Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '18

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Ben Bir Çınar Ağacıyım

Ben Bir Çınar Ağacıyım
 

Ben, ne bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda;

Ne de ölümsüzlüğün simgesi bir hayat ağacıyım Manas Destanı’nda.

Ne yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl; ne de ipek bir mendil gibi tiril tiril.

Dörtnala gelip taa uzak Asya’dan bir kısrak başı gibi uzanmıyorum belki  Akdeniz’e ama;

Asi bir gergadan boynu gibi gözüküyor silüetim, karşıdan bakıldığında.

Böyle belli belirsiz bir tarifle gizem atfettiğimi düşünmeyin lütfen kendime,

Yok hiç öyle bir niyetim.

Çünkü ben oyulmuş bir içle, zamana direnmeye çalışan bir garip çınar ağacıyım; Bağdat Caddesi’nin tam da ortasında.

Ayrılmamak için ortadan ikiye, öyle bir mücadele veriyorum ki;

Bildiğiniz gibi değil; 

Vallahi bir bilseniz, hiç gelmezdi böyle bir ihtimal aklınıza.

Etrafıma yayılmış metrelerce uzayan güçlü köklerim var,

Sincapların durup etrafa baktıkları,

Göçmen kuşların konup yol aldıkları, birbirine karışmış dallarım.

Eskittiğim yüzlerce takvim değildir dimdik tutan şey beni ayakta.

İlle de bir neden söyle derseniz,

Gövdeme gizlenen çocuk seslerini, söylerim saklambaç oyunlarında

Gölge ettiğim o cömert toprakla dertleşiriz çoğu zaman;

Kusura bakmayın lakin; 

İçi öyle doludur ki; o betonlaşmış hoyratlığınıza,

Öyle bir kabarıverir ki; yüreği bazen,

Sunturlu küfürler geliverir her ikimizin de dilinin tam ucuna.

Hemen lafı değiştirip, rahatlamak isterim onu,

Çünkü kötü söz hiç yakışmaz 

Ne onun topraklığına, ne benim çınarlığıma.

Yemek artıklarınızı yanı başıma kediye köpeğe yem olsun diye bırakıp kaçarsınız;

Böylece, yaptığınız israfların diyetini ödemeye çalıştığınızı anlamıyorum mu sanırsınız?

Merhametiniz o denli fazlaysa madem;

Atın bakıyım kendi kapınızın önüne de;

Görelim bakalım bok kokusuna en fazla kaç gün dayanırsınız?

Güya eşrefi mahlukatsınız;

Kalp gözü diye bir şey var, iman tahtanızın hemen solunda.

Ve güya akıl diye bir meleke bulunuyor o kocaman kafanızın tarağında tasında!

Topraktan ve ağaçtan boşalan yeri sularla seller doldurunca belki o zaman anlarsınız;

Belki dank eder kafanız, hayatınız eksik etek bir vaziyet aldığında.

Ey içi oyuk koca Çınar, bu kadar estin gürledin; 

Nedir yani senin tam olarak bizden istediğin? diye sorarsanız:

Sizden gelecek olan Allah’dan gelsin demek var ama;

Bir demir çubuk isterim sadece, artık iyice eğilmiş gövdemin yere doğru sarkan tarafına.

O da; kendim için değil merak etmeyin!

Devrilmeyeyim diye çoluğunuzun çocuğunuzun üzerine başına.

Muhtemelen okumazsınız bu yazıyı ve de  aldırmazsınız sitem edişime, intizarıma.

Ama siz yine de bir demir çubuğu çok görmeyin,

Tabi eğer bir miktar, dininiz bir miktar İmanınız varsa!

 

 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..