Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '14

 
Kategori
Aile
 

Ben babamdan ne öğrendim?

Ben babamdan ne öğrendim?
 

Sevgili babam Sabri Tığlı


Sevgili babacım bir yıldır ayrıyız, bir yıldır özledikçe sana değil resimlerine dokunuyorum. Özgürleşen ruhuna dokunabiliyor muyum bilmem ama çocukluğumdan beri senin benim ruhuma, davranışlarıma, kişiliğime ve yaşamıma şekil veren dokunuşlarının izlerini hala taşıyorum..

Her çocuk farklı bir dünyanın içine doğar aslında ve o dünyadaki büyüklerinin etkisi ile şekillenir..Çoğunlukla anne ve babadır ilk şekillendirici, bazen dede, bazen büyük anne, bazen amca ya da teyze olabilir bu kişi.. Zamanla onların dünyası bizim de dünyamız olur..Bu yüzden böyle bir yakınımızı kaybettiğimizde dünyamızın bir parçasını da kaybetmiş oluruz ama onlardan öğrendiklerimiz ya da model olarak içselleştirdiğimiz özellikler bizde yaşar.

Son bir yıldır geçmişe yaptığım geziler, kişiliğimin yapıtaşlarında ve olaylar karşısındaki duruşumda babamın dokunuşlarının etkisinin zannettiğimden daha çok olduğunu gösterdi bana. Peki ben babamdan ne öğrenmiştim?

  1. Paylaşmayı, “haldeki akrabamızdan sandıkla aldığı meyveleri tabaklara koyar ve biz yemeden önce komşularımıza dağıtırdık”
  2. Büyüklere saygıyı, “kendi büyükleri ona haksızlık  bile yapmış olsa ne yüzlerine karşı ne de arkalarından kötü konuşmadı”
  3. İsraf yapmamayı,tutumlu olmayı, ”sizin babanız tabağınızda yemek bırakacağınız kadar zengin değil derdi”
  4. Çocuklarını gözünün önünden ayırmamayı, “fakirin tatlısı tel dolapta duracağına midesinde durmalı derdi”
  5. İnsanlar arasında ayrım yapmamayı, herkese eşit davranmayı, “Karşısına çıkan ister köylü olsun, ister işçi, ister işadamı ya da bakan hepsi ile aynı ciddiyet ve ilgiyle  görüşürdü.. Benim adamlarım yok arkadaşlarım var derdi…Ne boyun eğdi ne de eğdirdi..”
  6. Borcuna sadık olmayı, “Son borcunu da ödediği bir gün artık geceleri rahat uyuyacağım hiç borcum kalmadı demişti”
  7. Dedikodu’dan sakınmayı, ”İnsanların yüzüne söyleceği şeyler olursa söyler ya da eleştirir ama arkasından çekiştirmezdi”
  8. Dolduruşa gelmemeyi,  “Birileri gelip de ona bir başkasını şikayet ettiğinde dikkatle dinler,  konuşanın yanlışını bulduysa ona açıkça söyler ya da ustaca konuyu değiştirirdi.Ancak ondan yardım istenmiş ise karşı taraf ile de suçlamadan görüşür onu da dinler, sonra tavrını belirler, ikna ile sorunu çözmeye çalışırdı.. Hiç kimsenin dolduruşu ile bir başkasına haksızlık yapmazdı”
  9. Katılımcı demokrasinin aile içinde başladığını, “aileyi etkileyebilecek önemli bir karar verme arifesinde -gelin bakalım aile meclisini bir toplayalım- diyerek durumu anlatır ve bizim de görüşümüzü alırdı..
  10. Yardım isteyeni geri çevirmemeyi,  “kendisinden yardım isteyen her kim olursa olsun hatta bir zamanlar düşmanlık bile yapmış olsa, hiç yüzüne vurmaz yapabileceği bir şey ise mutlaka yapardı. Eğer bana gelmişse başka gidecek kapısı kalmamış demektir derdi.”
  11. Affedici olmayı, kin tutmamayı, “Olumsuz duyguların önce onu taşıyana zarar vereceğine inanırdı, ben içimde kötü şey tutmam kızım derdi”
  12. İnandığı konuda mücadeleci ve sabırlı olmayı, “doğup büyüdüğü kasaba zamanın iktidarınca siyasi nedenlerle köy yapılınca yıllarca her kanaldan kasabanın adını, yapılan haksızlığı duyurmak için çalıştı ve 15 yıl sonra anayasa mahkemesi kararı ile kasabalık hakkı yeniden kazanıldı”
  13. Sorumluluk üstlenmeyi,  “Bir işin yapılması için üzerine bir sorumluluk düşüyorsa, onu şikayet etmeden gerekirse fedakarlık ile yapardı. CHP 1990’larda yeniden açılırken, Kastamonu örgütünü kurma görevi verilince  evi İstanbul’da olmasına rağmen 1 yıl otellerde kalarak kurucu il başkanlığı görevini yaptı”
  14. Çalışmayı, zamanını boş geçirmemeyi, “Bir insanın başına gelebilecek en büyük felaket sabah kalktığında ne iş yapacağını bilememesidir derdi”
 
Toplam blog
: 5
: 201
Kayıt tarihi
: 26.01.13
 
 

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunuyum. İstanbul'a döndükten sonra branşım doğru..