Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bela

Bela
 

İnsanoğlunu tedirgin eden, hayatını sınırlayan bu kavramı biraz açalım. 

Belanın en şiddetlisi Nebilere ve Resullere, sonra Velilere, sonra Salih insanlara, sonra Müminlere geliyor. 

Dolayısıyla bu anlamda farklı bir önem taşıyor.

Bahsi geçen insanlar kendini bilen yapılar.

Onlar için bela diye bir şey söz konusu değil. Velayet, zaten bu tip şeylerin üstesinden gelir.

‘Velilerde korku, hüzün ve mahzunluk oluşturacak herhangi bir şey yoktur.’ der ayette. Aynı şey Vahiy alanlar için de geçerli. Dolayısıyla bela diye bir şeyden bahsedilemez.

Ama hadiste göz göre göre beladan bahsediyorsa, konu geneli de ilgilendiriyor diyebiliriz.

O nedenle farklı bir açıdan bu konuyu incelemek gerekir diye düşünüyorum.

Kuşkusuz bir olaya zoomlama yaparken, öncelikle neyin ne olduğunu tespit etmek lazım. ‘Soru ilmin yarısıdır.’ diyor hadis-i şerifte. Soruyu anladıktan sonra, vereceğin cevap da konuya yakın bir şekilde ve onu aydınlatıcı bir düzeyde olması gerekir. Soruyu anlamadıktan sonra; vereceğin cevaplar veri tabanında birikmiş olan, o an içinde bir takım datanın senden açığa çıkışıdır, başka hiç bir şey değildir. Ehli bilir; dışardan bu işlere vakıf olmayan bir kişi ‘çok güzel konuşuyor, çok güzel anlatıyor, biz de faydalanıyoruz. ‘ diyerek bir geçiştirme yapar; bu doğru bir şey değildir.

Veyahut da, bir takım kimselerden duyduğu bilgilerle o soruyu cevaplamak zorunda kalır..

Anlaşılan şu ki kesitsel, sınırlı bakış açılarınızla olayların üzerine gitmek oldukça zor. .

Bir insanın olgunlaşması, tekâmül etmesi, insanlarda belli açılımların olması için kendi huy ve tabiatına aykırı bir takım ters şeylerle karşılaşması gerekir ki, biz buna bela diyoruz.

Bela, üzerine geldiğinde yapılması gereken en önemli şey, ya tepkisiz kalmak yada sessiz kalarak Hz. Meryem’de olduğu gibi suskunluk orucuna girmek…

Bir başka örnek  vermek istiyorum.   Hz. Rasulullahla HzEbubekir beraberlerken bir adam gelir ve çirkin sözlerle Hz. Ebubekir’e saldırmaya başlar. Hakaret eder, küçümsemeye çalışır, tacizde bulunur. O, sabırla dinler… Sonunda dayanamaz ve aynı şekilde cevap vermeye başlar. Olay bittiğinde ise Rasulullah’ın üzgün olduğunu görür ve nedenini sorar.

Muhteşem Beyin ‘senin ona karşılık vermen gerekmiyordu, melekler ona cevap veriyordu’ şeklinde bir yaklaşım yapar. 

Yaşanan bu olayın Ebubekir için  ne kadar üzücü  bir bela olduğunu tahmin edebiliyor musunuz?  

Bela modelinin her an insan için geçerli olabileceği, gerçeklerin açığa çıkması için  gerekli bir senaryo olarak ortaya çıkacağını gösterirken, kesinlikle uyarıcı yönleri de var.  Tabi insan beşeri düşüncelere dalarak o belalar altında muhakkak ki eziliyor ve kırılıyor, günaha giriyor, karşı taarruza giriyor, ayrıca dedikodulara teşebbüs ediyor.

Bizler en ufak bir hakarette etki altında kalarak birbirimizi suçluyor, ‘şöyle yapmasaydın böyle olurdu, şöyle söyleyebilirdin’ falan diyerek boş boş konuşuyoruz.

Bela, düşünebilen beyinler içinde geçerli olan bir şey.

Nitekim bütün Nebiler ve Resuller sisteme uygun bir yaşam tarzını kabullendikleri için belanın en şiddetlisini yaşamışlardır. 

Bakın Hz. Resulullah tam 55 defa Ebu Cehil’in evini, 60 kere de Ebu Leheb’in evine giderek, ölüm ötesi yaşamın zorluklarından, insanların ne kadar hazırlıksız yakalanacaklarından, ne kadar zorluk çekeceklerinden bahsederken, çok korkunç şekilde hakaretlere uğramış ve geri dönmüştür.

Bu açıdan bakarak Ebu Cehil ve Ebu Leheb’in yaşantısı İslam için tam bir bela olarak nitelendirilebilir.

Aynı şeyler bizler için de geçerlidir. Ancak küçük bir önemli not  ise; Nebi ve Rasullerin, Velilerin, daha sonra Müminlerin İNSAN vasfında oldukları için sistemin sert etkilerini üzerlerine çekerek, acımasız gerçeklerden kurtulmaları nedeniyle bu işi gönüllü olarak yapmalarıdır.

Unutmayın Sema, bu tür insanlar sayesinde ayakta duruyor.

Onlar olmasa işimiz bir hayli zorlaşır, halimiz harap olur.

 

Ahmed F. Yüksel

facebook.com/ahmedfevzi.yuksel
instagram.com/sufafy
twitter.com/sufafy

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..