Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '11

 
Kategori
Deneme
 

Belirsizlik

Belirsizlik
 

 İnsan bilmek istiyor. Medeniyetin gelişimi, bilmek ve anlamak eylemleri üzerinden devam ediyor. Yaşama dair ne varsa çözümlemek, nedenlerini ortaya koymak ve yaşamak eylemini bir sonuca bağlı olarak sürdürmek çabası insanın en önemli etkinliği.

         İnsanın cennetten düşmesine ilişkin kutsal kitapların en önemli metaforu bilgi ağacı meyvesinin yenmesidir. Bilgi meyvesine sahip olan insan, yargılama gücünü elde eder. Ve yargılama Tanrı katının en önemli suçu olarak cennetten kovulmayı gerektirir. İyi ve kötü muhakemesi yapmaya başlayan bir varlık, Tanrının koşulsuz sunduğu nimetler karşısında dengeyi bozar, düzeni alt üst eder. Bu nedenle artık muhakeme gücünü elde etmiş olan insanın bu gücünü karşılayacak şartlar içinde varlığını sürdürmesi gerekir. Dünya tam da bu koşullara uygun bir yerdir. İnsan orada varlığını sürdürmeye başlar ve muhakeme gücü artık onun yegane silahıdır. Düşmüş insanın yeniden yükselmesi de bu silahı nasıl kullanacağına kalmıştır.

         İnsanlığın yazgısının ip uçlarının yer aldığı geçmiş zaman efsaneleri insanın bilgiye ulaşmasının bedelini açıkça sergiler. Bilgi ve muhakeme sorumluluktur ve özgürlük sorumluluğun ikiz kardeşidir. Birinden vazgeçildiğinde diğeri de ortadan kaybolur. İnsanın özgürlük arayışı sorumluluklarına sahip çıkmakla gerçekleşebilirken, sorumluluk anlamak ve bilmekle mümkün olabilir. İnsan cennetteyken sahip olduğu özgürlüğünü bilgiyle yitirirken, ona tekrar sahip olmak için bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Tüm mücadele bu paradoks etrafında döner durur.

         İnsanın kutsal kitaplarda sözü edilen cennetteki yaşamında sahip olduğu özgürlük; beklentisizlik, gelecek kaygısı taşımaması ve varlığının tehdit altında olmamasına dayanırdı. İnsan belirsizlik olmayan bir yerde huzur ve mutluluk için de yaşamını sürdürmekteyken bu yaşam için bir sorumluluğa sahip değildi. İnsanın bu tatlı hayattan vazgeçmesini şeytanın yalanına bağlamak en hafifinden aymazlıktır. Bu olayın baş aktörü Tanrının, koyduğu ilk yasağın irade ile donatılan insanın deleceği ilk yasa olacağını bilmemesi mümkün müdür. Topraktan yaratılan insan gurbete gidip tekamülünü gerçekleştirmelidir. Maça bir sıfır mağlup başlayan ademoğlu, yazgısının belirlendiği ihanetinin bedelinin hesabını verecek, yuvaya dönüşün yolunu bulmaya çalışacaktır.

         Kutsal kitapların, mistiklerin binlerce yıldan bu yana altını çizerek anlatmaya çalıştıkları insan eyleminin özünün, insan zihninde böyle bir yansıması vardır. Cevaba muhtaç pek çok soru bulunmakla birlikte, üzerinde uzlaşılacak ortak bağlam insanın tekamülünün  özüne doğru olduğudur.

         İnsan bildiği anda belirsizliğin de farkına varmıştır. Bilmenin eylemi belirsizliği adım adım geriletirken, insan ilerlediği bu yolda varoluşun gizemini açımlamaktadır. Sahip olduğu her bir donanımı belirsizliğin üzerine silah olarak doğrultan insanın yaşam mücadelesi medeniyet denilen donanımı oluşturmuştur. Medeniyet tarihinin gelişimi aynı zamanda insanın yeryüzü cennetini oluşturma çabasıdır. Felsefe ve bilimin önderliğinde sürüp giden bu mücadelenin varış noktasının muğlaklığı, insanın hayal gücünü tetikleyen inanılmaz bir güç oluşturur. Varlığın anlamını arayışın çoğu zaman perdelendiği, amaç ve aracın birbirine karıştığı dünyevi yaşamda sergilenen insan tavrı, ne yönde olursa olsun aslında tekamüle hizmet eden bir çizgi söz konusudur.

         İnsan, “bilmekle” karşılaştığı belirsizliği yine bilgiyle aşmaya çalışırken, her sonuca ulaştığı yanılgısı karşısında sonsuz ve kaotik sistem tebessümünü kondurmaktadır, güleç yüzüne. Makro ve mikro iki sonsuzluk arasında kendini arayan insan, belirsizliğin yarattığı yaşam enerjisi ile bulmayı umduğunun peşinde çılgınca bir macera yaşıyor. Yaşamın anlamını bir sonuca bağlama çabası bazen yolda olmanın keyfini kaçırsa da, yeni yolların keşfedilmesine olanak yaratıyor.

Üzerinde yürünecek pek çok yolumuz var ve nice yollar açılacak ufkumuzda. İnsan ruhunun ve aklının çeşitliliği kadar artabilecek yollar bu sonsuz kaosun içinde ağlar örerek aydınlatacak evrenimizi. Sonun nereye varacağını bilmek mümkün değilse de yolda olmanın heyecanını kaybetmemek ve umulana ulaşma gayreti tekamülümüzün ana eksenini oluşturuyor.

O zaman, her neysen ve neredeysen kolay gelsin

 
Toplam blog
: 58
: 536
Kayıt tarihi
: 14.09.11
 
 

"Uzun ince bir yoldayım" diye tarif etmiş hayatını Ozan Aşık Veysel. Yazdığı bu sözlerinde beni e..