Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Ben bir katilim…

Ben bir katilim…
 

Kalbimin katiliyim...


İnsan göre göre kendi elleriyle söküp çıkarır mı kalbini yerinden??

Ben yaptım sonunda…

Kendi ellerimle gözümü bile kırpmadan çıkarıp attım kalbimi yerinden.

Hiç canım acımayacak zannediyordum elimi kalbimin üzerine götürürken, yavaş yavaş hareket etti önce parmaklarım, sonra yavaş olmak cesaretimi kırıyor dedim ve tek hamlede yapmam gerekir diye düşündüm bu işlemi.

Önce gözlerimi kapattım, kalbim olmadan neler yapabilirim ki diye düşündüm uzun uzun.

Sonra olacaklara ne kadar tahammül ederim diye düşündüm.

Cesaretim yapabilirsin dedi, tahammül etmekte senin elinde etmemekte ne bekliyorsun dedi.

Hiç düşünmedim o zaman, düşünmekten vazgeçip tek hamlede çıkardım göğsümden kalbimi.

Sonra içim acıdı ve o an bir noktada yanıldığımın farkına vardım, kalbim olmadan yaşarım zannediyordum ama yapamazdım ve maalesef geç kalmıştım bile onu tekrar yerine koymak için.

Kalbin ‘’tik tak’’ larıymış hayata anlam veren ben ise onlar kendi ellerimle uzaklaştırdım bedenimden.

Çok canım yanıyor ve ne yapacağımı bilmeden parmaklarımın arasında duruyor yüreğim.

Şimdi yine kapıyorum gözlerimi uzun uzun.

Düşünüyorum düşünüyorum…

Kalbimin olmayışının bana kattıklarına bakıyorum ve hiç bir şey göremiyorum.

Korkuyorum bir an ‘’Allah’ım yoksa gözlerimi de mi kalbimle beraber körelttim’’ diyorum. Panikle acıyorum gözlerimi kabustan uyanırcasına şükür ediyorum…

Yeniden kalbimin olmayışının bana kattıklarına dalmak istercesine düşünmeye başlıyorum.

Bir çığlık uğulduyor kulaklarımda, öyle bir çığlık ki bu, kulaklarım sağır oldu sanıyorum. Bir hızla ellerimle bastırıyorum kulaklarıma uğultuyu dindirmek istercesine ve yine kabus gibi bir sonla çıkıyorum düşüncelerimden.

Vazgeçtim, kalbimin yokluğunun bana kattığı hiç bir şey yokmuş demek ki, hatta devamını düşünmeye bile dayanamayacağım karanlık ve çığlıklar şeklinde bana dönüyormuş. Daha ötesini düşünmeye dermanı bile yok ruhumun.

Ama kalbimi yerinede koyamıyorum artık…

Hadi kaybettirdiklerini düşüneyim diyorum birazda, o zaman alışırım belki yokluğuna da, bu da ilginç bir züğürt tesellisi olur belki bana…

Düşünmeye başlıyorum…

Uzun bir sessizlik hakim oluveriyor bedenime, ama gözlerim görüyor her şeyi yada gördüğünü sanıyor, zihnim bana oyun oynuyor galiba. Kulaklarım sadece sesleri duyuyor ama ne anlatıldığını algılamadan sadece duyuyor.

‘’Oh!!’’ diyorum derinden. Gözlerim görüyor kulaklarım duyuyor. Ama sadece avuntuyla yetindiğini hissedemiyorum. Bu uzun avuntular sürüp gidiyor bir süre …

Biran bir şimşek çakıyor beynimde sanki. Her şey sıfırdan başlıyor benim için, ama ne bir karanlık görüyorum bu defa nede yüksek bir ses duyuyorum. Bir şey hissedemiyorum artık nedense.

İçinde bulunduğum kaosu huzur sanıyordum ama hissedemiyorum artık hiçbir şey ki.

Uzuvlarım ve duyulaım sağlıklı çalışıyor evet belki, ama bir çiçeğin rengini görmüyorum, görüyorum belki ama ayırt edemiyorum.

Uzaktan gelen müzik sesi içimi kıpırdatmıyor artık ama duyuyorum, hissetmiyorum.

Her zaman kokladığım mis kokulu kırmızı karanfil hiç böyle kokusunu bırakmadan gitmezdi avuçlarımın arasından.

Kedilerim vardı dizlerimden ayrılmayan kedilerim, onlar neredeler şimdi, yoksa artık sevmiyorlar mı dizler mi???

Sevgi mi dedim ben??

Yeni bir kelime buldum galiba??

Sevgi neydi ki??

Nasıl bir şeydi sevgi?

Bir koku muydu ? Yada bir renk? Yoksa kedileri miydi sevgi??

Sevgi neydi?

Nasıl hissedilirdi?

Ellerimi dehşete kapılmışçasına göğsümde birleştirdiğimde ne olduğunu buldum sevginin.

Sevgi kalpte olurdu, sevgi insanın hayata dair en sıcak umuduydu, sevgi paylaşımdı, hissetmekti, koklamaktı, duyduğunu anlamak, gördüğünü algılamaktı.

Sevgi kalpte olurdu!!!

Ben kalbimi söküp atalı çok olmuştu oysa…

Ben bir katilim, ’’kalbimin katili’’…….

 
Toplam blog
: 205
: 4593
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

86nın bir kış günü doğmuşum, belki de ondadır kışı çok sevişim .Hayatın gerçeklerini görüp nefret..