Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '15

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Ben kim mişim?

Ben kim mişim?
 

Kırkıncı yılıma bir basamak kala, otuzdokuzuncu basamakta  bırakılan ayak izlerini yeni yeni anlamaya çalışırken, geriye baktığımda  arkamda  bıraktığım ve  bırakılan türlü türlü izlerle boyalı, kırkıma bütün ağırlığı ile dayanmış merdivenin basamaklarındaki geçmişimi izliyor ve düşünüyorum. İzleri düşündükçe kah ağlıyor kah gülüyor, bazen ben ne yapmışım dedirtiyor ve ne kadar aptalmışım! Anlıyorum ki şu ana kadar belli konularda  bilgi ve tecrübe sahibi olabilmişsem, bunu yaptığım hatalara borçluyum. Ve tekrar ileriye baktığımda daha bilemediğim ve tecrübe edemediğim daha fazla şeylerin olduğunu görüyorum. Keşke daha fazla cesur olup daha  çok hata yapabilseydim diyorum içimden. Sonra sevdiklerim geliyor aklıma ve tecrübeli bir insan olabilmek için yapacağım hataların onları nasıl üzeceği. Hadi insan sevdiklerini üzmek pahasına bilgi ve tecrübe sahibi olabilmek için hata yapmayı göze aldı diyelim.Fakat fazla bilgi sahibi olmakta insanı üzer. Herhalukarda üzüntü kaçınılmaz. Hatalar sevdiklerini, edindiğin bilgiler seni üzer!
 
 Ne kadar az şey bilirsen o kadar az acı çekersin!
 
Tecrübe etmemek konusunda direnerek ısrar ettiğim tek konu ''insana güven''. Hala daha inatla ısrarımda kararlı bir şekilde dimdik ayakta durmaya çalışıyorum.'' Bana güvenen insanları asla yüz üstü bırakmadım! ''diye devam edecektim yazıma fakat cümleyi yazdığımda  bir an durup tereddüte düştüm ve bu konuda kendime bile güvenemediğimi fark ettim. Güveni kendimde dahi bulamazken bunu karşımdaki insanlarda nasıl arayabilirdim ki? Lakin birkaç sıkı dost ve aile dışında kimsede bulunamayacak bir konu olduğunu yavaş yavaş hüzün ile tecrübe ettiriyor hayat insana.
Bir de üzülmeme sebep olan  kimseye ne kızabiliyorum ne de küsebiliyorum. Neden bu hale geldiğimi hala daha çözebilmiş değilim. Bu durumumun karşımdaki kişiler tarafından yanlış anlaşılmalara yol açtığını tecrübe ettim çoğu zaman ama elimde değil, olmadığım biri gibi davranamıyorum ve HEP BU YÜZDEN KAYBEDİYORUM!!! Bildiğim, insanların doğru ya da yanlış yaşamaya hakkı olduğu bir hayatı olduğudur ve bu sebeple senin doğruna uymuyor diye onları yargılamamak gerektiği!!!. İnsanları anlayabilmek adına  empati kurmaya çalışmaktan hayata karşı kendi gerçek  düşüncelerimi unutmaya başladığımı farkettim. Kafa karışıklığı, gel gitler hep bu yüzden!!! İnsanları anlamaya çalışırken hep sustuğumu fakat kendimi anlatmaya çalışırken sürekli konuşup,yanlış anlaşılmamak için izahatlerde bulunmaya çalıştığımı anladığımda elimde kalan tek şey hayal kırıklığı ve yürek yorgunluğu oldu! Kendini ne kadar anlatırsan anlat, karşındaki  seni nasıl anlamak istiyorsa o şekilde anlar. Ve o kişide bir diğer kişiye seni anladığı şekilde anlatır. Diğer kişide kendi anladığı gibi anlar!!! Ve birbirine farklı anlamlar yükleyip, eklenerek uzayıp giden zincir halkalarını oluşturan  o kişilerin sana baktığı pencereden kendine baktığında;
 
 BEN KİM MİŞİM? dersin!!!
 
Haksızlığa uğradığını düşünerek, çareler aramaya başlarsın ve bütün zincir halkalarını söküp  en baştan kendi, en doğru anlamların ile eklemeye çalışırsın. Bu sırada zincirin diğer ucundan farklı anlamlarla yüklü halkalar eklenmeye devam eder. Farkettiğinde ise sen sen olmaktan tamamen çıkmışsındır. !! O zaman anlarsın ki tek çare SESSİZLİK ve ZAMAN!!!
 
İnsanın hayatıyla ilgili hesap vermesi gerektiği tek mercii Allah katıdır. Tabi bu yaşamaya hak gördüğüm insan hayatı diğer insanlara maddi ve manevi zulüm etmeden  yaşanmalı. Aksi durumda bu sefer öncelikle hesap verilmesi gereken ilk mercii zulmettikleri diğer insanlar ve onları sevenler olacaktır!!! 
 
 
Toplam blog
: 49
: 299
Kayıt tarihi
: 24.07.14
 
 

HAYATA DERKENAR! ..