Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bela!

Bela!
 

Aslında beynin hakikati gereği sadece korktuğumuzu bize yaşatmıyor; talep ne ise onun karşılığı açığa çıkıyor. ................................


Genelde hepimizin tecrübe edip, sık sık dile getirdiği bir durum vardır: “Korktuğum başıma geldi!” deriz. Neden korkmuşsak, neden kaçmışsak mutlaka o şey ya da durum döner dolaşır bizi bulur. Böyle durumlarda da yine pek çoğumuz ya bu şekildeki oluşumların neden başımıza geldiğini anlayamaz ve serzenişte bulunuruz ya da sessiz kalır yaşadığımız her ne ise içimizde çözümlenmemiş bir başka sıkıntı olarak bunu yaşatmaya devam ederiz.

Korkulanın başımıza gelmesi bilimin tespitine göre ele aldığımızda, artık biliyoruz ki; beyin içinde düşünülen herşey çöp bilgi dahi olsa kayda geçen bir girdidir. Bu ister vehim-korku kaynaklı olsun, isterse de olmasın, beyin bu bilgiye denk düşecek bir bilgiyi bir başka deyişle oluşumu oluşturmak için tüm mevcut verileri tarar ve yayınını yapar, dışımızda diye adlandırabiliceğimiz olay ya da kişileri bir mıknatıs gibi çekerek, bu düşünülen ve korkulan durumu oluşturur ve yaşatır.

Aslında beynin hakikati gereği sadece korktuğumuzu bize yaşatmıyor; talep ne ise onun karşılığı açığa çıkıyor.

Bu açıdan baktığımızda da benim özellikle son yıllarda dikkatimi çeken nokta; pek çok insanın düşüncesinin ve talebinin içinde yaşadığı aslında bir hologramdan ibaret olan sanal dünyasını güzelleştirmek, zenginleştirmek olduğu. Madde sanısı içinde olan beyinlerini-düşüncelerini daha çok maddesel olgulara; para, mal, mülk.. vb sahip olmak adına yöneltmeleri ve düşünce girdisinin-inputunun bunlar olması sebebiyle de elde ettiklerinin bu doğrultuda olması.

Bunun yanında, bunca dünyasal çaba-koşuşturma içinde, onca kalabalık içinde kendi içine dönebilen, aslında dışında diye bir dünyanın olmadığını, algıladığı herşeyin kendi beyinindeki hologram dünya ve kendi hakikiatinin de o sonsuz güç ve kudret olduğunun farkına varan , idrak eden beyinlerin de talebi ve yaptığı yayın tabii ki korkudan arınmış bir yayındır...

Sakin, dingin ve tepkisiz. Ne istediğini ve neyle karşılacağını ve yaşayacağını bilen ama bunu kabul eden, buna hazır olan..

Bu ne istediğini bilen ve başına gelecek herşeyin yaptığı yüksek talebin bir neticesi olduğunu farkında olan bir beyin de yeri gelir ünlü sufi Beyazidi Bestami Hazretleri gibi “Ekmek veriyorsun, bari azıcık bela ver de katık edelim” der.

Çünkü bilir ki; beyin hakikatini durağan, emniyetli, her günü aynı şekilde yaşayan bir şekilde, bir işleyişle yaşayamaz. Yine bilir ki, korkunun ecele faydası yoktur ve yaşanılacak herşey programı gereği yaşanılacaktır ve mutlaka herşey onun bilinçsel gelişimi için gereklidir.

Apaçık aşikar olan bir durum da en büyük belâların muntazaman, Nebi/Rasullere ve Velilere isabet ettiğidir. Çünkü, en güçlü beyinlerin, yüksek frekans düşünce üretenlerin yine sistemin işleyişi gereği çekeceği yayın elbette yine aynı derecede güçlü oluşum ve olaylardır.

Şunu aklımızdan hiç çıkarmayalım ki; bir kişi kendine tecrübe kazandıracak şeyler yaşamadan güçlü olamaz, bir yere varamaz. Kaldı ki, amaç hakikatimiz olan o sonsuz potansiyelin açığa çıkış farkındalığı ile yaşamaksa, o zaman bir olaydan kaçmak, bir kişiden kaçmak, hakikate yönlendiren seslenişlerden uzak durmak, hep kendini, nefsini emniyette tutmak, nedenli isabetli olabilir ki?...

Günümüze kazar uzanmış pek çok yüksek frekans üretimli hakikat ehlinin tecrübeleri tüm insanlığa ışık tutmuş, o oluşumlar tüm insanlığa rehber olmuştur. Eğer bu yüksek frekanslı beyinlerden yayılan talep doğrultusunda oluşan olaylar gerçekleşmeseydi, onlar da korkup, düşük frekans üreterek, nefslerini korumaya alıp, güvenli bir yaşam peşinde olsalardı, o zaman insanlığa kim ışık tutacaktı?

Acaba bunu hiç düşündük mü?...

Sevgili Okurlar,

O zaman gelin şunu sorgulayalım hep beraber...

Sahip olduğumuzu düşündüğümüz şeyleri kaybetmemek adına hep güvenli bir beldeye mi kaçacağız, yoksa bize bahşedilen,  özümüzdeki o muhteşem potansiyeli farkındalıkla yaşamak için talebimizi yapıp, kendimizden kendimize karşımıza çıkan her olayı, bu hakikat yolundaki bilinçsel gelişimimiz için gerekli  görüp, bu dünyada yaşayan hakiki anlamda korkusuz- cesurlardan mı olacağız?

Buna siz karar vereceksiniz.

Ahmed F. Yüksel

https://twitter.com/sufafy

http://www.ahmedhulusi.org/

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..