Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Ben bir kuşu sevdim

Ben bir kuşu sevdim
 

Dim Vadisi yaz aylarında Alanya’ nın en klimatik mesire yerlerinden biridir. Toroslar’ ın doruklarından süzülen kar suları köpüre köpüre gelir, Akdeniz’ le buluşur. Kavuşmanın tanıklığı benim için tamamen bir tesadüf.

Yaklaşık bir yıldır, Dim Çayı' nın Akdeniz' le buluştuğu çayağzının aynı saatlerde ve aynı yerden fotoğraflarını çekiyorum.

“ Bir çayın denize kavuşma “ noktasındaki mevsimsel değişikliklere tanıklık, fotoğraf makinem çok iyi olmasa da oldukça ilginç. Bir kere, çayın ağzı direkt denize çıkmıyor. Doğuya, batıya sürekli yön değiştiriyor.

Arşivime baktığımda, ( 21 Mayıs 2007 ) Dim Çayı' nın Akdeniz' e ulaşamadığını ve bir kepçe marifetiyle ağzının açılmaya başladığını görüyorum. ( Bugün 26 Ekim. Yaklaşık 6 aydır Dim Çayı Akdeniz' e kavuşamıyor. )

26 Haziran itibarıyla ağzı tamamen kapanan çay, bu tarihten itibaren bir göl oluyor. Veeee görsel felaket başlıyor. Yosun, kamış, adını bilmediğim diğer su otları arasına karışmış evsel atıklar....

3 Ekim 2007 08.25’
Görsel kirliliğin arasında beyaz bir cisim dikkatimi çekiyor. Biraz dikkatlice bakınca, başını kanadının altına sokmuş, tek ayağı üzerinde uyuyan " leylek " desem leylek değil, " su kuşu " desem bacakları uzun, gagasının ucu kaşık gibi bir kuş. "Hışttt, pışttt.." uyandırdım. Havada duran öteki ayağını da indirdi. Etrafına bakındı. Köprünün üzerinde beni fark etti. Bir, iki, üç adım attı. Sol bacağını rahat atamadığını fark ettim. Kaşık gagasını kirli suyun içine bir o tarafa bir bu tarafa daldırdı. Arada yan yan bana baktı. İşte o arada 3 - 5 poz daha çekmeye çalıştım.

Kuşun, kirlenen beyazlığına bakarak, “Bu kuş değil, damadın terkisinde suyu geçmeye çalışırken attan düşen bir gelin. Damat, sırf gelinliği kirlendiği için bu kirli suyun içinde bırakıp gitmişti gelini …” diye hayal kuruyorum.

On gün içinde -beş sabah - Dim Çayı Köprüsü’ nde durup, suya düşmüş kuş görünümlü gelinin fotoğrafını çektim.

13 Ekim.
"Kuş" yok!
Dim Çayı Köprüsü'nün etrafında bakmadığım yer kalmadı.Yok, yok, yok!..

Ben bu kuşu sevdim, ağalar - beyler..
Hem de ilk gördüğüm gün sevdim.
Görür - görmez sevdim.
" Yıldırım aşkı " derler ya, işte öyle sevdim...

Ben kuş uzmanı değilim. Bir kargayı, bir güvercini, bir martıyı, bir de ambarcı kuşu olarak bildiğim küçük kuşları tanırım. ( internete girdim, O' na benzer bir kuş da göremedim )

26 Ekim.
“Belki gelmiştir” diye, her sabah köprüde duruyor. Sazların içine, yosun tutmuş, kirden kapkara suya bakıyorum.
Yok! Aklıma hiç kötü şey gelmiyor!..
Yapmazlar, yapamazlar, yapmamalılar ”, “Olsa olsa hatasını anlayan damat geri döndü, attı yine atının terkisine kuşumu, uzaklara çooooook uzaklara gittiler” diyorum….

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..