Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '06

 
Kategori
İlişkiler
 

Ben bu şehrin neresindeyim ?.....

Ben bu şehrin neresindeyim ?.....
 

Zaman bize ve bizden olmayan her şeye aynı muameleyi gösteriyor. Belki haksızlık, belki değil. Biz zamanı kendimizce bölüp sonra uslu uslu toplarsak kendimizi nerde buluruz peki. Yap-boz’ un arta kalan bir parçası olmak düşünülesi bile değildir. Ya bu yaşadığımız hayatlar... televizyondan, radyolardan, sokaklardan boşalan bu uğultular... sesimiz bu uğultunun neresinde. Zamanı kendimizce bölüp sonra uslu uslu toplasak ve baksak kendimizi nerde bulduk diye....

-ben bu şehrin çalıştığı yerin neresindeyim ?

Hayatımıza değerler katan insanlığımız. Sevsek de sevmesek de bizi ele veren yanımız. Ekmeğini bir şekilde bulup çıkaran yanımız. Kimimiz sokaklarında, kimimiz çöplerinde, kimimiz gökdelenlerinde.... kışın ılık yağmurlarını üzerimizden esirgediği, uzaklardan üzerimize soğuk karların serpilmeye niyetlendiğini duyarız televizyonlarında bu şehrin. Pazartesi günleri önemlidir bizim için. En etraflıca iş ahbapları vardır kıyının karşısında. Masa ucunda şu insanlarla uğraşmak fiyakalı olsa gerek, gelen kağıtları buruşturup oyalanmak. Mesai bitimine kaç dakika var. Şu koca saat neden hep sırtımı yasladığım duvarda. Çay saatini kaçırdık mı. Koşuşturun ufak insanlar. Neden böyle alafranga duyular yükselir ki. Hayır ben öyle değilim! Lanet olsun hiçbir şey bildiğin yok bu işler böyle değil!

Laleli de küçük dükkanların önünde bir elleriyle müşteri ağırlamaya hazır diğer ellerinde “tezgahtarlar için bilmem neyce pratik konuşma kitapları”. Sultanahmet keza öyle. Tahtakale başımı ağrıtıyor. Bu şehir benden çok yiyor, bedenimi ve ruhumu tüketiyor...

Sokak sokak dolaşıyorum. Eski diye, pislik ve çöp diye ne varsa bana veriniz. Parasıyla değil mi yahu? Naylonlarınız, demirleriniz, bozuk eşyalar, kağıtlarınız... geçenlerde yığınca aldığım bir kağıt kolisinin içine bir zarfsız mektup çıkmıştı. 13 sene evvelden yazılmış... kimseye okutmadım. Okumayı öğrenip kendim okuyacağım

-ben bu şehrin yediği içtiği yerin neresindeyim ?

İstiklal de bir Pazar kalabalığı. Muammer Karaca afişli. Balık pazarı Şampiyon. Yayalar pek aceleli. Vitrinler göz alıcı. Soğuk harika. Sinemalar biletimiz yok. Bana pahalı. “2 süper film birden”. Neden öyle? Beşiktaş Kabalcı da kitap rafları harika. Ne çok okuyası geliyor insanın. Ortaköy bana dokunuyor. Uzakta bizi özlemediğini bildiğimiz bir yaramız mı var yoksa? Pudra şekeri haddinden tatlı mı burada yoksa yoğurt mu haddinden güzel Kanlıca da. Kıyıda balık ekmek yasak mı turşu suyuyla? Sahi yahu ben bu şehrin neresinde yiyordum. Cafe Ora da saksofon çalan uzun beyaz saçlı koca göbekli adam İzmir de miydi yoksa? Loreena hangi sokakta “snow”diyordu. “lullaby” yi hatırlıyacam ama...
ben bu şehri nerden dinliyordum ?

 
Toplam blog
: 17
: 683
Kayıt tarihi
: 12.10.06
 
 

....... .. ...... ..