır" peşin hükmü ile yaklaşmak doğru değildir. Bel fıtığını taklit eden pek çok hastalık vardır. Basit bir spor yaralanmasından romatizmaya, enfeksiyon hastalıklarından kansere ve bel kaymasına kadar birçok hastalık bel ve/veya bacak ağrısıyla seyredebilir. Bu sebeple önce teşhisin ne olduğu net olarak ortaya konmalıdır. Çünkü tedavide başarıya giden yol herşeyden önce doğru teşhisten geçer. Bunun için de ilgili uzman hekime müracaat etmek gerekir. Hekim hastanın şikâyetlerini dinleyecek, muayenesini yapacak ve hastalığıyla ilgili tüm tetkik ve tahlilleri isteyecektir.

Bel ağrısının araştırılmasında düz röntgen filmlerinin önemi günümüzde azalmıştır. Hastanın radyasyona maruz kalmasına yol açan bu teknik ancak belirli durumlarda tercih edilmektedir. Belden iğne yapılıp içeriye kontrast madde verildikten sonra film çekilmesi tekniği (myelografi) de giderek daha az kullanılmaktadır. Çünkü günümüzde görüntüleme teknikleri çok ilerlemiş ve artık hastanın belinden iğne yapılmasına gerek kalmayacak seviyeye gelmiştir. Aslında noniyonik kontrast maddelerin kullanım alanına girmesi iğne tekniğinin yan etkilerini hayli azaltmıştır. Fakat buna rağmen bizzat iğne tekniğinin kendi yan etkileri olabildiğinden dolayı myelografiden mümkün mertebe uzak durmakta yarar vardır. Bunun yerine güçlü manyetik rezonans cihazları tercih edilmelidir.

Bel fıtığının teşhis ve ayırıcı teşhisinde EMG dediğimiz tetkik yöntemi de yararlıdır. Çünkü bu yöntem ile hastada bulunan bozuklukların sinir dokusuna mı, yoksa kas dokusuna mı ait olduğu ortaya konabilmekte, diğer hastalıkların bel fıtığından ayırımı yapılabilmektedir. Bası altında kalan sinirlerde hasar olup olmadığı, varsa hasarın derecesi hakkında da fikir vermektedir. Bazı durumlarda bu teknik, cerrahın ameliyat kararını bile etkileyebilmektedir.

Bel ve/veya bacak ağrısı bulunan bir hastada bazen bilgisayarlı tomografi, genellikle de manyetik rezonans gibi ileri tetkik yöntemlerine başvurulur.

Bel fıtığı rahatsızlığı bulunan bir kişide hastalığın safhası iyi bir muayene ve ileri tetkik metodları ile net olarak tesbit edildikten sonra tedaviye geçilir. Bundan sonra, pratik olması açısından, hastalar cerrahi müdahale gerekenler ve cerrahi müdahale gerekmeyenler diye iki büyük gruba ayrılabilirler. Bel fıtığı gelişiminin erken dönemlerinde konservatif tedavi adı verilen cerrahi dışı tedavi metodları uygulanır. Bu safhada hastaya bütün dünyada ağrı kesici, adale gevşetici ve antienflamatuar ilaçlar verilir. Sert yatak istirahati tavsiye edilir. Fizik tedavi yapılabilir. Lazer ile tedavi cihetine gidilebilir. Yine ciltten (perkütan) birtakım farklı girişimlerde bulunulabilir. Uygun dönemde egzersiz verilebilir. Gerekiyorsa psikoterapi yapılabilir.

( kaynak : http://www3.hastane.com.tr )


BEL AĞRISI

Bel ağrısı çok yaygın bir rahatsızlık olup teşhis ve tedavisi özellikler arzeder. İnsanların yaklaşık % 80'i hayatları boyunca en az bir defa bel ağrısı ile karşılaşmaktadır. Ağrı bazen haftalar hatta aylarca sürmekte, hastaların iş hayatları altüst olmakta, aile ve sosyal yaşantıları bu olaydan ciddi şekilde etkilenebilmektedir.
Sahip olduğu bel ağrısı basit bir tedavi ile iyileşebilecek iken, bilinçsizce yapılan uygulamalar sonucu ameliyatlık hale gelmiş, daha da kötüsü ameliyata bile yetişemeden felç kalmış hastalar vardır.

Buna karşılık günümüzde tıp dev adımlarla ilerlemekte, teşhis ve tedavi metodları hızla gelişmektedir. Bel ağrısı yakınmasıyla bizlere gecikmeden ulaşan hastaların büyük bölümü konservatif tedavi adı verilen cerrahi dışı metodlarla iyileşebilmektedir. Ancak nöroşirürji uzmanı doktor kesin olarak ameliyata karar vermişse artık ameliyatı geciktirmemek gerekir. Çünkü gecikme sonucunda bazen telafisi mümkün olmayan problemler ortaya çıkabilmektedir.


Mutlak surette ameliyat gereken hastalarda operasyonun hiçbir safhasında dokulara çıplak gözle müdahale etmeyip, ciltten itibaren görüntüyü büyüten mikroteknik veya mikroendoskopik teknik ile çalışmakta yarar vardır. Çünkü binlerce yıl evvel Hipokrat tarafından söylenmiş bir tedavi prensibi olan "Öncelikle hastaya zarar vermeyiniz" sözü bugün de geçerliliğini korumaktadır.

Tedavide başarıya giden yol doğru teşhisten geçer. Bunun için bel ağrısı bulunan hasta da ilgili uzman hekime müracaat etmelidir. Hekim hastanın şikayetlerini dinleyecek, muayenesini yapacak ve hastalığıyla ilgili tüm tetkik ve tahlilleri isteyecektir. Neticede teşhis netleşecek ve ondan sonra tedaviye geçilecektir.

Bel oldukça kompleks bir anatomik yapıya sahiptir ve bel ağrısı yapabilecek pek çok neden vardır. Travma, bel ağrısı ve/veya bacak ağrısına yol açan önemli sebeplerdendir. Travmanın şiddetine göre zedelenme yüzeyel dokularda kalabileceği gibi derine, omur kemikleri ve sinir elemanlarına kadar da ilerleyebilir. Bunların çoğu zorlanma, burkulma ve incinme tarzında hafif travmalar veya aşırı egzersize bağlı ağrılar olup şikâyetler ilaç ve istirahat tedavisi ile genelde bir hafta içinde geçer. Ancak omur kemiklerinde kırık ve/veya kaymaya yol açan daha ciddi travmaların tedavisi doğal olarak farklıdır.

Hastanın şişman olması dezavantajdır. Bazen eklemlerin kalınlaşması, kireçlenme ve diskin dejenerasyonu ilerleyerek sinir elemanlarının geçtiği kanal ve delikleri daraltır. Bu da ciddi şikâyetlere neden olabilir.

Halkımızın "bel kayması" dediği spondilolistezis bel ağrısı ve bacak ağrısına yol açabilir.

Bel fıtığı, bel ağrısı ve / veya bacak ağrısına yol açan hastalıklar içinde hassas ve önemli bir grubu oluşturur.

( KAYNAK : http://www.belagrisi.org/ )

Hepinize sağlıklı günler dilerim. . . .

GÖKHAN CENKER

 
Toplam blog
: 749
: 1983
Kayıt tarihi
: 11.10.07
 
 

Yazmanın hayatın akışının bir parçası olduğu kanısındayım. 6 Mayıs 1982'de doğdum ve İstanbul Kar..