Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '07

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Ben anne olunca....

Çocuklar, ah çocuklar. Ne kadar saf, ne temizdir dünyaları biz kirletene kadar.

Çocuk yapmaya karar verdiğimde 32 yaşındaydım. Eh artık ben de büyümüş hatta olgunlaşmış, eğitimli bir anne adayıydım. Ona her şeyin en iyisini en güzelini verebilirdim. 33 yaşıma geldiğimde anne oldum. Bunun yaşla ne alakası var diyebilirsiniz, sanki 13’ünde anne olan yok mu? Var elbette. Tam da ondan bahsedecektim zaten. Keşke o kadar beklemeseydim, bugünkü aklım olsa 23-25’de yapardım bu işi. Kadın hangi yaşta, hangi kültürde, hangi eğitimde olursa olsun anne olmalı, dünyadaki hiçbir duygu hiçbir aşk bu kadar büyük olamaz. Ne kadar büyük bir servete sahip olursanız olun, vazgeçemeyeceğiniz terk edemeyeceğiniz tek servettir o (edenlerin insanlığından şüphe etmek lazım).

Canım kızım, 3, 05 kg, 51 cm kucağıma verildiğinde, bu minicik şeyin ne zaman bana “anne” diyeceğini, ne zaman yürüyeceğini, ne zaman büyüyeceğini düşünürken, bir de baktım zaman su gibi akıp geçmiş. Çalışan annelerin yaşadığı pek çok sorunla boğuşurken zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım.

Kızımın pek çok “ilk”ini de kaçırmış olmanın suçluluğunu da atlamamam lazım. Allaha şükür birinci derece yakınların güvenli ellerinde iki yıl, güvenli, sağlam ve kaliteli bir kreşte de önemli bir sağlık problemi ve kaza bela yaşamaksızın 4 yıl geçirdikten sonra kızımın nihayet ilköğretim yaşı geldi.

Artık iş başa düştü, onun bana daha çok ihtiyacı var. Eh ben de artık çalışmaktan son derece yorulmuş olduğumdan, evimin kadını, çocuğumun annesi olmak üzere 22 yıllık iş hayatımı sonlandırmış bulunmaktayım. Onunla yaşağıdığım iyi kötü anıları zaman zaman paylaşacağız elbette sizlerle. Hele okul seçimi, kayıt işkencesi, okul sorunları, bunları daha sonra yaşayacak annelere tecrübeyle sabit bir biçimde aktarmaya çalışacağım.

Aslında 6 yaşında her çocuğun, hayata dair pek çok tecrübesi vardır. Ve yaşları gereği onları öylesine yaşarlar ve yaşatırlar ki, biz büyükleri bazen ağzımız bir karış açık kalacak şekilde şaşırtabilirler. Öylesine saf ve temizdirler ki, hiçbir yoruma hacet kalmaksızın, ne kadar haklı olduklarını görebiliriz söylediklerinde ve yaptıklarında.

Dedim ya, 22 yıllık iş hayatımı sonlandırmaya karar verme aşamasında, eşimle uzun uzun konuştuktan sonra, ailenin bir ferdi olarak, kızımla da konuşma gereği hissettim ve ona artık çalışmayacağımı ve onunla daha fazla vakit geçireceğimi müjdeledikten sonra onun da yorumunu almak istedim. Yaptığı yorum canımı acıttı. Böylesi hikayeleri sadece internette dolaşan kurgu hikayelerden okur ve sözüm ona üzülürdüm. Bir gün benim çocuğumun da karşıma dikilip, “Ben anne olunca hiç çalışmayacağım, hep bebeğimle kalacağım” diyeceğini düşünmemişim. Nasıl da acımasızca ayıbımı yüzüme vurduğunun belki de farkında bile değildi ama ben etmiştim bi kere, o ise cezamı fazlasıyla vermişti. Şimdi günah çıkarma vaktidir. Keşke daha önce olsaydı ama zamanı geri alamayız ki, ha bir de zararın neresinden dönülürse kardır, değil mi?

Yeterince kasvetli bir yazıyı, hafif bir tebessümle bağlamak adına, kızımla babasının bir diyaloğunu da paylaşmak isterim.

-Baba, saçında ne çok beyaz var,
-Kızım bu annenle sen yaptınız hepsini,
-Yok yaa, niye annemle ben yapalım, sen yaşlanıyorsun da haberin yok.

E doğru söze ne denir. Yaşlanıyoruz evet, ama her yaşın ayrı bir güzelliği vardır.

Güzel günlerde, güzellikleri paylaşmak üzere…

 
Toplam blog
: 14
: 1516
Kayıt tarihi
: 02.05.07
 
 

Otuzlu yaşlara veda etmek üzere, bir kız çocuk annesi, 22 yıllık iş hayatından sonra ev hanımlığına ..