Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Ben kültür-sanat yazarıyım; önceliğim var!

Ben kültür-sanat yazarıyım; önceliğim var!
 

Gece görüş ayarım pek iyi değil, ancak bu kadar çekebildim.


Biraz erken gitmişiz galiba, henüz kalabalık toplanmamış. Sahnenin karşısına hazırlanan izleyici sandalyelerinin çoğu boş. Rahatlıkla bir yer seçip, oturma şansımız oldukça yüksek. İlk deneme; grubumuzun yarısı oturuyor, onca boş yer varken her iki taraftan insanlar gelip bizim grubu bölüyor. Grubumuzun oturan üyeleri hemen kalkıp bir arka sıraya geçiyor, bu defa hızlı olmalıyız! Tam grubu bölme amaçlı bir bölücü emeline ulaşmak üzereyken, gülümseyerek kendimizi gösteriyoruz. Sonuç olumlu.

Erken gelmişiz. Daha konserin başlamasına neredeyse yarım saat var. Çoluk çocuk peşinde koşup toplanacağız derken biraz şaşmış hesabımız. Bir de sanatçıların sahneye geç çıkma durumunu dikkate alırsak, sohbete bol zaman var demektir. (Hep şikâyet edecek değiliz ya)…

Resmi başlama saatine birkaç dakika kala izleyici bölümünde önden bir dalgalanma başlıyor. Herkes sırasını bir öne kaydırarak sahneye yaklaşma telaşında, neden bozmaya bu kadar meraklılar ki… Şimdi sıralar karışacak, ip gibi dizili sandalyeler gelişi güzel dağılacak ve geçiş imkânsızlaşacak. Tam ortada bir yerlerdeyiz, protesto ediyoruz durumu, yerimizden kıpırdamayacağız, kaydırmayacağız sandalyelerimizi… diye düşünürken, arkadan öyle bir geliyor ki kalabalık, sandalyemizi kaptığımız gibi arada kalan bölgeye resmen tıkışıyoruz. Önümüzdeki sırada oturan beyefendi hayretle yanındaki bayana bakıyor ve diyor ki: ‘’biraz önce sandalyeyi kaydırırken yanımda eşim vardı, siz nasıl geldiniz buraya, benim eşim nerede?’’ Bayan yanıt veriyor: ‘’Zaten benim yanımda da kızım oturuyordu, kızım nereye kayboldu benim?’’

Kaderin cilvesine bakın, nerede ve ne zaman karşınıza kimi çıkarır hiç belli olmuyor! Aralarındaki diyaloğu izlerken gülmekten biz de biraz karışıyoruz. Ama çabuk toparlanıyoruz. Bir iki üç deyip hep birden hareketlendiğimizden bizim sıramız ip gibi…

Neye niyet neye kısmet. Biz Leman Sam’ı dinlemeye gelmiştik, Nilüfer Yaz Şenliği kapsamındaki bir konserdi bu, oysa şimdi Nilüfer halkı olarak doğaçlama bir tiyatro gösterisi sunuyoruz birbirimize.

Bir sigara içmek için boşluk alana geçiyoruz, ben konser başlamadan yerime oturmayı başarıyorum. Çünkü Leman Sam sadece 8 dakika gecikmeyle sahnede! Diğer halk konserlerinin tümünde en az yarım saat gecikmeli başlardı program. Sahnede 1 saat kalan sanatçı bir de mola verince… Bu kez farklı olacak galiba.

Ben yerime oturuyorum ama kardeşim konser ortalarında geliyor yerine. Ön tarafta ambulansın sağlık ekibinin yanındaymış. Sağlık ekibi kendilerine ayrılan sandalyelerde konseri izlerken bir bayan gelip ambulansın doktorunu yerinden kaldırmış ve altındaki sandalyeyi almış. Gerekçesi. ‘’Ben kültür-sanat yazarıyım, bu sandalyeyi sizden alma hakkım var!’’

Bizim taraflarda da çekirdekler çitlenmeye başladı. Oysa Leman Sam sahneye çıktığında bulunduğumuz semti Ankara’nın entellektüel bir semtine çok benzettiğini anlatıyordu! İlla İlla Sevgili Leman Sam.

Tam 2 saat bilfiil sahnedeydi Leman Sam. Tüm doğallığıyla, vokalistlerine vokalistlik yaparak, çaldığı deflerle; zillerle; Azeri dansçısıyla yaptığı mükemmel dansıyla, Anadolu türkülerini söylerken sahneden inip halay çeken kalabalığın arasındaydı 2 saat boyunca. Suyunu da orada içti, saçını da orada topladı… Onunla birlikte Karadeniz’den Güney-doğuya Anadolu’yu gezdik, Azerbeycan’a gittik; Yunan adalarında dolaştık; Rumeli’ne geçtik…

2 saat boyunca Nilüfer’in yaz şenliğinde gerçek bir konser izledik. Teşekkürler Nilüfer Belediyesi, teşekkürler Leman Sam.

 
Toplam blog
: 240
: 1628
Kayıt tarihi
: 18.08.06
 
 

Zamandan şikayet ederken, ne kadar hızlı aktığını fark edemeden geçmiş yıllar. Kırklı yıllar, kır..