Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '10

 
Kategori
Hentbol
 

Ben maçı başka açıdan seyrettim

Ben maçı başka açıdan seyrettim
 

ŞUT BÖYLE ÇEKİLİR


Dün (07.11.2010) arkadaşım Sevgili İhsan, beni hentbol maçına davet etti. Yanında eşi Ayşegül hanım da vardı. Türkiye süper lig kızlar müsabakasıydı. Ümraniye Haldun Alagaş spor salonunda oynandı. İstanbuldan Üsküdar belediyesi ile Antalyadan Muratpaşa belediyesi takımları karşılaşıyordu. İki yıl öncesine kadar oğlum da hentbol oynadığı için pek yabancı sayılmazdım ama nihayet “sokaktaki adam” gözüyle izledim maçı. Unutmamalıyım protokolün en önünde ve federasyon başkanının yanında oturuyorduk. En çok Ayşegül hanımla ben eğlendik maçta. İhsan daha profesyonel bir gözle izledi. Bizim dedikodularımıza fazla iştirak edemedi ama bir kulağı da bizdeydi. Maç çok güzeldi. Sıkı maçtı. İki takım baştan sona biri birine yakın gitse de, maçın başladığından birkaç dakika sonra ben düşüncemi “Antalya takımı daha kuvvetli . Fizik ve teknikleri öyle görünüyor onların kazanacağını umuyorum” şeklinde ifade ettim. Maçın son çeyreğine kadar da öyle oldu. Bu arada maçı seyrederken bir yandan da antrenörler gözümüzden kaçmadı. Ayşegül hanım lise matematik öğretmeniydi ve gençleri çok sevdiğini biliriz zaten. Kızlar yere düşünce “ah evladım” gibi şefkat sözcükleri çıkıyordu ağzından. Bir oyuncuyu ise çok beğendi. “güzelliğini”! Ne de olsa iki erkek evlat annesi…! Ben ise başta söylediğim gibi “sokaktaki adam” gibi farklı açılardan izledim maçı. En önde olduğumuzu söylememin sebebi ise yedek oyuncuların, antrenörlerin, hakem masasının çok yakınındaydık. Antalya takımının antrenörü takımını yönetmek adına öylesine haykırıyordu ki, dikkatimi çekti. Oyuncuları kenara aldığı zaman gözlerinin içine bakarak taktik verirken. Yüzü kıpkırmızı oluyor. Bütün damarları ortaya çıkıyordu. Kelimenin tam anlamıyla haykırarak anlatıyordu. Kızlar ise ürkerek hatta korkarak bakıyordu onun suratına, “peki” anlamında başlarını sallıyorlardı kendisine. Sonra gene oyuna giriyor ve en iyi şekilde oyunlarını ortaya koyuyorlardı. Diğer takımın antrenörü sessizdi. Daha yumuşak tondan taktik veriyor ve pek bağırmıyordu. Saha içini el işaretleri ile yönetiyordu. Yüzü ve üslubu çok huzurluydu. Oyuncularına güveniyor “ben onlara öğreteceğimi öğrettim.” gibi bir ifade vardı yüzünde. Oyuncusunu kenara aldığı zaman başını okşuyor. Yüzüne gülerek bakıyor. Kenara aldığı her oyuncusunun ellerine aferin diye “çak” yapıyordu. Kısaca son çeyreğe kadar önde giden Antalyanın fizik ve teknik olarak daha kuvvetli olan takımı, son çeyrekte beraberliği gördükten sonra sanki tutuldu. Artık attıkları girmiyordu. Yapmak istedikleri olmuyordu. Dizleri titriyordu. Çünkü korku içindeydiler. Biliyorum ki “eğer kaybedersek azar işiteceğiz” korkusuydu. Üsküdar takımı giderek beraberliği geliştirdi ve öne geçti. Şaşılacak şey maçı Üsküdar aldı. Sokaktaki adam “ ben” maçın başındaki görüntüye aldanarak tahmininde yanıldım. Maçı fizik, teknik ve “şiddet” değil, sağduyu sevgi ve kendine güven kazandı. Her iki takım da biri birlerine karşı centilmence oynadı. Öfkeli antrenör bey de dahil, hepsini ayrı ayrı kutlamak isterim. Bülent Selen
 
Toplam blog
: 89
: 985
Kayıt tarihi
: 09.07.10
 
 

Marmara Üniversitesinde  İşletme okudu. İstanbul Üniversitesinde yüksek lisans yaptı.  Dış Ticare..