Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '08

 
Kategori
Kitap
 

Ben kendimden yanayım

Ben kendimden yanayım
 

Şubat soğuğu…

Hani insanın içine, iliklerine işleyen türden…

Ankara sokakları karla kaplı, lapa lapa kar yağıyor… Biraz da soğuktan korunmak için kendimi Zafer Çarşısı’nın ılık ortamına atıyorum birdenbire, kitapların kokusunu almış olmalıyım… İçerideki hava ve koku yüreğimi ısıtıyor. Raflardaki kitapları incelerken, koyu lacivert bir zeminde elinde sigarasıyla sırtı dönük yürüyen yalnız adamın fotoğrafı dikkatimi çekiyor. (Kapak çok etkileyici) Kitabın ismine bakıyorum, tanıdık bir yazar, dostum şair-yazar Mehmet KURTOĞLU’nun <ı>BEN KENDİMDEN YANAYIM adlı romantik denemesi, tabi hemen kapıveriyorum… Kitap Ares Yayınlarından 160 sayfa.

O akşam otel odasında bir solukta okuyorum kitabı… Yazım hataları oldukça fazla olmasına rağmen, içerik olarak beğeniyorum kitabı, ve yazım hatalarını görmezlikten geliyorum.

Kurtoğlu’nun bence en güzel kitabı, Ben Kendimden Yanayım. Kendinden yana olan, kendisiyle barışık her insanın okuması gereken ince kurgulanmış, yoğun düşünce birikimlerinden oluşmuş bir seçki… Kitapta yer alan denemeler, her gün düşündüğümüz, yaşadığımız, karşılaştığımız konuları içeriyor. Yazar, sıkıntılarını, yaşamında kendisini bir mengene gibi sıkıştıran, patlama noktasına getiren iki yüzlülükleri, düzenbaz ve samimiyetsiz ilişkileri cesur ve açık yüreklilikle dile getirmiş… Anlatımlarını tarihin imbiğinden geçirerek, filozofların, düşünce adamlarının benzer yorumlarıyla süsleyerek aktarıyor. Kitapta yer alan denemelerin çoğu birbiriyle ilintili, bu yüzden tümüyle kitabı okumadan, sadece birkaç denemeyi okuyup, bir kenara bırakmak, bence kitaba ve yazarının harcadığı emeklere yazık olur.

Kitaba bir bütün olarak bakıldığında; yazarın özellikle feodal ilişkilerden, baskılardan duyduğu rahatsızlığı, ruhunda yıllarca sıkışmış kalmış sıkıntıları bir yanardağ misali dışarı püskürttüğü görülecektir. Dini eğitim almış birinden, din adına topluma dayatılan birtakım yanlışlara ve yalanlara karşı dürüstçe bir söylemle karşı durmak, her şeyden önce bir insanlık görevidir diye düşünüyorum. Ben Kendimden Yanayım, bir bakıma yalana ve yanlışa başkaldırıdır. Yıllardır körü körüne dayatılan bağnazlıklara isyandır biraz da Ben Kendimden Yanayım….

Çok farklı duygular, ruh halleri sergileniyor kitapta…

Yalnızlık, özlem var satır aralarında; hızla büyüyen bir kentin sıcak, tozlu küçelerinde savrulan bir yalnızlık. Yazar, “adam gibi adam bulup iki kelime gönül diliyle konuşacak aşk, şevk, feyz ve gönül adamı bulamamaktan” (syf.17) yakınıyor. Hepimizin aslında zaman zaman yakındığı bir durum değil midir bu…? Yazar da aynı dertten muzdarip bu yüzden her gün biraz daha yabancılaşmaktan, biraz daha yalnızlaşmaktan yakınıyor ve bu yüzden “ne yapsam ruhum doymuyor” diyor…

Kimi yerde törelere, feodal kalıntılara başkaldırıyor… “Ataerkil toplumun haylaz çocuğuyum” diyor yazar. Toplum baskılarıyla bazı satırlarda alay ediyor, baş kaldırıyor.

Ayrıca tüm açık yürekliliğiyle herhangi bir ideolojinin kölesi olmadığını da haykırıyor. “Ben kendimden yanayım” diyor. Ondan ya da bundan yana değilim diyor… ikiyüzlü, üçkağıtçı, bukalemun misali renkten renge giren insanların dünyasında açık yüreklilikle ben kimseden yana değil, sadece ve sadece kendimden yanayım demek de bence cesaret ister.

Kendinden, kendisinden yana olan her insanın okumasını istediğim bir kitap “Ben kendimden Yanayım”

 
Toplam blog
: 107
: 1402
Kayıt tarihi
: 01.11.06
 
 

1970 yılında Siverek'te doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Tarsus'ta tamamladım. İstanbul Üniversitesi ..