Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '11

 
Kategori
İlişkiler
 

Belki çok kalp kırdım ama onlar da az kırılgan değillerdi hani...

Belki çok kalp kırdım ama onlar da az kırılgan değillerdi hani...
 

belki çok kalp kırdım ama onlar da az kırılgan değillerdi hani...


Bir deneyeyim bakalım…yazabilecek miyim? Uzun zaman oldu ve ben içimden geçenleri yazmak için klavyenin tuşlarına dokunmadım…ya da dokunamadım diyeyim. Çok çalışmak değildi, çok yorulmak da değil…İçten gelmemesiydi sadece. Bu aralar kımkımlanıyorum…Hadi diyorum kendince bir şeyler yaz …yaz da tamamlanmıyor ki. Hep yarım kalıyor. Ne çok yanılıyorum bu ara. Oysa çok basit…Bir konu belirle aklında…Giriş – gelişme- sonuç…işte bu.…mu? Değil tabii ki…

Adı olmayan, sonunu bilmediğim ama bitmiş gibi duran ve noktası olmayan bir cümle var önümde…Noktayı koyamadığım için tamamlanmıyor. Zaten hiç beceremedim noktayı tam yerinde koymayı…Hep nokta konuldumu her şey biter sanırdım…Cümle bitiyor ya... Öyle olmuyor…Her noktadan sonra yeni bir başlangıç doğuyor. Biliyorum…Ardıma baktığımda çok kalp kırdığımı görebiliyorum. Ama bir bardağı elinizden bırakıp kırarsanız bu bilinçli yapılmış olur…Bir de eliniz çarpar ve yere düşer öyle kırılır…İşte tam da bunu demek istiyorum. Benim bardaklarım, elimi kolumu salladığımda bana çarpıp düşecek kadar bana yakındılar hep…Kırılgandılar… ve belki çok kalp kırdım ama onlar da az kırılgan değillerdi hani... Tanıdığım her yeni birine kendimi anlatmaktan yoruldum… İstedim ki anlatmadan anlaşılayım. Sanırım biraz sıkıldım. Yine de çok sıkılacak kadar kalmadım hiçbir yerde…Sadece yoruldum. Her an gidebileceğimi saklamadım hiç kimseden ama gitmek de istemedim hiç…Hani dürüstsündür, yalan söylemezsin ama çok yalan dinlersin ya da oynamak istemezsin ama oyunun içinde buluverirsin kendini… Aynen böyle işte… Olgunlaşıyorum sanırım…Artık kimselerin bilmediği şarkıları biliyorum. Eskiyor her şey …Hayatın önüne set konulamıyor. Çağlayarak geliyor çünkü…Biliyorum ki sel olup taşacak. Dakikalar, saatler, günler, haftalar, aylar, yıllar olarak ad değiştiriyor …Tükeniyor…tüketiyor…

Aklım şimdilerde Mevlana ‘dan bir mısraya takılmış vaziyette:

“Her gün bir yerden göçmek ne iyi,
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”


… Ve yeni olmadığını bildiğim halde diyorum ki : Sıcacık Sevgimle…

Funda 

 
Toplam blog
: 11
: 460
Kayıt tarihi
: 29.05.11
 
 

İ.T.Ü. Lisans eğitimli, halen çalışmakta olan biriyim. Okumayı ve okutmayı seviyorum:) Hayatı yaş..