Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '08

 
Kategori
Havacılık
 

Ben, bir kaç gün önce Paraşütle Atlama kutlamalarına katılmıştım.

Ben, bir kaç gün önce Paraşütle Atlama kutlamalarına katılmıştım.
 

MB yazarıi, THK planör uçağı pilotu ve THK Ankara Çankaya Şube Başkanı


Uçmak mı? Ya da belli bir yükseklikten kendini boşluğa bırakmak mı? Bir yer de ayaklarınız hava da iken ayaklarınızı yerden kesmek gibi bir şey.

Uçmaktan söz ediyorum. Korkusuzca kanat olup yerden binlerce feet yüksekliğin de havada süzülmenin verdiği has bir duygu ile uçmayı tatmak. Ben bunu 10 yaşımda iken babamın İtalya Napoli kentinde ki NATO Karargahına tayini ile İtalya’ya giderken yaptım. İstanbul’dan Roma’ya oradan da Napoli’ye giderken bindiğim uçaklar da uçtum.

Birde geçen yıl Talip Bölükbaşı’nın bize THK’nun İnönü’de ki tesislerine daveti üzerine planör uçağında uçarak yapmıştım. Ve yine aynı Talip Bölükbaşı bu sene aynı yerde 21 ile 22 Haziran’da tekrarladığı MB Toplantısına katılamamıştım.

Evet, Talip Ağabeyimiz İzmir’e yakın olması dolayısıyla Selçuk havaalanın da bulunan ve geçen hafta gerçekleşen Türkiye Paraşüt atlama şampiyonası çerçevesi içersin de 10 Eylül günü Paraşüt kutlamalarını yakından takip etmek için İzmir Blog yazarlarını davet etti. O günün önemini Selçuğa vardığımda öğrendm ki Abdurrahman Türkkuşu adında ki paraşütçümüzün 10 Eylül 1935 günü paraşütle atlayan İlk Türk olmasından dolayı 2 yıldır "Paraşüt Günü" olarak kutlamaktadır. Nitekim de o gün niyetlenmeyip saat 6.00’da kahvaltımı yapmış olarak bisikletimle yola çıktım. Hava da o kadar rüzgar vardı ki bir an gidemeyeceği mi sandım. Ama çok iyi bir yolculuktan sonra saatlerin 9.45’i gösterdiği de Talip ağabeyimizin belirttiği havaalanına 3 saat 36 dakika pedal basarak 77 km’lik yolu asmış oldum.

Talip Ağabeyi bulmak zor olmadı. Gerçi kapıda ki görevli arkadaş zorluk çıkartsa da beni içeriye yönlendirdi. İçeriye girdiğim de karşıma çıkan ilk görevliye Talip Beyi sorduğum da ilerde bulunan çadırlarda olduğunu söyleyince bisikletimin yönünü çadırlara doğru yönelttim. İlerde ki masaların birinde oturan Talip Bey beni görür görmez ayaklandı ve yanıma gelerek beni karşıladı. “Hoş geldiniz Ahmet Bey'ciğin, bizlere şeref verdiniz" diyerek kalktığı masaya yöneldi. Masada birçok paraşütçü arkadaş vardı ve hepsi de o gün için özel yaptırılmış kırmızı tişörtlerini giymişlerdi. Hepsi ile tek, tek tanıştırıldım. Ve ben onlarla tanışmaktan son derce memnun oldum bu paraşüt özel gününde. Ama ne var ki aklımdan isim tutmakta özürlü olduğumdan her bir arkadaşın isimlerini burada yek tek yazamayacağım. Ah! Allah kahretsin yanıma kâğıt kalem getirmemişim isimleri tek, tek not tutayım. Her neyse burası çok nezih bir yer. Bir yandan THK’nda planör uçağı pilotu olmak ya da paraşütçü olup binlerce atlayış yapmak ve burada ki insanlarla tanışmak! Benim İzmir’de bulunan bisikletçi arkadaşlarla hiçbir farkı yok diyebilirim. Hem spor yapıyoruz hem de çevremizi temiz korumaya çalışıyoruz ve kısaca özgürüz. Şahsen ben burada bulunmaktan çok büyük keyif aldım diyebilirim.

Ah bu arada belirteyim Talip Bey tanıdığım insanlar arasında en mükemmeli diyebilirim. Dikkatimi çeken tarafı da herkese hitap şekli erkekse “Bey” bayansa “Hanım” şeklinde olmasıydı. Özelikle bana karşı göstermiş olduğu ilgi ve alaka beni son derece memnun etti. Kendisini tanıdığım için son derece bahtiyar kaldım. Zaten de ben orada iken herkesin giymekte olduğu o kırmızı tişörtü bana da ayarlama lütfün de bulundu. Bir baktım o kırmızı tişört biraz sonra üstümdeydi.

Talip Bey’de beni çok farklı bir şekil de tanımış. Zaten de farklı bir kişiliğim var. Olmaz mı? Talip Bey oradaki arkadaşlarına beni tanıtırken çevreye bisikletle giden dostum diye tanıttı. Oraya bisikletle gitmenin ve yaptığım işin ne kadar güzel bir şey olduğunu çevresinde ki arkadaşlarına en güzel anlatan Talip Bey’di bana göre. Teşekkürler Talip Beyciğim. 77 km mesafeyi pedala basarak gelmek özelikle Talip Bey için gitmek paraşütten atlamak kadar da beni zevkli kıldı.

Talip Beyin ilginç bir kişiliği var diyebilirim. Talip Bey bloglarında havacılığı, THK’nu ve bununla birlikte orman yangınları hakkında bizlere bilgiler verir durur. Geçen günler de öyle bir blog yazmış ki tahtalı kuşun hikayesini anlatmış. Benim bloglarımı okuma özürlüsün diyen değerli bir arkadaşına yalnız bloğunu okutmak için laptop geldi önümüze ve laptopun pili bittiğinden elektrik arandı ve bulundu. Laptopu açmamız epey de zahmetli oldu, tabi de Talip Beyin sayfasına misafir olmakta. Sizin de okumasını da izdirham ederim efendim.

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=120703

Bu ara 15 dakika sonra atlayışların başlayacağı anonsu yapıldı. Bizler de başımızı göğe diktik. Her bir pervaneli uçak havalanıyor belli bir yüksekliğe gelerek paraşütçüleri yere salıveriyorlardı. Bilindiği üzere gökyüzün rengi mavi olmasına karşılık paraşütün renklerinin değişik olması havada renk cümbüşsünün oluşmasına sebep olmaktaydı. Tabi ben de elimde kamera hiç durmadan hareketsiz çekim düğmesine basarak görüntü yakalamaya çalıştım. Bazen başarılı idim. Bazen de değil. Hem çok uzaktaydılar hem de onları yaklaştırmam gerektiğinden karenin içine sokmam epey vaktimi almaktaydı. İşte o güzel kareleri nihayetinde yakalamış bulunmaktayım. Paraşütün renk cümbüşlerini galerilerimin köşesinde bulabilirsiniz.

Saat 12.30 gibi yine Talip Beyin davetlisi olarak oranın yemekhanesine misafir olduk. Paraşütçülerin eşliğinde tabldot usulü yemeklerimiz yerken masamızda bizimle birlikte yemek yiyen bir büyüğümüzün anlattığı bir hikâaye beni ve Talip Bey’i gerçekten düşündürdü. Anlattığı hikaye bir paraşütçünün yaptığı 10 bin atlayışa karşılık 5 m yükseklikte ki bir çatıdan düşerek ölmesiydi.

Geçenler de en büyük Türk Bayrağını göklerde havalandıran ve bu alan da Güinnes Rekorlar kitabına giren paraşütçümüz de oradaydı ve onunla da tanışma fırsatı elde ettim.

Hafta içi olması nedeniyle ve de benim işsiz takımından olmamla birlikte İzmir’den MB yazarı olarak şu ana kadar benden başka kimsecikler yoktu. Gerçi ben de çalışıyor olsaydım bu güzel günü kaçırmış olacaktım. Ama yine de İzmir’den bir blog yazarı bizleri temsil ediyor olacaktı. İzmir Mavilim Farkında mısınız? rumuzu ile tanıdığımız doktor Ufuk Hanım yoldaydı. İşte o yazarın gelmesini beklerken Talip Bey’le oturduğumuz masada tavla oynanmaktaydı. Eskiden beri tavlaya merakım vardır ve uzun zamandır oynarım. Hem de her çeşidini. Herkesin bildiği düz tavlayı bilirim ama pek oynamasını sevmem. Genel de karışık oynamasından hoşlanırım. Masa da oynanılan düz tavlayı pek oynamam deyince Talip Bey’de beni hafife alarak benimle düz tavlada karşılaşmak için teklifte bulundu. Ne kadar da düzünü oynamaktan hoşlanmıyorsam da Talip Bey’in bu sözlerine karşılık onunla karşılaşıp yenmem gerekiyordu. Bir masa da tavla boştu ve oraya yöneldik. Bizimle birlikte o masaya yönelen bir çiftle karşılaştık. Tavla kapmak için bir tek zar atıldı. Onlar kazandı. Biz de oturduğunuz masada ki oyunun bitmesini bekledik. Bittiğin de Talip Bey’le kozlarımızı paylaştık. Sonuç ne mi oldu? İşte onu Talip Bey’e sormak lazım? Ne de olsa Ege Bölgesinde karşılaştık. Rövanşını benim Ankara'ya yapacağım ziyarete bıraktık. Bir gün olur Ankara'ya gidersem ki gideceğim özelikle Cumartesi günü Efsane pilavını yemeye gittiğim de kozlarımızı paylaşırız. Olmaz mı Talip Beyciğim.

Arkadan da Ufuk Hanım geldi. Böylece İzmir’den Blog yazarları olarak bir anda 2 kişi olduk.

Saatler ilerlemiş dönüş vakti gelmekteydi. Saat 15.00 gibi yola çıkmayı planlamışken. Saat 14.30 da brifingin başlayacağı duyuruldu. Hemen yanımda bulunan Talip Bey’den brifingin ne zaman biteceğiydi. En az 2 saat sürer ve 16.30’da biter diyince ve brifingin ortasında hadi ben gidiyorum denmeyeceğine göre oradan çıkışım yarım saat önce oldu. Talip Bey’e alakaları için teşekkürlerimi iletip orada ki herkesle vedalaşıp yola koyuldum. İyi ki de öyle yapmışsım. Bunu yola çıktığımda karşıdan esen rüzgârla birlikte anladım. Ve planladığımdan çok, çok sonra eve giriş yaptım.

Gönül Notum:

1:
THK Yangın Uçağı alımı kampanyası için, tüm operatörlerden YANGIN yazıp, 3919'a gönderin. Bedeli 6 YTL'dir. Ülkenize katkısı ve yemyeşil ormanlar için.

2. Bir Cunhuriyet Kurumu olan THK'ne üye olun. Rejime ve Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkmanın bir yolu da, rejimin ve kurumlarına sahip çıkmaktır.

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..