Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '14

 
Kategori
Yoga / Meditasyon
 

Bel fıtığına karşı ne tarz bir yoga?

Bel fıtığına karşı ne tarz bir yoga?
 

Yoga yıllardır hayatımın bir parçası... İlk başladığım zamanlarda haftada iki-üç defa yoga derslerine katılmak bana yetiyordu. Eğitmenlik kursuna katılıp da kendi kendime asana akışları yapmaya başladığımda haftada iki-üç gün bana yetmemeye başladı. Neredeyse her gün, beş dakika bile olsa, bir yoga akışı yapmak istiyordum. Bedenim yoga istiyordu. Böylece bir-iki asana bile olsa günüm yogasız geçmemeye başladı. Ta ki bir buçuk ay öncesine kadar...

Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Bir buçuk aydır kasık ağrısı çektiğimi ve bu ağrının zaman içinde bacaklarımın yanına, kalçamın arkasına — tam olarak sakruma — ve ayak tabanlarıma kadar yayıldığını anlatmıştım. En sonunda teşhis konuldu. Maalesef günümüz rahatsızlığı: Bel fıtığı. Rahatsızlığın henüz başında yakaladığımız için şanslıymışım. Doktor çok ciddi boyutta olmadığını, ilaç tedavisi ve doğru hareketlerle bu rahatsızlıktan kurtulabileceğimi söyledi. Yaşasın!

Teşhis konulduktan sonra, yoga eğitimlerim boyunca tuttuğum notları tekrar gözden geçirdim. Özellikle omurga ile ilgili olan eğitimlerimi... Hani insan kendine konduramaz ya, aslında ağrılarım en başından beri "bel fıtığı" sinyali veriyormuş. Ben anlayamamışım bir türlü. Notlarıma göz attığımda fark ettim.

Öncelikle bel fıtığı neydi? Bunu araştırdım. Omurlarımız, önde silindire benzeyen yuvarlak bir yapı, ortada bir kanal ve arkada da yanlara doğru çıkıntıları olan kemik parçalarından oluşur. Bu çıkıntılar omurların arasında eklem oluşturur. Omurların ön kısımlarının arasında kıkırdaktan oluşan yuvarlak süngerimsi yapılara "intervertebral disk" adı verilir. Bu diskler omurların arasında bir yastık vazifesi görerek omurgadaki basıncı yayar ve şoku azaltır. Omurların üst üste binmesini engeller ve sinir köklerine basıyı azaltır.

Disklerin güçlü fibroz dış kısmı ve jöle benzeri "nukleus pulposus" adında bir orta kısmı vardır. Bel fıtığı, yastıklama görevi gören ve omurgaya esnekliğini veren bu disklerin yerinden oynaması sonucu olur. Yerinden oynayan disk, omurilik içinden geçen ve vücudun pek çok noktasına beyinden gelen mesajları ileten sinirlere baskı yapar. Bu bası, bele ve bacağa yayılan elektrik çarpması gibi keskin ağrıya neden olabilir. Zamanla uyuşukluk, duyu ve kuvvet kaybı da görülebilir.

Bilgilerimi tazeledikten ve sindirdikten sonra ne tarz bir spor ve yoga çalışması yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Doktor, yürüyüşe devam edebileceğimi söyledi. Yoga ve esnetmeye bir süre daha ara vermemi tavsiye etti. Karın ve sırt kaslarını güçlendirmek faydalıydı.

Bunun üzerine günlük programımda küçük değişiklikler yaptım. Yürüyüş bandında yürümeye devam ediyordum ama daha yavaş bir hızla yürüyordum. Yokuş yukarı yürümüyordum. Eliptik bisiklete ara verdim. Karın kaslarımı sırt üstü yatarak çalıştırıyordum. Ayaklarımı 90 derece yukarı kaldırmıyordum. Oblik kaslarımı çalıştırmıyordum çünkü yanlara eğilince iyi hissetmiyordum.

Bedenimi esnetmeye ve yogaya gelince... "Stretching" derslerine girdiğimde, "blok" ve "bolster" gibi yoga ekipmanlarından faydalanıyordum. Öne eğilirken, minicik de olsa dizlerimi büküyordum. Bedenimi "fleksiyon"a sokmuyordum. Yani öne eğilirken omurgamı yuvarlamıyordum. Mutlaka "aksiyel ekstansiyon" yaparak öne eğiliyordum. "Aksiyel ekstansiyon", omurganın doğal eğilimlerinin aynı anda düzleştirilmesi diğer bir deyişle servikal lordoz (boyun çukuru), torakal kifoz (sırt kamburu) ve lumbar lordozun (bel çukuru) ortadan kaldırılması, omurganın düzleştirilmesi ve omurga boyunun uzamasıydı. Benzer şekilde, burgu yapmadan önce de omurgamı iyice yukarı doğru uzatıp omurgamı çok hafif döndürüyordum. Sırt kaslarını güçlendiren "full back" dersi ise benim için çok faydalı bir dersti. Bu derste de "blok" ve "bolster" kullanıyordum. Öne eğildiğimizde omurgamı aksiyel ekstansiyonda tutup düz bir omurga ile sakroiliak eklemden eğiliyordum. Yarım kiloluk "dumbell" kullanıyordum. Zorlandığımı hissettiğimde ise ağırlığı bırakıp çalışmaya devam ediyordum. Yani kendime az çok bir program belirlemiştim. Öyle ya da böyle spor yapıyordum. Yogaya ise ara vermiştim. Uzun bir süredir kardiovasküler çalışmalarımdan sonra "yin yoga" yapıp bedenimi esnetiyordum. "Yin yoga" bir asanada en az üç dakika bekleyip derin bağ dokularına kadar esneten bir yoga tarzıydı. Çoğunlukla öne eğilmelerden oluşuyordu ve omurga hep "fleksiyon"daydı. Yani benim teşhis sonrası durumumda yapmamam gereken asanaları içeriyordu. Bu nedenle, yoga pratiğime ara verdim. "Hatha" ya da "vinyasa" yoga yapabilirdim ama doktor bir süreliğine bedenimi esnetmememi tavsiye etmişti. Ters duruşlara da ara vermek zorunda kaldım. Karın kaslarımı her ne kadar sıksam da, ters duruşlarda omurgamı "muz" pozisyonuna sokma riskim vardı. O yüzden "adho mukha vrksasana" (kol duruşu) ve özellikle de "pincha mayurasana" (ön kol duruşu) benim için bir süreliğine hayal oldu. Ara sıra "sirsasana" (baş duruşu) yapıyorum. Ama duvar destekli...

Bel fıtığından muzdarip bir öğrenci dersinize girdiğinizde ve dersin başında size bunu söylediğinde nasıl bir cevap verirsiniz? Bu güne kadar sadece kitabi bilgi vermişim. İnsan kendi hissetmediğinde, karşısındakine verdiği bilgi sadece kitabi oluyormuş meğer... Sahi bu öğrencilere ne tavsiye ediyordum? "Öne eğilirken omurgayı iyice uzatıp kalçadan öne eğilin. Omurgayı yuvarlamayın. Öne eğilmelerde dizleri hafifçe bükün. Arkaya eğilirken ve burguları yaparken de omurgayı iyice uzatıp ondan sonra eğilin ya da bükülün." Kuramsal olarak doğru. Peki ya gerçek hayatta?

Bel fıtığından muzdaripsem ve yoga derslerine katılıyorsam, en başta dikkat edeceğim şey öne eğilmeler... Dizleri büküp "sternum"u (iman tahtası) öne doğru uzatıp başın tepesinden öne uzayıp beli düz bir şekilde tutarak öne eğilmek gerek... Yani kuyruksokumunu geriye doğru itip beli düz tutup omurgayı uzatarak... Bu süreçte omurgayı yuvarlamaktan kaçınıyoruz. Öne eğilmelerde bacakların arkasındaki "hamstring" kaslarını esnetmeyi amaçlıyoruz. Yerde sırt üstü uzanarak da bacakların arkasındaki kasları esnetebiliriz. Ağrının çok yoğun olduğu zaman, yere uzanıp bacakları tek tek 90 derece havaya kaldırıp yoga kemeri ile bacakların arkasındaki kasları esnetebiliriz (supta padangusthasana). Ya da kalçayı duvara yaslayıp bel altına bir bolster alıp bacakları duvara yaslayıp "hamstring" kaslarını bu şekilde rahatlatabiliriz (viparita karani).

Arkaya eğilmeleri yaparken de omurgayı iyice uzatmalıyız. Akut bel ağrısı hissettiğimiz zamanlarda arkaya eğilme yapılmamalıdır. Bel sorunu yaşayan kişiler ise dikkatli yapmalılardır. "Ardha bhujangasana" (bebek kobra) ya da "sphinx" (sfenks) duruşları sadece göğüs kafesi altına kadar bedeni kaldırarak yapılabilir. Ağrı hissettiğimizde hemen duruştan çıkmalı ve dinlenmeliyiz. Bu duruşlarda rahatsak "bhujangasana"yı (kobra) deneyebiliriz. "Ardha salabhasana" (yarım çekirge) ya da "salabhasana" (çekirge) duruşları da yapabileceğimiz arkaya eğilmeler arasındadır. Sadece göğüs altına kadar kalkıp sırt kaslarını çalıştırmak için kolları teslim olmuş şekilde yanlara açmak ve öne uzatıp geri çekmek bedeni rahatlatabilir.

"Tadasana" (dağ duruşu) omurgayı doğal kıvrımlarına sokmamıza yardımcı olduğu ve özellikle de kuyruksokumunu içeri almamızı sağladığı için bel fıtığını iyileştirme sürecinde kullanabileceğimiz bir duruştur. Karın kaslarını güçlendiren asanalar da bu süreçte başvurabileceğimiz duruşlardır. Burgular ise kimilerine iyi kimilerine kötü hissettirebilir. Bu nedenle, burgu yapmamız gerektiğinde ellerden bedeni çevirmemek gerekmektedir. Omurgayı yukarı doğru iyice uzatıp tüm kıvrımlarını düz bir hale getirdikten sonra (aksiyel ekstansiyon) bedeni göbek deliğinden sağa ve sola çevirmeliyiz. Bedeni burguya soktuktan sonra ellerimizi yere koyabiliriz. Böylece burguyu sadece torakal (sırt) omurlarından yapıp ağrı hissettiğimiz yerde hemen bir adım geri çekilebiliriz.

Madem yoga bu kadar rahatlatıcıydı ve her soruna iyi gelebiliyordu, ben neden kendimi sakatlamıştım? Belki uzun zamandır "yin yoga" çalışmak ve omurgamı çok uzun süredir "fleksiyon"a sokan asanaları yapmak bu soruna sebep oldu. Belki yoğun bir şekilde ters duruş çalışmam bedenime zarar verdi. Üst üste duvara zıplamak, kol duruşuna, ön kol duruşuna sıçramak... Belki de yürüyüş bandında yokuş yukarı hızlı yürümek ve koşmak... Ya da "yin yoga" sırasında kendimi çok huzurlu hissedip meditasyona geçmem ve ne kadar uzun süredir o asanada hareketsiz kaldığımı fark etmemek... Acıyı hissetmemek...  Rahatsızlığımın sebebi aşırı yoga pratiğim bile olsa, bu sorunu yine yoga ile çözebileceğimi de biliyorum. Yoganın engin dünyasının bedenimi iyileştirecek asanalar ve çalışmalar barındırdığını da biliyorum. Bedenimin, "ruhumun evi" olduğunu ve benim onu hor kullandığımın da farkındayım. Ama uyandım. Fark ettim. Şimdi tek yapmam gereken, engin yoga dünyasının içinden bana faydalı olacak uygulamaları seçmek ve onlar üzerine yoğunlaşmak...

 
Toplam blog
: 201
: 432
Kayıt tarihi
: 08.05.13
 
 

Uluslararası Yoga Alliance onaylı hatha, vinyasa, yin ve prenatal yoga eğitmeni... Hayata bambaşk..