Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '13

 
Kategori
Öykü
 

Belki

Belki
 

Belki bir bilinmeze, belki de umuda uzanan eller ..............................Belkinin dayanılmaz cazibesi........................


Beyaz bir huzurun içinde gözlerini açtı kadın. En son ne zaman gülümseyerek güne başladığını hatırlayamadı, önemi de yoktu. Anında mutluluğun keyfini çıkartmalıydı.

Kollarında uyuduğu adamın yüzünü seyretti, huzurla doldu içi. Adamın saçları arasında dolaştırdı ellerini,bahara uyandırdı içini ve adamı….

Gözlerini sevgiyle açtı adam, sabah ışığından mı yoksa yanında ki kadının gülümseyen varlığımıydı gözlerini kamaştıran anlayamadı.

Baharın esintisi içinde gerindi, sersemliğini attı üzerinden kadının belinden tutup çekti kendine sardı sıkıca, saçlarının arasından koklayarak öptü…

Aşk mı, arkadaşlık mı, sevgi mi, neydi anlayamadı kadın hissettiklerini. Bir dostluktan çıka gelmiş sersemletmiş, mutlu etmiş, sarmış, sarmalamıştı adam. Bildiği bir yoldu yürüdüğü, içine düştüğü mutluluğu açlıkla yuttu, sersemledi.

Oluru olmazı kalmadı zihninde , sadakat kime, neye göreydi. İhanet hangi dilden türemişti, neyin içinden çıkmıştı, kim bulmuştu bu kavramı? Üstüne düşünülecek çok şey vardı belli ki, dostluğa ihanetten, içinde yaşayan sevgiye ihanete kadar. Çoklu değer yargılarının içinde kıskaçta kalmak üzere iken adam çekip aldı kadını düştüğü fikir uçurumlarından….

Gülümsemesi yüzünde donan kadına baktı adam, düşüncelerine denk gelmeyen fikirlerin içinde sıkıştığını anladı. İki gündür yaşanılanları düşündüğünde oda aynı denksizliğe düşüyordu ama kaderin önüne geçilmezdi biliyordu. Kader deyip sığınılacak kaçış yolu bulmada erkekler kadınlara göre bir adım öndeydi her zaman. Anına mutluluk katan kadını da çıkartmalıydı bu halden, yaşananlar olması gerekenlerdi, sorgulanacak çok da bir şey tu ve hesap verilecek biri/leri.

Portakal çiçeklerinin kokusunda dün sarhoş olduklarında ağaçtan koparmıştı kadın için. Komidinin üzerinde duruyordu çiçek. Eline aldı kadının yüzüne doğru getirdi, mis kokunun sihrine kapıldı kadın hemen, düştüğü uçurumdan çıkarttı adam kadını…

Sessiz bir yemin gibi duruyordu aralarında bu hal. Konuşmayacaklardı hiç. Belki yan yanayken olmayacaktı bu konuşma ertelenemeyecekti mutlaka konuşulacaktı ama yüz yüze değil, farkındaydı ikiside. Mutluluk hak mıydı, hakkı olanı almak için illa ki mücadele mi gerekecekti?

Ne verilmiş bir söz, ne de adanmış bir hayat  vardı birbirleri için. Mutlulukla sarmalanmış bildik bir huzur vardı aralarında. Yılların verdiği bir aşinalığın içinde birbirlerini biliyorlardı, tepkilerini, sevinçlerini, detaylara gizlenmiş bakışlarındaki hissi. Farklı olan hayatlarında ki varlıklarının şekil değiştirmiş haliydi. Farklı, yabancı, akıl dışı ama bir o kadar da sıcak, içlerini ısıtan, avuç içlerini terleten, heyecanlandıran, huzur veren. Anlık bir farkındalıkla değişmişlerdi hayatlarında ki konumları. Bir bakıştan yayılan o enerji aynı anda sarmıştı ruhlarını. Hafta sonunu birlikte geçirme planları, planlanmamış şekilde gelişmiş ve kontrolsüzce kendilerini bu durumun ortasında bulmuşlardı.

Bir adım sonrası nereye varacaktı, ne ile sonuçlanacaktı hiçbir şey belli değildi. Belirsizlik çok net ortada duruyordu ama kadının da adamında gözlerinde ki parlaklık o kadar gerçek o kadar belliydi ki her şey kocaman bir yalan olmuştu hayatlarında.

Maviyle beyazın yeşille harmanlandığı bu eşsiz ege kıyısında bilmedikleri bir yaşantının ortasında, bildikleri insanla yola çıktılar….

 

 
Toplam blog
: 127
: 820
Kayıt tarihi
: 22.09.07
 
 

Sıcağıyla bilinen memleketimde bir kış gününde geldim dünyaya. Bütün tezatlıklar hayatımda farklı r..