- Kategori
- Gündelik Yaşam
- Okunma Sayısı
- 735
Ben İstanbul'a hiç gitmedim
Bir internet sitesinin açılış sayfasında Prof Dr. Vedat Didari Hoca'nın bir şiiri okunuyor:
Sevemedi İstanbul ikimizi.
Seninle hiç İstanbul'da olamadık.
Göremedi İstanbul ikimizi.
....................................
Kırk dört yaşında gezmeyi son derece seven, seksen bir vilayetin yaklaşık yetmişbeşini gezmiş iyi bir seyyah olarak tanımlayabilirim kendimi. Bu kadar yeri gezmekten daha zor bir şeyi becerebildim şu ana kadar. Bu günden sonrada bunun sürmesi için elimden geleni yapacağım. Evet başlığı şaka olarak yazmadım.Ben gerçekten İstanbula hiç gitmedim.(Sabiha Gökçen Hava Limanı'nı hariç tutarak konuşuyorum.)
Peki ülkemiz nüfusunun yaklaşık dörtte birinin yaşadığı, hemen herkesin gittiği veya gitmek için hevesli olduğu, adına şarkılar, şiirler yazılan, fethi ile çağ kapanıp, çağ açılan, yıllarca Cihan İmparatorluğuna Pay-i Taht olan İstanbuldan bu uzak duruş neden?
Vedat Hoca sevemedi İstanbul ikimizi demiş.Ben de SEVEMEDİM İSTANBUL SENİ diyorum. Evet ben İstanbu'u hiiiiiç sevmiyorum.İstanbul ile ilk husumetimiz Kamuran'ı benden almasıyla başladı. Kamuran benim mahalleden çocukluk arkadaşım ve ilk okul birinci sınıftaki sıra arkadaşım. Dört tane beşi alt alta yazıp toplayıp sonucu yirmi olarak doğru bulduğumuzda birbirimize sarılışımızı halen unutmadım. Bir gün bir kamyon geldi, Kamuranların ev eşyaları yüklendi sarılmalar vedalaşmalar sonunda ben bir köşede göz yaşlarımı silerken eşyaların arasındaki Kamuran yavaşça kayboldu ve gitti. O günden sonrada ne görüşebildik nede sarılabildik birbirimize.
Kamuranın gidişinden sonra dört yıl daha devam ettik ilkokula. Rahmetli Zikri KÖKSOY Öğretmenimiz yaklaşık 30 kişi olan sınıfımızı mezun etti. Sanki herkes mezun olmayı bekliyormuş gibi yaklaşık yirmi arkadaş aileleriyle beraber İstanbul'a göç ettiler.Girdimi İstanbul ile aramıza ikinci husumet.
Orta okula başladık her ilk okuldan bir sürü öğrenci gelmiş bizden bir avuç öğenci. Onlarıda serpiştirdilermi şubelere kaldık yapayalnız o kalabalık sınıfta. Çocukluk hali alıştık birbirimize üç yılcan ciğer arkadaş olduk.Yine bir otuza yakın arkadaş mezun olduk orta okuldan.Evet aynen aklınıza geldiği gibi oldu. Gene yarıdan çoğu İstanbul'a gitti. Girdimi aramıza üçüncü husumet.
Liseye başladığımda bende yavaş yavaş bir İstanbul antipatisi başlamıştı bile.Liseyi tam 28 arkadaş aynı sınıftan mezun olarak bitirdik ve iki arkadaş gariç herkes üniversiteye girdi.Bunlardan İstanbulda okuyanlar bir daha hiç dönmediler buraya. Üniversite bittikten sonra İstanbula gidenler ve buraya kadar yazdığım mezun olduğum sınıfın dışında ki diğer sınıflarda olan arkadaşlardanda yüksek oranlarda İstanbula gidenler de oldu.
Ey İstanbul sen sevdiğim herkesi benden almak zorundamısın diye isyanlarda iken kendi kendime bir söz verdim.BENİ ALAMAYACAKSIN. Evet o gün bu gündür.İstanbul' gitmemek için herşei yapıyorum.Biliyorum ki kazara bir gün bende İstanbul denen o canavara yaklaşsam beni de yakalayıp hapsedecekti, bu seferde birileri benim arkadamdan bakacaktı.
Sevedim İstanbul'u.
Kimseyle İstanbulda olmayacağım.
Göremeyecek İstanbul beni.
Ben ben olduğum yerde kalacağım hep. Gidenlerin arkasından bakarak. Hem artık ağlamamaya da alıştım
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
