Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ben acımasızım.....

Sen çok acımasızsın, o kadar ağladım dönüp bakmadın bile, ben de seni dost bilirdim” diyorsun mektubunda. 

Süperrr, ohh ne güzel söyledin bak, evet ben acımasızım, sana zerre kadar acımam. Soruyorum sana sen “acınması gereken bir zavallı mı olmayı tercih ediyorsun?” Öyle isen çık git hayatımdan, seninle bir an bile geçirmek istemem. Sana acırsam sana en büyük haksızlığı yapmış olurum, “acımak” ne kadar da hastalıklı bir duygu biliyor musun sen?
Sana acıyor olmam için önce kendimi acınacak biri olarak hissetmem gerek, hayata güvenmiyor olmam gerek, haksızlığa uğradığını düşünmem, mağdur olduğuna inanmam gerek. Ya da seni acınacak duruma düşüren birilerine belki de hayata kızmam gerek. Oysa sen şu an yaşadığın her şey için gerekli koşulları kendin hazırladın, tercihlerini kendin yaptın, bana hiç sordun mu? 

İnsanlar çalışıp bir şeyler üretirken, bir işe yararken sen başkalarının özeliyle ilgilenmeyi tercih ettin, “kim kime ne demiş, kimin eli kimin cebinde, kim kiminle beraber?” Gündeminin ilk sıraları bunlarla doluydu. Hergün birileriyle hem de büyük zevk alarak insanların en mahrem noktalarına sakız gibi çiğnedin. Hem de onlara hiç sormadan. Üstelik seni hiç ilgilendirmediği halde… Yaptıklarından keyif alırken hiç kimsenin acımasına ihtiyacın yoktu, bana da ihtiyacın yoktu. 

Şimdi ektiğin çirkin tohumlara bak, iyi bak hem de... Şimdi bedel zamanı, şimdi tercihlerinin sonuçlarına katlanma zamanı… Eğer bunu kaldıracak gücün yoksa “hiç kimsenin hayatına burnunu sokma”, insanların yaşam alanına saygı göster lütfen… Ama asla sana acımamı bekle… Acınılası bir zavallı isen o zaman benden uzak dur, çünkü seni sevmeme izin vermeyeceksin… Ben seni ancak sevebilir, bana ihtiyacın olduğunda yanında olabilirim… 

 
Toplam blog
: 40
: 423
Kayıt tarihi
: 14.04.11
 
 

Eğitimim, hayata dair hiç bir şey bilmediğimi anlamama yetecek kadar, Bilgi birikimim, bilgin..