Belgegeçmez!

Bloglarıma bakıyorum da “incir çekirdeğini dolduran” bir mesaj bile yok!

Düşünün ki beni bir gazetenin köşe yazarı yaptılar!

“Hadi koçum bu köşe yaz köşesi!”

“Abi bu kadarcık yere sığmam ben! Yerim dar!”

Mazeret tabi! Hergün ne yazarım!

Yıl doksan beş! Bir gazeteye haftalık ilan vermiştik.

“Beton yığınların altında yaşamayın. Ahşabı seçin! Ahşabın doğallığını sıcaklığını seçin.” diye.

Sonunda da bir slogan uydurmuştum.

“Bundan iyisi can sağlığı.

Bundan sonrası can sağlığı!”

Bu gazeteden iki tane ev siparişi aldık. Gene geldiler.

“Abi bize sektörel sayfada yarım sayfa ilan ver, biz de seninle bir röportaj yapalım, altında yayınlayalım!”

“Tamam!” dedim.

Birkaç resim seçtim katalogdan! Kendim soruyorum kendim cevaplıyorum bir röportaj yazdım! Atıyorum tabi! Ağacı bu baştan sokuyorsun öbür baştan ev olarak çıkıyor! Fıkrası gibi! Yeni duymuştum o fıkrayı o zamanlar! (burada anlatamam!)

Yayınladılar!

Kıbrıstan bile aradılar!

“Ahmet Bey, o fabrikayı burada kuramaz mıyız?”

“Hangi fabrikayı kardeşim?”

“Sucuk fabrikasını!”

“Ne sucuğu kardeşim? Biz ahşap evler yapıyoruz!”

Sekretere kızdım!

“Bir daha Kıbrısı bağlama bana. Dip Karpas eşeklerini sucuk yaptıracak adam arıyorlar! Biz sucukçu muyuz kızım?”

Şimdi başa döneyim gene!

“Abi belgeyi buradan sokuyorsun çıkışta ihtilal oluyor!”

“Peki ihtilali buradan sokunca?”

“Demokrasi!”

Sanırım fıkrayı biliyordunuz!!

Sloganım aynı!

“Bundan iyisi can sağlığı!

Bundan sonrası can sağlığı!”